personel maaş programı

Yıllık izin hk.

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan sunday
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Üyelik
26 Eyl 2011
Mesajlar
10
Konum
izmir
Merhaba,
2004 yılında işe başlayan bi personelin 21/09/2010 yılında tüm hakları (kıdem,ihbar,izin parası) verilerek iş sözleşmesi işveren tarafından feshedilmiştir.Aynı personel 01/07/2011 tarihinde yine aynı işyerinde tekrar işe başlamıştır.(yeni bi iş sözleşmesiyle) Bu personelin 01/07/2012 de hakedecegi yıllık izin süresini 14 günmü kullanması gerekir? 20 günmü kullanması gerekir?
Konu hakkında bilgisi olan arkadaşların yorumlarını bekliyorum.Teşekkürler.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

Daha önce aynı işyerinde çalışan işçinin yıllık izni hesaplanırken eski çalıştığı sürelerde hesap yaparken dikkate alınır.Çalıştığı süreler dahil edilir, aradaki çalışmadığı süreler çıkarılır.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

elbette ki geçmiş yıllardaki çalışma süresinide göz önüne alcaksınız bunu sizde pekala çok iyi biliyorsunuz hatta 50 yaş üstü ise de 20 gün izin vereceksiniz
 
Ynt: Yıllık izin hk.

sunday ' Alıntı:
Merhaba,
2004 yılında işe başlayan bi personelin 21/09/2010 yılında tüm hakları (kıdem,ihbar,izin parası) verilerek iş sözleşmesi işveren tarafından feshedilmiştir.Aynı personel 01/07/2011 tarihinde yine aynı işyerinde tekrar işe başlamıştır.(yeni bi iş sözleşmesiyle) Bu personelin 01/07/2012 de hakedecegi yıllık izin süresini 14 günmü kullanması gerekir? 20 günmü kullanması gerekir?
Konu hakkında bilgisi olan arkadaşların yorumlarını bekliyorum.Teşekkürler.
İlgilinin iş akdi 21.09.2010 tarihinde feshedilimiş olup ,hukuki ilişki sona ermiştir.Aynı işci 01.07.2011 tarihinde,aynı işyerinde tekrar işbaşı yapmakla,hukuki ilişki yeniden doğmuş olup, hizmet süresinin esas alındığı bu noktada , önceki hizmetleri ile illliyet bağı kurulamıyacağından, işcimizin y.iznini 14 iş günü olarak kullanması/kullandırılması gerekecektir.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

sayın şeref bey siz çok değerli bir meslekdaşımızsınız bari siz yapmayın bunu elinizi vicdanınıza koyun kendinizi işçinin yerine koyun ne yani 20 gün izin hakkı için türkiye şartlarından hiç giriş çıkış yapmadan aynı işyerinde 5 yıldan fazla ve 26 yıl izin içinde 15 yıldan fazla mı çalışmak gerekiyor yapmayın efendim bu hiç şık olmadı yakışık da almadı helede sizin gibi değerli birisinden bu yorumu duymak beni çok üzdü işçiler defalarca aynı işyerine giriş çıkış yapabilir toplam süreler gözönüne alınır ve bu işçide aslanlar gibi,paşalar gibi söke söke 20 gün izin kullanır gayet açık ve nettir herşey.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

Eğer emeklilik nedeniyle kıdem ve diğer haklarını alarak iş akdi sona ermediyse, tekrar giriş çıkışşlarda ilk giriş üzerinden hesaplanır. Bu konuda en önemli referans kanunun kendisidir. Başka bir gerekçe aranmaz.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

aday ' Alıntı:
sayın şeref bey siz çok değerli bir meslekdaşımızsınız bari siz yapmayın bunu elinizi vicdanınıza koyun kendinizi işçinin yerine koyun ne yani 20 gün izin hakkı için türkiye şartlarından hiç giriş çıkış yapmadan aynı işyerinde 5 yıldan fazla ve 26 yıl izin içinde 15 yıldan fazla mı çalışmak gerekiyor yapmayın efendim bu hiç şık olmadı yakışık da almadı helede sizin gibi değerli birisinden bu yorumu duymak beni çok üzdü işçiler defalarca aynı işyerine giriş çıkış yapabilir toplam süreler gözönüne alınır ve bu işçide aslanlar gibi,paşalar gibi söke söke 20 gün izin kullanır gayet açık ve nettir herşey.

