Ynt: Fotoğraf Aşkı !
![s7301002.jpg](http://www.hizliupload.com/img/s7301002.jpg)
Şehir güzel , kızlar güzel, jantlar neden güzel olmasın? Sloganı ile ünlü şehrimiz.İrem35 ' Alıntı:manasse ' Alıntı:![]()
aşık olduğum şehrimmm!!
![]()
Hilton ve Dolunay.. İzmirimm.
![]()
biz alsancaklıyız!! Alsancak olmasa İzmir diye de bir yer olmayacakmış sanki!
![]()
Kordon sahilinden..
izmirimmmm... paylaşım için çok teşekkürler
İrem35 ' Alıntı:+1
ama boyozu unuttun![]()
İZMİRLİ MİSİNİZ?
Eğer "kordon" dendiğinde aklınıza elektrikli ev aletlerinin kordonları dışında bir yer ismi geliyorsa,
Körfez kokusu nedir, biliyorsanız,
Hilton'un yapıldığı tarihi hatırlayabiliyorsanız,
Fame City'de -yaşınıza bakmadan- deliler gibi eğlenip çıktığınızda "Vay be! Bizim de bir gökdelenimiz var." demişseniz,
"Tam otuz beş" ve "otuz beş buçuk" kavramları size yabancı gelmiyorsa,
"Gevrek", "çiğdem", "domat", "nohut", "klorak" gibi kelimeleri kullanıyorsanız,
"Boyoz" kelimesini çocukluğunuzdan beri kullanıyorsanız,
"Turp otu", "ebegümeci", "tere", "radika", "deniz börülcesi" nedir, biliyorsanız,
Konuşurken arada bir diliniz geliyom, gidiyom, gelcem, yapçam, etçem şeklinde sürçüyorsa,
Gördüğünüz her gökdeleni Hilton ile kıyaslıyorsanız,
Churchill'de çay içtim dediyseniz,
Hasan Tahsin Anıtı'nın ya da Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk Anıtı'nın yanındayken çekilmiş bir fotoğrafınız varsa,
Karşıyaka denince aklınıza güzel kızlar geliyorsa,
Karşıyaka denince aklınıza dünyanın en fanatik futbol taraftarları geliyorsa,
En az bir kere Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ndeki Amerikan Pasajı'na gitmişseniz,
İtfaiye-Montrö arasındaki PX mağazasından tanıdığınız Amerikalılara bir şeyler aldırmışsanız,
Amerikan okul otobüslerinin İzmir caddelerinde sıkça görüldüğü zamanları hatırlıyorsanız,
Park derdi, trafik sorunu, kara kış ne demek, bilmiyorsanız,
Kar görmek için Sabuncubeli'ne veya Sipil'e ya da Bozdağ'a gittiyseniz,
Zeybek havası duyduğunuzda içiniz cız ediyor ve oynayasınız geliyorsa,
"Kalbim Ege'de Kaldı" şarkısını kendinizle özleştirebiliyorsanız,
"Dokuz eylül" size üniversite dışında bir şey hatırlatıyorsa,
"Kumru"nun aslında bir kuş olmadığını, çok da lezzetli olduğunu düşünüyorsanız,
Hıdırellez denince sokaklarda yakılan ateşler aklınıza geliyorsa,
Behçet Uz'un kim olduğunu biliyorsanız, Atilla İlhan, Can Yücel, Sezen Aksu isimlerini duyduğunuzda şöyle bir kabarıyorsanız,
Sevinç Pastanesi'nin önünde birisiyle buluştuysanız,
Sıcakkanlıysanız,
Fuar'daki Paraşüt Kulesi'nden atladıysanız, gölde kuğulara bindiyseniz,
Hiçbir zaman bir yere geç kalma korkusu yaşamadıysanız,
İnsanlar size düşman gibi bakmıyorsa,
Hayatınızın önemli bir bölümü belediye otobüslerinde geçiyorsa,
Nisan-Ekim ayları arasında hafta sonlarını Güzelbahçe, Urla, Seferihisar, Çeşme, İnciraltı, Sahil Evleri, Mordoğan, Karaburun, Gümüldür, Kuşadası, Dikili, Foça gibi yerlerde geçiriyorsanız,
Çocukken, hatta orta öğrenim yıllarında bile Kemeraltı'nda kaybolduysanız,
