Ynt: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı...
CUMHURİYET 86 YAŞINDA
Ve zafer...
Ulusun topraklarını savunma mücadelesi, 10 Ocak 1920'de İnönü mevzilerinde Yunanlarla şiddetli çarpışmaların ardından 1. İnönü Zaferi'nin kazanılmasıyla başarıya ulaşmaya başlamıştı.
20 Ocak 1920'de ilk Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edilirken, 5 Şubatta TBMM'nin gizli oturumunda Londra Konferansı'na Ankara Hükümeti adına heyet gönderilmesi ve heyetin Meclis üyelerinden oluşması kararlaştırıldı.
6 Şubatta Bekir Sami Bey başkanlığındaki heyet, Ankara'dan hareket etti ve 21 Şubatta başlayan konferans, 12 Martta sona erdi. TBMM Hükümeti ile Rusya arasında 16 Martta Moskova Anlaşması imzalandı.
Masa üzerindeki zaferleri, meydanlardaki zaferler izliyordu. 1 Nisanda 2. İnönü Zaferi kazanıldı.
Mustafa Kemal'i geniş yetkilerle ve 3 ay süreyle Başkumandanlık tevcih eden kanun, 5 Ağustosta TBMM'de kabul edilirken, 23 Ağustos 1920 günü Yunan ordusu taarruza geçti ve Sakarya Meydan Muharebesi başladı.
Günlerden 26 Ağustos... Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın emri geldi: "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz"...
13 Eylülde Sakarya Meydan Muharebesi sona ermiş, düşmanın Sakarya Nehri'nin doğusunda imha edilmesiyle zafer kazanılmıştı. Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle 14 Eylülde genel seferberlik ilan edildi.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 19 Eylülde "Gazi" unvanı ve mareşal rütbesini aldı. Yeni yılın başlangıcında Mersin ve Adana düşman işgalinden kurtulmuştu.
Dört bir bucak Türk topraklarının düşman çizmesi altındaki esareti birer birer sona eriyordu. 26 Ağustosta saat 05.30'da topçu ateşiyle Kocatepe'den Büyük Türk Taarruzu başladı.
Türk süvarileri, 9 Eylülde İzmir'e girdi ve Kadifekale'ye Türk bayrağı çekildi. Mudanya Konferansı, 3 Ekim 1922'de başladı. Mütareke, 11 Ekimde imzalandı ve 15 Ekimde yürürlüğe girdi. TBMM, 1 Kasımda bir devri sona erdirdi.
Hilafet ve saltanatın birbirinden ayrılarak, saltanatın lağvına karar verilmişti.
TBMM Hükümeti, 5 Kasım sabahı idareye el konulduğuna dair Ankara hükümeti kararını Refet Paşa aracılığıyla İstanbul Hükümeti'ne tebliğ etti: "5 Kasım 1922 öğle vaktinden itibaren İstanbul'un idaresine el konulmuştur" Vahdettin'in halifelikten uzaklaştırıldığına dair Şeriye Vekili Vehbi Efendi, 18 Kasımda fetva çıkardı.
Ulusal Kurtuluş Savaşı sona ermiş, şimdi sıra zaferin masa başında kazanılmasına gelmişti. Lozan Konferansı, 20 Kasım 1922 tarihinde açıldı.
Konferans, 4 Şubatta 2 ay süren görüşmelerden sonra kesintiye uğradı. Daha sonraları, milli mücadelenin kahramanlarından İsmet Paşa, yumruğunu masaya vurarak, istediklerini kabul ettirecek ve büyük bir zafere imza atacaktı.
25 Ağustosta itilaf kuvvetleri, Lozan Anlaşması gereğince İstanbul'u boşaltma hazırlıklarına başladı ve 27 Ekimde Halk Fırkası Meclis Grubu, Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığında toplandı.
Akşam Çankaya'da yemek esnasında Mustafa Kemal Paşa, hazır bulunanlara müjdeyi verdi: "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz" Tarih 28 Ekim 1923... Bütün hazırlıklar bitmiş ve 29 Ekim günü gelmişti.
Mustafa Kemal Paşa'nın Cumhuriyet kurulması teklifi, Halk Fırkası toplantısında kabul edildi. Halk Fırkası toplantısından sonra Büyük Millet Meclisi, saat 18.00'de toplandı ve Kanun-u Esasi Encümeni tarafından Cumhuriyet teklifi mazbatası hazırlandı.
Büyük Millet Meclisinde Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun bazı maddeleri değiştirildi. Türkiye Devleti'nin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri arasında kabul edildi.
Büyük Millet Meclisi'nde gizli oyla Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Ankara Mebusu Mustafa Kemal Paşa, oylamaya katılan 158 mebusun tümünün oyunu alarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, başbakanlığa Malatya Mebusu İsmet Paşa'yı atadı. İsmet Paşa Kabinesi kuruldu. Halk, sokaklarda ellerinde bayraklarla genç Cumhuriyet'i kutluyordu.
Esaret sona ermiş, şimdi büyük mücadelenin ardından hiç de kolay kazanılmayan bağımsızlığı kutlamaya sıra gelmişti.
Can verilip, kan dökülmüş, bedel ödenmişti. Ancak artık sokaklarda düşman çizmelerinin sesi yoktu, sokaklar "Yaşasın Cumhuriyet" sesiyle çınlıyordu.