Sn.Aday ,hukuki cürüm mü işledim ki böylesi eleştiriye maruz kalayım,sadece görüşümü beyan ettim.Sanırım; iletilerimden şahsım hakkında edindiğiniz intibaya istinaden,nasıl böylesi hatalı yorum!..yapacak/yapmış olmama!..inanamamış,kabül edememiş olduğunuz için bunları söylemiş olmalısınız!..Anlayışla karşılıyorum.Görüşlerimin topyekün yanlış olduğunu düşünmüyorum.
şeref aydemir ' Alıntı:
sunday ' Alıntı:
Merhaba,
2004 yılında işe başlayan bi personelin 21/09/2010 yılında tüm hakları (kıdem,ihbar,izin parası) verilerek iş sözleşmesi işveren tarafından feshedilmiştir.Aynı personel 01/07/2011 tarihinde yine aynı işyerinde tekrar işe başlamıştır.(yeni bi iş sözleşmesiyle) Bu personelin 01/07/2012 de hakedecegi yıllık izin süresini 14 günmü kullanması gerekir? 20 günmü kullanması gerekir?
Konu hakkında bilgisi olan arkadaşların yorumlarını bekliyorum.Teşekkürler.
İlgilinin iş akdi 21.09.2010 tarihinde feshedilimiş olup ,hukuki ilişki sona ermiştir.Aynı işci 01.07.2011 tarihinde,aynı işyerinde tekrar işbaşı yapmakla,hukuki ilişki yeniden doğmuş olup, hizmet süresinin esas alındığı bu noktada , önceki hizmetleri ile illliyet bağı kurulamıyacağından, işcimizin y.iznini 14 iş günü olarak kullanması/kullandırılması gerekecektir.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

sevgili meslekdaşım sizi bu sayfada çok sık gördüğüm ve okuduğum için ve sevdiğim için bu konudaki yorumunuzun daha farklı olmasını beklediğim için en önemliside size değer verdiğim için öyle yazdım birazda nükteli yazdım hata ettiysem kusuruma bakmayın unutmayın ki sitem sevgiden doğar sizin gibi düşünen pek çok yargı kararı da olmasına rağmen ben görüşümde ısrarlı ve kararlıyım değerli bilgilerinize her zman ihtiyacımız var teşekkürler.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

Sn Şeref Aydemir bey e katılıyorum ve çalıştığım işyerinde da aynı şartları uyguluyorum.Doğru olanında bu olması gerektiğine inanıyorum.Neticede yargıda bu yönde sonuçlar çıkmaktadır.
*4857 sayılı İş Kanunu'nun 54'üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır.[/font] Bir işverenin 7-8 şirketi ve 15-20 şubesi de olabilir.Ben bu metinden işverene bağlı tüm işyerlerinde geçen kesintisiz süreleri anlıyorum.Mesela daha önce çalışıp işten çıktığınız bir işyerini son çalıştığınız işveren satın aldı diyelim.O zaman ne olcak.Bak biz bu işyerini alıyoruz çok şanslısın izin günün 20-26 günmü oldu diyecekler.
Saygılar


Yargıtay 9.H.D. E.2006/12556 K.2007/1252 T.30.01.2007


''DAVA: Taraflar arasındaki, 1986-1990 yılları arasındaki hizmetinin yıllık izin süresinin hesabında dikkate alınması gerektiğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonucunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;



KARAR: Davacı işçi, işyerinde halen çalışmakta olduğunu ve yıllık izin sürelerinin hesabında aynı işverenin başka bir işyerinde 1986-1990 yılları arasında geçen hizmetlerinin de dikkate alınması gerektiğinin tespiti isteği ile bu davayı açmıştır. Davalı vekili, tespit davası açmakta hukuki menfaatin olmadığını ve 1990 yılında ihbar ve kıdem tazminatları ödenmek suretiyle önceki çalışmaların tasfiye edildiğini ve davacının işverini ibra ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.



Mahkemece davanın kabulüne dair karar verilmiş, hükmü davalı taraf temyiz etmiştir.



Davacı işçinin işyerinde çalışması devam ettiğine göre, yıllık izne hak kazanma ve izin sürelerinin belirlenmesi yönünden tespit niteliğinde bu davayı açmada hukuki menfaati bulunmaktadır. Bu itibarla, mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi yerindedir.



Öte yandan, davanın dayanağını, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 54. maddesinin ilk fıkrasında yer alan "Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır" şeklindeki kural oluşturur. Gerçekten işçinin aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin yıllık izin hesabı yönünden birleştirilmesi anılan Yasa'nın amir hükmüdür.



Benzer bir düzenleme de, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 120. maddesi hükmüne göre halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasa'nın 14. maddesinin 2. fıkrasında yer almaktadır. Anılan hükümde, "İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları sürelek göz önüne alınarak hesaplanır" şeklinde kurala yer verilmiştir. Dairemizin istikrar kazanan uygulamasına göre, işçinin aralıklı çalışmalarında iş sözleşmesinin feshinin ardından, bir dönem için kıdem tazminatı ödenmiş olması halinde bahsi geçen çalışmaların tasfiye edilmiş olduğu sonucuna varılmaktadır. Kıdem tazminatı ödenmek suretiyle tasfiye edilen sürelerin işçinin aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde daha sonra gerçekleşen hizmet süresine eklenmesi, mümkün görülmemektedir. Buna karşın, iş sözleşmesi feshedildiği halde tazminatları ödenerek tasfiye edilmeyen hizmetlerin sonraki çalışma süresine ekleneceği, Dairemizce kabul edilmektedir. Yine işverenin ilerde daha az kıdem tazminatı ödeneme şeklinde bir uygulama içine girmesi halinde, işçi aleyhine sonuçlar doğuran bu tutumu yasalar karşısında korunmamakta ve yapılan ödeme avans niteliğinde kabul edilmektedir.


Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönülecek olunursa, davacı işçi 1986-1990 yılları arasında aynı işverenin değişik bir işyerinde çalışmış ve iş sözleşmesinin işverence feshi üzerine ihbar ve kıdem tazminatları ödenmiş, işçinin imzasını taşıyan ibranamede, yıllık izinlerin de ödendiği belirtilmiştir. Anılan ibraname ile işveren ibra edilmiş, bir başka anlatımla 1986-1990 yılları arasında kalan çalışmalar, işçilik hakları ödenmek suretiyle tamamen tasfiye edilmiştir. İşçinin 1992 yılında yeniden aynı işverene ait işyerinde çalışmaya başlaması yeni bir hizmet akdi niteliğindedir. İşçilik hakları hesabında tasfiye edilen çalışmaların, bu yeni hizmet akdi çerçevesinde yeniden değerlendirmeye alınması doğru olmaz. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 54. maddesi hükmünün, işçinin önceki dönem çalışmalarının tasfiye edilmediği hizmet süreleri bakımından bir anlamı bulunmaktadır. Bu nedenle, mahkemece davanın reddi yerine yazılı şekilde tespit isteğinin kabulü hatalı olup bozmayı gerektir
Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken hizmet süresi yönünden varılan bu sonucun, yıllık izne hak kazanma noktasında da dikkate alınması yerinde olur. Gerçekten 1475 sayılı İş Kanunu'nun bahsi geçen hükümleri, birbirine oldukça yakından düzenlemeler içermektedir.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

Sn. nguroy un da bahsettiği İş Kanunu ilgili maddesi aşağıdadır.

Yıllık ücretli izne hak kazanma ve izni kullanma dönemi

Madde 54 - Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır. Şu kadar ki, bir işverenin bu Kanun kapsamına giren işyerinde çalışmakta olan işçilerin aynı işverenin işyerlerinde bu Kanun kapsamına girmeksizin geçirmiş bulundukları süreler de hesaba katılır.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

Her olayı kendine özgü koşulları içersinde değerlendirmek daha isabetli olacaktır.Bu manada, içtihatları incelediğimizde de her dava konusu olayın, kendi şartları çerçevesinde değerlendirilerek karar verilmiş-veriliyor olduğu malum.Bu "olayın kendine özgü koşulları"olgusu-durumu,benzer olaylara ilişkin davalarda da farklı sonuçların-kararların çıkmasına gerekçe olabilmektedir.
Olayımızı değerlendirirken,önce doğrudan salt bir madde(54/I fıkra) üzerinden değil,büyük fotoğrafa bakarak, önce 1 inci dönem hizmetlerin son bulmasına dair hukuki durum tanımlanmalı,daha sonra bu tanım ve sonuca göre 2 inci dönem ele alınarak sonuca gidilmelidir.
Sn.Sunday net olarak açıklamış,anlaşılan o ki, 1 inci dönem artık tasfiye edilmiş,yani bu defter kapanmış, 2 inci çalışma dönemi ise başkaca yeni hizmet akdi niteliğinde olan-başlayan yeni bir dönem dir.
Bu noktada, 54 üncü maddenin ilk fıkrasını değerlendirirken,yukarıda ifade ettiğim üzere, (tasfiye edilen) 1 inci dönemin tanımı-sonucu ,bu olayı değerlemede birinci sıraya alınmalı,ondan sonra madde hükmü irdelenmeli,aksi takdirde hatalı sonuca varmış oluruz.
Sonuç olarak,işcinin 2 inci dönem çalışmasını değerlendirirken,artık tasfiye edilen , 1 inci dönem çalışması ile ilgili bir bağ kurulmamalıdır.
Takdir edersiniz ki tarışmalı konularda biside bu konudur,sanırım emin olmak için içtihata ihtiyacımız var.
(not.içtihat bulunmuş düzeltiyorum)
Ama benim kanaatim baştan söylediğim gibidir.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

ibrahim1979 ' Alıntı:
Sn Şeref Aydemir bey e katılıyorum ve çalıştığım işyerinde da aynı şartları uyguluyorum.Doğru olanında bu olması gerektiğine inanıyorum.Neticede yargıda bu yönde sonuçlar çıkmaktadır.
*4857 sayılı İş Kanunu'nun 54'üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır.[/font] Bir işverenin 7-8 şirketi ve 15-20 şubesi de olabilir.Ben bu metinden işverene bağlı tüm işyerlerinde geçen kesintisiz süreleri anlıyorum.Mesela daha önce çalışıp işten çıktığınız bir işyerini son çalıştığınız işveren satın aldı diyelim.O zaman ne olcak.Bak biz bu işyerini alıyoruz çok şanslısın izin günün 20-26 günmü oldu diyecekler.
Saygılar


Yargıtay 9.H.D. E.2006/12556 K.2007/1252 T.30.01.2007


''DAVA: Taraflar arasındaki, 1986-1990 yılları arasındaki hizmetinin yıllık izin süresinin hesabında dikkate alınması gerektiğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonucunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;



KARAR: Davacı işçi, işyerinde halen çalışmakta olduğunu ve yıllık izin sürelerinin hesabında aynı işverenin başka bir işyerinde 1986-1990 yılları arasında geçen hizmetlerinin de dikkate alınması gerektiğinin tespiti isteği ile bu davayı açmıştır. Davalı vekili, tespit davası açmakta hukuki menfaatin olmadığını ve 1990 yılında ihbar ve kıdem tazminatları ödenmek suretiyle önceki çalışmaların tasfiye edildiğini ve davacının işverini ibra ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.



Mahkemece davanın kabulüne dair karar verilmiş, hükmü davalı taraf temyiz etmiştir.



Davacı işçinin işyerinde çalışması devam ettiğine göre, yıllık izne hak kazanma ve izin sürelerinin belirlenmesi yönünden tespit niteliğinde bu davayı açmada hukuki menfaati bulunmaktadır. Bu itibarla, mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi yerindedir.



Öte yandan, davanın dayanağını, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 54. maddesinin ilk fıkrasında yer alan "Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır" şeklindeki kural oluşturur. Gerçekten işçinin aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin yıllık izin hesabı yönünden birleştirilmesi anılan Yasa'nın amir hükmüdür.



Benzer bir düzenleme de, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 120. maddesi hükmüne göre halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasa'nın 14. maddesinin 2. fıkrasında yer almaktadır. Anılan hükümde, "İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları sürelek göz önüne alınarak hesaplanır" şeklinde kurala yer verilmiştir. Dairemizin istikrar kazanan uygulamasına göre, işçinin aralıklı çalışmalarında iş sözleşmesinin feshinin ardından, bir dönem için kıdem tazminatı ödenmiş olması halinde bahsi geçen çalışmaların tasfiye edilmiş olduğu sonucuna varılmaktadır. Kıdem tazminatı ödenmek suretiyle tasfiye edilen sürelerin işçinin aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde daha sonra gerçekleşen hizmet süresine eklenmesi, mümkün görülmemektedir. Buna karşın, iş sözleşmesi feshedildiği halde tazminatları ödenerek tasfiye edilmeyen hizmetlerin sonraki çalışma süresine ekleneceği, Dairemizce kabul edilmektedir. Yine işverenin ilerde daha az kıdem tazminatı ödeneme şeklinde bir uygulama içine girmesi halinde, işçi aleyhine sonuçlar doğuran bu tutumu yasalar karşısında korunmamakta ve yapılan ödeme avans niteliğinde kabul edilmektedir.


Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönülecek olunursa, davacı işçi 1986-1990 yılları arasında aynı işverenin değişik bir işyerinde çalışmış ve iş sözleşmesinin işverence feshi üzerine ihbar ve kıdem tazminatları ödenmiş, işçinin imzasını taşıyan ibranamede, yıllık izinlerin de ödendiği belirtilmiştir. Anılan ibraname ile işveren ibra edilmiş, bir başka anlatımla 1986-1990 yılları arasında kalan çalışmalar, işçilik hakları ödenmek suretiyle tamamen tasfiye edilmiştir. İşçinin 1992 yılında yeniden aynı işverene ait işyerinde çalışmaya başlaması yeni bir hizmet akdi niteliğindedir. İşçilik hakları hesabında tasfiye edilen çalışmaların, bu yeni hizmet akdi çerçevesinde yeniden değerlendirmeye alınması doğru olmaz. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 54. maddesi hükmünün, işçinin önceki dönem çalışmalarının tasfiye edilmediği hizmet süreleri bakımından bir anlamı bulunmaktadır. Bu nedenle, mahkemece davanın reddi yerine yazılı şekilde tespit isteğinin kabulü hatalı olup bozmayı gerektir
Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken hizmet süresi yönünden varılan bu sonucun, yıllık izne hak kazanma noktasında da dikkate alınması yerinde olur. Gerçekten 1475 sayılı İş Kanunu'nun bahsi geçen hükümleri, birbirine oldukça yakından düzenlemeler içermektedir.


Yargıtaydakiler de insanevladı, onların da hata yapma hakları var :)
Alıntıladığınız karar ana konusu kıdem tazminatı olan bir karar ve ücretli izin süresini de kıdeme bağlı olarak kazanılan haklardan olduğu için eşleştirmiş yargıtayımız. ( dar kot pantolon giyen kadına tecavüzde hafifletici sebep bulabilen mantıkla eşleştirebiliriz bu mantığı biz de sanırım :) )

İş kanununda herhangi bir yorum bırakmayacak kadar açıkça düzenlenmiş olan izne hak kazanılacak süre hesabında o işverene ait tüm işyerlerindeki çalışma dönemleri denmesine rağmen, yargıtaydan bu şekilde bir karar çıkmış olması üzücü elbette.
Alıntıladığınız karar, dava sahibi açısından sorun teşkil etmiyorsa mesele yok elbette ama, benzer bir karar daha çıkacağını hiç sanmıyorum.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

Yargıtay bir dava sonucu özel duruma bakmış. Bu hukuk daireleri genel kurulu kararı değil bağlayıcılığı yok. Yasaya aykırı mahkeme kararı mı olur? Yasa metni gayet açık. Zaten genel uygulama da da birleştirme piyasada hep yapılır. Bunun amacı da işverenin bu işçiyi dolandırarak izin hakkını küçültmesini önlemek içindir.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

Bu işçi farklı işyerinde işe başlasa idi yıllık izin hesabı nasıl olur du?
Bunun cevabı aynı zamanda bu tartışmanın da cevabı olur diye düşünüyorum.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

Sn.İbrahim beyin sunduğu Karara baktım,yıllık izin ve kıdem tazminatı ile ilgilidir.Özellikle değinilen "yıllık izin"ile ilgili kısmı olayımızla örtüşür ve emsal Karar niteliğinde diyebiliriz.Beğenir yada beğenmeyiz,yanlıştır/doğrudur ama bu Karara da itiraz olmamalı,ilerisi H.Genel Kurulu Kararı ise de,buraya gelmemiş olduğuna göre doğruluğundan emin olmak gerek,ayrıca şahsen bu Karar ın çok yerinde bir Karar olduğu kanısındayım.

Bu olay ve karar da; gerek yıllık izin, gerekse kıdem tazminatına esas sürelerin tespiti yönünden çok yakın,örtüşen durum sözkonusudur,katılıyorum.

Sonuç olarak sn.sunday ında emin olabilmesi için,işverenliğindeki bu olayı özetleyerek,eki nede sözkonusu kararı iliştirerek, görüş almasını önerelim diyeceğim ama büyük ihtamallle bu Karara eş değer bir cevap verilecektir.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

metyo ' Alıntı:
Bu işçi farklı işyerinde işe başlasa idi yıllık izin hesabı nasıl olur du?
Bunun cevabı aynı zamanda bu tartışmanın da cevabı olur diye düşünüyorum.

Üstadım katılıyorum.
Kafamızı karıştıran; "aynı işyeri" ve"aynı işci"olgularıdır.Bu 2 olgu baz alınıp, 1 inci dönem çalışmasının sonucu irdelenmeden,doğrudan M.54/I.fıkraya gidilerek hüküm kurulması hatalı.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

Nerden görüş alacak Sn Aydemir?
Bu vergi konusu değil ki Mukteza alsın.
Ayrıca bu konuda defalarca Bölge Çalışma müdürlüğü müfettişleri ile muhatap oldum. Hepsinin ortak tavrı izin sürelerinin birleştireceği yönünde idi..
Ayrıca yanlış yorumlamadıysam. Yargıtay kıdem için de kıdem tazminatı ödenerek iş akdi sona erdiysa haklar sıfırlanmıştır yorumu yapmış ki. Bu tamamen şu anda savunduğumuz ve mevcut uygulamata tersdir.
Yargıtay birçok defa kendi kendiyle çelişen kararlar vermdiği ise hepinizin malumudur.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