Babanız, ağabeyiniz "Biz çocukken Konak'ta denize girerdik." gibi hikayeler anlatıyorsa,
Başka bir şehirdeyken insanların giyimleri ve davranışları size tuhaf geliyorsa,
Etrafınızda mini etekli, askılı giysili, dekolte kızlar ve şortlu, küpeli erkekler görmek sizi şaşırtmıyorsa,
Saat Kulesi'nin deniz kenarında olduğu günleri hatırlıyorsanız,
Bir kere bile Yeni Karamürsel Mağazasının (YKM) önünde buluşup sinemaya gittiyseniz,
En az bir yabancı dil biliyorsanız ve günlük hayatınızda turistlere alışıksanız,
Kampüs denince aklınıza sadece "Ege Üniversitesi Kampüsü" geliyorsa,
Cüzdanınızda "kentkart" varsa,
İzmir'in çevresindeki yazlık beldelerde bıyıklı ve göbekli Ankaralı ve İstanbulluları görmek sizi rahatsız ediyorsa,
Mahzun Kırmızıgül ile Alişan'ı veya Özcan Deniz'i ayırt edemiyorsanız,
En son gittiğiniz milli maçın tarihini hatırlamıyorsanız,
Basketbolü futboldan daha çok seviyorsanız,
Yaya geçidi kavramından habersizseniz,
Kuşadası'na "ada" diyorsanız,
Uğrak ve Bahane'nin yerini biliyorsanız,
Montrö ve Lozan size Avrupa şehirlerini hatırlatmıyorsa,
Toplumsal coşku ve kutlamalarda aklınıza gidilecek sadece tek bir tek buluşma yeri geliyorsa,
Otobüste size biletini ya da kentkartını veren kişi, karşılığında sizden para almamakta ısrar ediyorsa,
Her yıl okulun ilk haftalarında elinizde bir listeyle Sevgi Yolu'na gidiyorsanız,
Yolda biriyle çarpışınca, hata karşınızdakinde olmasına rağmen refleks olarak gülümseyip özür diliyorsanız,
Trafikte 34 plakalı sürücülerden şikayetçiyseniz,
Konak Meydanı'nda, iskeleye giden yoldaki çeşmeden en az bir defa su içmişseniz,
Orta öğretime giden kızınızın bir erkek arkadaşının olması sizi rahatsız etmiyorsa,
Kordon'da güneşin batışını izlemenin bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorsanız,
Okulu asmak ya da okulu kırmak yerine "okulu ekmek" diyorsanız,
Fuar denince aklınıza Lunapark geliyorsa,
Size doğru yaklaşan bir televizyon kamerası görünce hızlı adımlarla yolunuzu değiştiriyorsanız,
Evinize en fazla yüz metre uzaklıkta bir Tansaş mağazası varsa,
Başka bir şehre gittiğinizde orada yaşayanlara acıyorsanız,
Göztepe, Çankaya, Bahçelievler isimlerinin sadece İzmir'de kullanıldığını sanıyorsanız,
Uzaktayken "ah şimdi İzmir'de olsaydım" deyip duruyorsanız,
SİZ GERÇEK BİR İZMİRLİSİNİZ
İlk sigarayı Konak-Karşıyaka vapurunda içmişsen, artık ne zaman sigara içsen rüzgar esecek sanırsın.
İzmir?de büyümüşsen, yolların er ya da geç denize çıkacağını sanırsın.
Herkesin öyle ya da böyle lafının bir yerinde şaka yapacağını, gülüşeceğinizi, kızların her daim şen şakrak olacağını sanırsın.
Salataların hep ışıl ışıl zeytinyağlı olacağını, çekirdeğe herkesin "çiğdem" diyeceğini, sinirlenenlerin "asfalya"larının atacağını, balık yerken "tere"nin unutulmayacağını, her şehirde sabahları "boyoz" bulunabileceğini, "gevrek" deyince simit demek istediğini herkesin anlayacağını, gevreğin yanında mutlaka "tulum peyniri" olacağını sanırsın.
