Bir işletme sermayesinin ne kadarının kredi, ne kadarının ortaklardan sağlanan öz sermayeyle sağlanacağı şirketlerin en önemli kararlarından biridir. Bu karar alınırken özellikle yurt dışından kullanılan kredilerin vergisel etkilerinin de şirket yöneticileri tarafından bilinmesi gerekiyor. Sermaye verimliliği değerlendirmelerinin de dikkate alınması önemli....
Peki Türkiye'de yerleşik şirketlerin yurt dışından kredi kullanması durumunda bu işlemin vergisel boyutu nedir?
KURUMLAR VERGİSİ AÇISINDAN
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun Dar mükellefiyette vergi kesintisi başlıklı 30'uncu maddesi uyarınca, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, her nevi alacak faizleri, menkul sermaye iratları, telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki mukabilinde alınan bedeller kurumlar vergisi stopajına tabi tutuluyor.
Söz konusu maddeye ilişkin 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre, kurumlar vergisi stopajı; yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden yüzde 0, diğer faizlerden (alacak faizi) yüzde 10 oranındadır.
1 Seri no'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin ''30.5.3 Vergi kesintisi kapsamında olmayan ödemeler'' başlıklı bölümünde;
Bakanlar Kurulunca belirlenecek ülkelerdeki finans kuruluşlarından temin edilen borçlanmalara ilişkin ana para, faiz ve kâr payı ödemeleriyle sigorta ve reasürans ödemeleri üzerinden bu fıkra kapsamında vergi kesintisi yapılmayacak, finans kuruluşları dışındakilere bu mahiyette yapılan ödemeler ise vergi kesintisine tabi tutulacaktır.
Sözü edilen finans kuruluşu, münhasıran finansman hizmeti veren, mukimi bulunduğu ülkenin mevzuatına göre finansal kaynak sağlamaya yetkili olan kuruluşları ifade ediyor. Ancak, sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden kuruluşlar bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.
YURT DIŞI KREDİ KURULUŞUNUN ANLAMI
Bir işletme sermayesinin ne kadarının kredi, ne kadarının ortaklardan sağlanan öz sermayeyle sağlanacağı şirketlerin en önemli kararlarından biri.
Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından yayımlanan 01.12.2002 tarihli Sermaye Hareketleri Genelgesinde, yurt dışı kredi kuruluşları ifadesinden, bu kuruluşların mukimi bulundukları ülkenin mevzuatına göre mali kaynak sağlamaya yetkili olan ve esas faaliyet konularından birisi de kredi vermek olan kuruluşların anlaşılması gerektiği belirtiliyor.
Bu doğrultuda, kredi kullanılan finansman kuruluşunun, yurt dışında mukim banka ya da sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kredi kuruluşu sayılması halinde ödenecek faizlerin yüzde 0 oranında stopaja tabi tutulması mümkün olacak.
Aksi takdirde çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarındaki hükümler saklı kalmak üzere yurt dışındaki dar mükellef finans kuruluşuna yapılacak faiz ödemeleri, alacak faizi olarak kabul edilip yüzde 10 oranında stopaja tabi olacaktır.
Ayrıca, yurt dışındaki dar mükellef finans kuruluşunun Türkiye'deki şirketin ortağı olması halinde ise ortaktan alınan bu kredinin örtülü sermaye hükümlerine göre şirketin hesap döneminin başındaki öz sermayesinin 3 katına kadar olan kısmının örtülü sermeye sayılmayacağı hususunun da dikkate alınması gerekiyor. Aşan kısmına ilişkin borçlanmaya isabet eden faiz ve kur farklarının gider olarak dikkate alınmayacağını da hatırlatmakta fayda var.
DAMGA VERGİSİ AÇISINDAN
145,9 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun yüzde 58'i dolar, yüzde 34,6'sı Euro ve yüzde 7,4'ü diğer döviz cinslerinden oluşuyor.
Damga Vergisi Kanunu'na ekli (2) sayılı tabloda damga vergisinden istisna edilen kağıtlar belirtiliyor. Tablonun IV. ticari medeni işlerle ilgili kağıtlar başlıklı bölümünün (23) numaralı fıkrası en son 6322 sayılı kanunla değiştirilerek bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilere, bunların teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin kağıtlar ve bu kağıtlar üzerine konulacak şerhler (kredilerin kullanımları hariç) olarak düzenlenmiş durumda.
6322 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle istisna kapsamının daha da genişletilmesi amaçlanıyor.
Diğer taraftan, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından yayımlanan 2 Ocak 2002 tarihli Sermaye ve Hareketleri Genelgesi'nin Yurt dışından Alınacak Nakit Kredilerde Damga Vergisi ve Harç Mükellefiyeti başlıklı 1.1.7 bölümünde;
* Yurt dışı kredi kuruluşları ifadesinden, bu kuruluşların mukimi bulundukları ülkenin mevzuatına göre mali (finansal) kaynak sağlamaya yetkili olan ve esas faaliyet konularından birisi de kredi vermek olan kuruluşların,
* Uluslararası kurumlar ifadesinden gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarının veya bir ülkenin yeniden yapılandırılmasının finansmanın temini amacıyla bu ülkelere kredi veren Dünya Bankası (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), Uluslararası Para Fonu, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, İslam Kalkınma Bankası ve benzeri kuruluşların anlaşılmasının gerektiği belirtiliyor.
Söz konusu genelgede,
* Yurt dışındaki kuruluşun kredi kuruluşu olup olmadığı konusunda karar verilememesi halinde, kredi alınan kuruluşun kendi ülke mevzuatına göre kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tevsik edilmesi gerektiği,
* Tevsik işlemi için kredi veren kuruluşun ülke resmi makamlarından almış olduğu, kredi kullandırmaya yetkili olduğuna dair belgenin de bu ülkede bulunan ülkemizin büyük elçilikleri veya konsoloslukları ya da ekonomi müşavirleri tarafından onaylanmış olması gerektiği ifade ediliyor.
Bu çerçevede, yurt dışında yerleşik finans kuruluşunun kendi ülke mevzuatına göre borç vermeye yetkili olup olmadığının tevsik edilmesi halinde damga vergisi istisnası söz konusu olabiliyor.
Son olarak, Kurumlar Vergisi Kanunu uygulamasından farklı olarak bu yurt dışı kredi kuruluşunun sadece grup şirketlerine kredi veriyor olması, Damga Vergisi Kanunu'na ekli (2) sayılı tabloda özel bir belirleme olmaması nedeniyle, damga vergisi istisnası uygulamasına bir engel teşkil etmiyor. Damga vergisi istisnasının tamamen kredi kullanılan kuruluşun kendi ülke mevzuatına göre kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tespitiyle mümkün olacağını da belirtmekte fayda var.
GİDER VE KATMA DEĞER VERGİLERİ
Gider Vergileri Kanununun alt başlığı olan BSMV (Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi) Türkiye'de yerleşik banka ve sigorta şirketleri tarafından ödenen bir vergi türü. Yurt dışında yerleşik bir banka veya kredi kuruluşundan alınan kredilere ilişkin ödenen faizler banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinin konusuna girmiyor.
Bu çerçevede, yurt dışı finans kuruluşunun banka ya da kredi kuruluşu olarak sayılması halinde bu kurumdan alınacak olan kredilere ilişkin ödenecek faizler BSMV'nin konusuna girmeyip KDV'den ise istisna oluyor.
Öte yandan, yurt dışından alınacak kredinin banka ya da kredi kuruluşu olarak sayılan bir kurumdan alınmaması halinde Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17/4-e maddesi hükmü ve 46 Nolu KDV Genel Tebliğindeki (Kdv Uygulama Tebliğinde açıklamalar var) açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi ve kredi işlemi kapsamında ödenen faiz, komisyon ve bunlara ilişkin kur farklarının sorumlu sıfatıyla katma değer vergisine tabi olması gerekecektir.
KAYNAK KULLANIMINI DESTEKLEME FONU
Kaynak kullanımını destekleme fonuyla ilgili bu yıl başında yayımlanan bir Bakanlar Kurulu Kararı ile kesinti oranları bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde değiştirilmiş durumda.
Buna göre, bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde kaynak kullanımı destekleme fonu oranı şu şekilde tespit edildi:
- Ortalama vadesi bir yıla kadar olan olanlarda yüzde 3
- Ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olanlarda yüzde 1
- Ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olanlarda yüzde 0,5
- Ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olanlarda yüzde 0
Bu kapsamda, yurt dışı finans kuruluşlarından kullanılan döviz kredilere ilişkin KKDF kesintilerinin vadelerine göre anapara ve faiz tutarı üzerinden yukarıdaki oranlarda hesaplanacak.
Öte yandan, bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları TL kredilerde ise kaynak kullanımı destekleme fonu oranı tahakkuk ettirilen faiz tutarı üzerinden yüzde 3 oranında uygulanmaya devam etmektedir.
DOĞRU KARAR ALMAK İÇİN...
PEK ÇOK KONU DEĞERLENDİRİLMELİ
Türkiye'de yerleşik işletmelerin yurt dışından kredi kullanımında doğru karar alması için gerçekleştirilen faiz ödemelerinden kredinin vadesine, yurt dışı kredi kuruluşunun statüsünden imzalanan anlaşmaya kadar birçok konunun vergi mevzuatı kapsamında değerlendirilmesi gerekiyor.
YÜZDE 0 STOPAJA TABİ Kurumlar vergisi stopaj uygulaması açısından kredi kullanılan finansman kuruluşunun, yurt dışında mukim banka ya da sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kredi kuruluşu sayılması halinde ödenecek faizlerin yüzde 0 oranında stopaja tabi tutulması mümkün olacak.
RESMİ BELGE SUNULMALI
Türkiye'de bir şirketin yurt dışındaki bir finans kuruluşundan kredi kullandığında kredi veren kurumun kredi vermeye yetkili olduğunu gösterir ilgili ülke makamlarınca düzenlenmiş resmi belge sunulması gerekecek. Bu belge, ilgili ülke Merkez Bankası tarafından verilen bir belge olabileceği gibi o ülkenin Türkiye'deki BDDK dengi bir kurumunca verilen bir belge de olabilecek.
VERGİ RİSKİ TAŞIYOR
Finans kuruluşu yerli ve yabancı şirketlere finansman kredi sağlama yetkisini haiz bir şirket olsa da Damga Vergisi uygulaması açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Bu durumda da kurumlar vergisi stopajı uygulaması açısından yüzde 0 stopaja tabi olsa da kurumun banka ya da kredi kuruluşu sayılmaması Damga Vergisi ve KDV açısından vergi riski taşıyacağı anlamına gelecektir. Ayrıca, bu kredinin TL ile döviz veya altın kredisi olması durumuna göre KKDF'ye de tabi olacağı unutulmamalı.