Üstadım elbette csgb na sorulması uygun olacaktır.Kurumdan verilecek cevap işverenin olası hatasını kaldırır mı hayır,netice de buna hakim karar verecek ama csgb dan verilecek bu görüşün doğru olması payı çok yüksek,ayrıca sn.sunday bu olay üzerinde ortak nokta da buluşamadığımızı düşünebileceğinden görüş alarak işlem yaptığında daha emin olabilecek.
Üstadım,düşüncelerinize hiç katılmıyor değilim,zaman zaman farklılıklar olmuyor değil,sizlerde biliyorsunuz ki yargıtay grup şirketleri arasındaki giriş-çıkış konularına istinaden tekrar "organik bağ"olgusunu ön plana çıkardı ve bazı kararlarında da bu duruma değinmiştir.Biz ise sadece bu olay ve bu olayla birebir örtüşen davalar yönünden hemfikir olamadık.
Kolay gelsin.
 
Ynt: Yıllık izin hk.

Katılıyorum.
Malesef ülkemizde hukuk adalet ve hakkaniyet kavramları alt üst oldu. Birbiri ile çelişen birçok karar mevcut.
Sizin görüşünüzü savunan bir çok yazar da var.
Ancak benim örnek aldığım bu 54 md devletin devamlılığı ilkesinden hareket etmekte. yani bir kurumdan diğerine geçerken işçi izin hakkı yönünden mağdur olmasın diye düşünülmüş.
Yargıtay kararında diyor ki "kıdem almak suretiyle" iş akdi fesih edilmiş ise eski süreler kıdem açısından da birleşmez.
Halbuki biz kıdem tazminatı konsunda nasıl uygulama yapıyoruz. İlk iş akdi kıdem alarak sona erdiyse son kıdam hesaplanırken ilk girişten itibaren hesaplama yapılır ödenen tutar mahsup edilir?
Ben şimdi bu yargıtay kararına nasıl güveneyim. Yarın da tersini söyleyecek. :)
 
Ynt: Yıllık izin hk.

aday ' Alıntı:
sayın şeref bey siz çok değerli bir meslekdaşımızsınız bari siz yapmayın bunu elinizi vicdanınıza koyun kendinizi işçinin yerine koyun ne yani 20 gün izin hakkı için türkiye şartlarından hiç giriş çıkış yapmadan aynı işyerinde 5 yıldan fazla ve 26 yıl izin içinde 15 yıldan fazla mı çalışmak gerekiyor yapmayın efendim bu hiç şık olmadı yakışık da almadı helede sizin gibi değerli birisinden bu yorumu duymak beni çok üzdü işçiler defalarca aynı işyerine giriş çıkış yapabilir toplam süreler gözönüne alınır ve bu işçide aslanlar gibi,paşalar gibi söke söke 20 gün izin kullanır gayet açık ve nettir herşey.
Sn.Aday ın işbu iletisine ayrıca açıklama gerilmesi uygun olacaktır.Zira,sn.aday ın iletisi ile sn.sunday ın iletisindeki olaylar tamamen farklı konulardır.
Sn.Aday ın iletisindeki durumlar,özellikle grup şirketleri arasında,işyeri yada işyerinin bir bölümünün devri,geçici iş ilişkisi DIŞINDA,işcinin iradesi ve işcinin geçişinin belgeye dayandırılmaması (üçlü ilişkinin kurulmaması)sonucu giriş-çıkış işlemlerinin yapıldığı olaylarda gündeme gelmektedir.Bu nedenle sn.aday,diğer iletiye istinaden değil, sadece bu iletisi ile ilgili olaylarda haklı olabilecektir.
Farkında iseniz Sn.Sunday ın iletisindeki olayda böylesi durumlar sözkonusu değildir.Her iki iletide ki olayların başlangıç,süreç ve sonuçları birbiriyle örtüşür nitelikte değildir.
 
Üst