"Kumru" dediğinde simit ekmeğine yapılmış domatesli-peynirli sandviçleri kastettiğinin anlaşılacağını filan sanırsın.
Her şehirde çocukken gidilen ve çok hayret edilen fuarlar olduğunu, "pavyon" denince ülkelerin standlarının bulunduğu neşeli hangarların kastedildiğini, "lunapark" denen şeyin fuarın ayrılmaz bir parçası olduğunu, "fuar" denen yerde yürüyünce çocukların çok yorulduğunu ve yorulmuş çocukların kucakta taşınacağını sanırsın.
Karın dağlarda bulunan bir şeyler olduğunu, herkesin kalamar yediğini ve biraz Rumca bildiğini, dünyadaki bütün kadınların mini etek giydiğini, rakı içilince oynandığını, içilmese de oynandığını, her fırsatta oynandığını sanırsın.
İzmir'in kıymetini İzmir'den uzak kalınca çok iyi anlarsın...
İZMİR'İ İZMİR YAPAN MUHABBETTİR
İnsanların acelesi yoktur burada.
Plazalar olmadığı gibi, plazadan taşan insanlar da olmaz.
Kemeraltı'nın her sokağı gezilerek aranan şeftali-muz, limonata-kara dut, limonlu turşu suyu.
Her köşe başının midyecisi.
Kordon'da buz gibi bira ve gün batımının seyri.
Güzelbahçe'de balık, midye tava ve yakamoz.
Pazarda seçmece sebze, İzmir tulumu, buldan bezi gömlekler.
Açık hava tiyatro ve konserlerine yarısında girebilir İzmir insanı. Kalbinde sanata saygısızlık asla yoktur. Akdeniz havasından olduğunu sanatçı da bilir ve ayıplamaz.
Yanık tenle gezer yılın sekiz ayı İzmirli. Erkeklerinde şort, kadınlarında rengarenk uçuşan etekler.
Herkes herkesi bilir gibidir.
Market kuyruğunda bile muhabbet kurulur, kaynaşılır.
Tüm evler balkonludur ve yazın mutfakta yemek ayıptır, sofralar balkonlardan taşar.
Kimsenin gözü kimsede kalmaz. Kalın perde sektörü zayıftır.
Geceleri bile sahilde yürüyüş yapan kadınlar vardır. Aceleleri yoktur.
Tüm kızlar güzeldir. Sağlıklı, yanık tenli, saçları uzundur.
Vapurlar zevk içindir. Hiç inmeden geri gitmek ücretsizdir.
El ele gezilebilir her semtinde bu şehrin.
Sıraya girer insanlar, itişme yoktur.
Pideci doludur bütün semtler.
Yaz akşamları sahil boyunda haşlanmış mısır ve dondurma yenir. Çiğdem çitlenir.
İnciraltı'nda gitar eşliğinde soğuk biralar yudumlanır.
Ne kadar kaybolursan kaybol, bir yerler mutlaka denize çıkar ve bu İzmir hayatının büyük lütuflarındandır.
Aşk hep gülümsemektir İzmir'de, sınırı geçtiysen de hasret.
Sevdikçe daha çok sevmeli, uzattığım kolları boş çevirmedi bu şehir diye şükretmeli.
Bir akşam balık lokantasına uğramalı, balıklar pişene kadar sahile inip biraz yürümeli.
Balkon'da yenen balığın yanına buzlu rakıyı eksik etmemeli.
Yarın belki Ürkmez'de olunacak. Sandaletleri meydana çıkarmalı.
Ya da Çiçekli'ye veya Efeoğlu'na pikniğe gidilecek. haber vermeli arkadaşlara, grubu toplamalı.
Sonrası malum. Hafta sonu bitti ve iş zamanı geldi. Sabah evden kahvaltı yapmadan çıkmalı ve işyerindeki sıcak çayın yanına birkaç tane fırından yeni çıkmış boyoz almalı ve muhabbete devam etmeli.
ÇÜNKÜ İZMİR'İ İZMİR YAPAN MUHABBETİDİR
emansur ' Alıntı: