Yıllık İzin En Fazla Kaça Bölünebilir ?

ferruh

Katkı Sunan Üye
Üyelik
26 Kas 2009
Mesajlar
353
Konum
Malatya
Değerli üstatlar;

İş kanununda yıllık iznin en fazla 3'e, Borçlar Kanunda ise 2'ye bölünebileceği belirtilmektedir. Uygulama hangi yöndedir acaba?

Teşekkürler.
 
Yasa tekniği açısından her zaman özel yasa genel yasanın önüne geçer. Bu nedenle iş kanunu ne diyorsa o geçerlidir.
 
Borçlar kanunun , yıllık izin hakkını bütün olarak düzenlememesi nedeniyle,
Borçlar kanunun genel bir kanun olması ve iş kanunun özel bir kanun olması nedeniyle,
genel olarak , genel düzenlemeler getiren kanunların, eğer özel kanunlarla getirilmiş bir düzenleme varsa, özel düzenlenmiş kanun hükümlerinin geçerli kabul ediliyor olması nedeniyle,
iş kanununa göre en çok 3 e bölünebilirliği devam etmektedir diye düşünüyorum.
 
Raşit ULUBEY
(ÇSGB İş Başmüfettişi

4- Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesinin Sona Ermesinde Fesih Bildirim Süresi
818 sayılı mülga Kanunda 340 ve 341'''' inci maddede "Umumiyet itibariyle" ve "Bir seneden fazla devam eden işlerde" başlığıyla yer alan düzenlemenin, yeni Türk Borçlar Kanununda "Fesih bildirim süresi-Genel olarak" başlığıyla tanzim edildiği görülmektedir (Madde 432).

Belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinin taraflardan herhangi biri (işçi veya işveren) tarafından sona erdirilecek olması halinde durumun karşı/diğer tarafa bildirilmesi gerekmektedir.

Hizmet sözleşmesi, bildirimin karşı/diğer tarafa ulaşmasından başlayarak;

a) Hizmet süresi bir yıla kadar sürmüş olan işçi için 2 hafta sonra,
b) Hizmet süresi bir yıldan beş yıla kadar sürmüş olan işçi için 4 hafta sonra,
c) Hizmet süresi beş yıldan fazla sürmüş işçi için 6 hafta sonra, sona ermektedir.

4857 sayılı İş Kanununda fesih bildirim süresi, 2 hafta ila 8 hafta arasında değiştiği ve diğerleri hariç, işi 6 aydan az sürmüş olan için 2 hafta, işi 3 yıldan fazla sürmüş olan için 8 hafta olarak düzenlendiği (Madde 17) halde 6098 sayılı Kanunda fesih bildirim süresi yukarıda belirtildiği şekilde hüküm altına alınmış bulunmaktadır.

Kanunda yer alan fesih bildirim süreleri, hizmet sözleşmeleriyle kısaltılamamakta, ancak artırılabilmektedir.
Fesih bildirim süresine ait ücreti peşin ödemek suretiyle işverenin hizmet sözleşmesini sona erdirebilmesi mümkündür. Aynı husus, işçi için de geçerlidir.


Bu makaleden ne anlamalıyız. Fesih süresi ne kadar oluyor şimdi?
 
Kullüm saçmalamışlar,
düzenlediğiniz iş sözleşmesini hangi kanun hükümlerine göre düzenlemektesiniz? 4857 mi, 6098 e göre mi? Bu soruma vereceğiniz yanıt, sorunuza bulabileceğiniz yanıttır bence.
 
Üstat ben sözleşmenin herhangi bir tarafı değilim. fakat diyelimki sizinle aynı işte çalışıyoruz... sizin sözleşmede iş kanunu, benikinde borçlar kanunu yazıyor... aynı iş aynı çalışma süresi aynı anda işten ayrılma... size 8 bana 6 hafta!

yokmu bunda bir terslik.
 
Üstat ben sözleşmenin herhangi bir tarafı değilim. fakat diyelimki sizinle aynı işte çalışıyoruz... sizin sözleşmede iş kanunu, benikinde borçlar kanunu yazıyor... aynı iş aynı çalışma süresi aynı anda işten ayrılma... size 8 bana 6 hafta!

yokmu bunda bir terslik.



Hiç böyle saçma sapan birşey görmedim. İş kanununda 5 yıldan fazla çalışanın ihbar süresi 8 haftadır. 6 haftayı kim çıkarmış, nerde bu uygulama yapılmış?. Bu makaleyi yazanın amacı nedir hiç anlamadım doğrusu.!!!!!!!!!!!!!
 
Olmaz mı bir terslik,tabiki var

-"Aynı iş ,aynı işyeri, 2 çalışan,tabi oldukları/olacakları iki kanun"
Cevap: sn.keremcemin dediği gibi olacaktır.
Sanırım sehven(matbuu) yapılmış,doğrusu düzenleyende farkında değil!..

-Bahsekonu süreler, anılan kanunların hükümlerine göredir.(ama aynı iş, aynı işyeri( sadece isimleri farklı olan) aynı 2 işci için uygulama bu kanunlardan sadece birisi için mümkündür)
 
Son düzenleme:
Hiç böyle saçma sapan birşey görmedim. İş kanununda 5 yıldan fazla çalışanın ihbar süresi 8 haftadır. 6 haftayı kim çıkarmış, nerde bu uygulama yapılmış?. Bu makaleyi yazanın amacı nedir hiç anlamadım doğrusu.!!!!!!!!!!!!!
İşin acı olan tarafı Nizam bey, makalede değil, borçlar kanunun 432. maddesinde bu şekilde tanımlanıyor.
 
Ferruh beyin ilk iletisinin son bölümündeki sorunun cevabı:
Makale de her iki Kanun (4857/M.17 ve 6098/M.432)hükümleri ayrı ayrı belirtilmiş,sorun yok.

(Sn.Ferruh beyin 2nci iletisine verdiğim cevap, birinci iletinin sonunda sorduğu sorunun cevabı değildir.)
 
Konunun uzmanı değilim tabiki, daha emeklemeye başladımmı ondanda emin değilim; İnternetten bulduğum bir makaleyi paylaşmak isterim. Konuyla belki ilişkilidir belki değildir. Fakat şahsi yorumum, kanunların birinde bir değişiklik olacağı yönündedir. Ama iş Kanunu, ama Türk Borçlar Kanunu, hangisiyse artık.

Hükümlerinin mahiyeti itibariyle herkese veya her olaya uygulanması mümkün olan kanunlara genel kanun, buna mukabil, belli kişilere veya belli olaylara uygulanan kanunlara ise özel kanun denilmektedir.
Aynı konuyu düzenleyen iki ayrı kanun, ikisi de genel veya ikisi de özel nitelikte ise, bu durumda, sonraki kanunun önceki kanunla düzenlenen hususlarda meydana getirdiği değişiklikler çerçevesinde sonraki kanunun uygulanması gerekmektedir.
Sonraki tarihli kanunla, önceki tarihli bir kanunda düzenlenen hükümlerin kaldırıldığı açıkça ifade edilebileceği gibi, zımni bir kaldırma da söz konusu olabilmektedir.
Aynı anda, aynı olayı düzenleyen biri genel diğeri özel iki ayrı kanun yürürlükte bulunduğu takdirde ise, eğer önceki kanun genel yeni kanun özel ise, bu takdirde
olaya özel olan yeni kanun hükümleri uygulanmalıdır.
Şayet, önceki kanun özel, yeni kanun genel ise; bu durumda da kanun koyucunun genel yasayı çıkarırken hangi amacı taşıdığına bakmak gerekir. Yasa koyucu önceki tarihli özel kanunla düzenlenen hususlarda yeni bir bakış açısıyla sonraki tarihli genel kanunla bir değişiklik öngördüğü takdirde, olaya sonraki tarihli genel kanunun uygulanması gerekir.
Aynı anda yürürlükte bulunan iki ayrı kanun, aynı olayda birbirinden farklı düzenlemeler içerdiği takdirde, sonraki kanunda yer alan hükümler olaya uygulanmakta ve kanun koyucunun o mevzudaki iradesinin yeni getirilen düzenlemeler çerçevesinde değiştiği kabul edilmektedir.
Eğer kanun koyucu, sonraki düzenlemesinde önceki düzenleme hükümlerini değiştirdiğini açıkça belirtmişse çatışma doğmamakta, ancak, sonraki düzenleme aynı hususu farklı şekilde düzenlemişse ve açıkça bir ilgadan bahsedilmiyorsa ANAYASA MAHKEMESİ’nin 15.03.1966 tarihli ve E,1965/40* K,1966/15 sayılı Kararı’nda
nitelendirildiği üzere üstü kapalı (zımni) bir kaldırma söz konusu olmaktadır.

* Bahsedilen Karar;(E,1965/40 K,1966/15)

...
...
Bu hükümler açık olarak gösteriyor ki uzatmalı (temditli) düzen "statü" yerine, 635 sayılı Kanun yeni bir düzen getirmiştir.
Gerek iptali istenen hükmün taalûk ettiği 3949 ve 1861 sayılı Kanun, gerek sonradan yürürlüğe girmiş bulunan 635 sayılı Kanun Özel birer kanundur.
Özel kanunlardan yürürlük tarihine göre önceki ve sonraki kanunları hükümleri arasında çelişme bulunursa veya öncekinin ele aldığı konuyu sonraki kanun yeni baştan düzenlerse sonraki kanun, önceki kanunu üstü kapalı olarak yürürlükten kaldırır.
Uzatmalıları da içine alan 635 sayılı sonraki Kanun, getirdiği yeni düzende evlenmeyi izine bağlı kılan koşula yer vermemiştir. Şu halde izine ilişkin hükmü üstü kapalı olarak (zımnen) yürürlükten kaldırılmıştır.
5 inci madde yürürlükten kalkınca onun yaptırma gücü (müeyyidesi) olan Askerî Ceza Kanununun 147 nci maddesinin olayda Askerî Mahkemece uygulama yeri kalmamış olur.

 
Üst