Gülelim,Eğlenelim,Kafa Dağıtalım....

Temel demiş ki:
-Arap kanalında maç izliyrum.Spiker ne dese anneannem amin diyi.

********************

Atasözlerimizdeki zıtlıklar....

Damlaya damlaya göl olur.....x....... taşıma suyla değirmen dönmez.
iyi insan lafın üstüne gelir........x........ iti an çomağı hazırla.
Bir elin nesi var,iki elin sesi var......x........ nerde çokluk orda .okluk.
fazla mal göz çıkarmaz......x....... azıcık aşım ağrısız başım
söz gümüşse sükut altındır.....x...... sükut ikrardan gelir.
iki gönül bir olunca samanlık seyran olur.....x....... iki çıplak bir hamama yakışır.
eşeğe altın semer vursan da eşek yine eşektir.....x...... ye kürküm ye
erken kalkan yol alır......x...... acele işe şeytan karışır
iyilik yap denize at......x....... merhametten maraz doğar
zararın neresinden dönülse kardır.......x....... gelen gideni aratır
acı patlıcanı kırağı çalmaz......x....... yaşın yanında kuruda yanar
zorla güzellik olmaz.......x....... zora dağlar dayanmaz
fazla mal göz çıkarmaz......x....... azı karar,çoğu zarar
insan kıymetini insan bilir......x....... insanoğlu çiğ süt emmiş
güvenme dostuna,saman doldurur postuna.....x....... eski dost düşman olmaz
harama el uzatılmaz........x........ üzümü ye bağını sorma..
 
Son düzenleme:
Papazın yolu bir gün Trabzon'a düşer.Kiliseyi aramaya başlar.Karşısına bir çocuk çıkar ve sorar.
- Evladım kilisenin yolunu biliyor musun?
Çocuk güzelce tarif eder.Papaz pek memnun kalır.
- Sağol evladım,sen çok iyi bir çocuksun.Yarın gel de sana cennetin yolunu göstereyim..der.
Bunun üzerine çocuk..
- Boşversene,sen daha kilisenin yoluni bilmiysun,cennetin yoluni nerden bilecesun...
:)
 
Temel ve ailesi, Temel'e kız bakmaya gitmişler.
kız babası sormuş:
- Oğlunuzda içki kumar sigara var mı?
Temel'in babası cevap vermiş..
- Hepsi var,bi kari eksuk,onida alıp gideceğuk...
:)
 
Birkaç fıkra.
*****
[h=5]Temel,surat asık birazda düşünceli,kahveye gelmiş..Dursun sormuş:
- Ula Temel hayırdır?
- Sorma uşağum,gelirken otobüse bindum,şöför sanki bilet atmamişum gibi bana manali manali bakti..
- Hee, sen yaptun..
- Ne yapacağum..Benda sanki bilet atmişum gibi ona manali manali baktum...[/h]******
[h=5]Temel sinemaya gitmiş.Gişeden bir bilet almış,biraz sonra gelip bir tane daha almış,biraz sonra bir tane daha..Gişe memuru,sormuş..
- Beyfendi deminden beri kaçıncı bilet bu?
- Sorma uşağum,kapida bi adam var.Tam girerken elimdeki bileti aliy yırtay..[/h]*****
Temel'le Fadime tiyatro gişesine gitmiş..
- Bize 2 pilet lütfen
- Leyla ile Mecnun için mi?
- hayir, Fadime ile benum içun..
*************
 
YORUM SİZİNDİR,HATTA YORUMSUZDUR...

BİR BEBEĞİN GÜNLÜĞÜ

5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor.
Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.
19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir sürpriz olacağım.
23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu “el”in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce “Anne!” diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim, Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya, Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!
27 Ekim: Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi… Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?
2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.
12 Kasım: Ah evet, Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah’ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.
20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım,
25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..
10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var, Anneme benziyorum galiba,
13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız,. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..
24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim,senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı, Hiç duymadığım bir şey bu, Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka, Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi?
28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle… Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti… Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne, Anne, Anneciğim, Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar… Anne bir şeyler yap, Anne, Kolumu çekiyorlar anne, Canım yanıyor anne… Anne, Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne… Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne, Anne kalbimi parçalıyorlar, Anneciğim, Anne, Anne, Ann, An………….
-Kürtaj işleminiz tamamlanmıştır hanımefendi…… Geçmiş Olsun!
 
Temel Motorsiklet alacak.Son sınav,son soru..
- Tünele girdin karşıdan tek bir far geliyor,bu hangi araç olabilir..
- motorpisiklet...
ve ehliyet alınmıştır..Fakat 1 hafta geçmeden kaza yaptı bizim Temel..Sormuşlar:
- Kaza nasıl oldu..
- Valla anlamadum.Tünele girdum,baktum karşidan iki far geliy,dedum aralarindan geçeyim.....

**************

Temel çok ilginç bir araba kazası geçirmiştir.Arabada çizik dahi yok..Ama Temel'in kafa göz darmadağınıktır.
Hastahanede hasta yatağında kazanın nasıl olduğunu sorarlar..Temel anlatır..

Arabayla gidiyordum..Çok sıcaktı..Klimayı açtım,fayda etmedi..Camı açtım,olacak gibi değil..Dedim,bari kafamı çıkarayımda serinlik gelsin...
O sırada yandaki yatakta aynı şekilde yatan başka bir hastayı gösterir..
Şu adamda benim gibi düşünmüş olacak ki,kafa kafaya çarpıştık...

***********************

Temel'le İdris uzun bir arayıştan sonra,karayollarında iş bulurlar..Görevleri,asfalt çizgilerini çizmek..
İlk gün müthiş bir performans gösterirler ve yaklaşık 1 kilometre asfalt çizerler..Patron çok memnun kalır. Fakat sonrasında 800 m.500 m.300 m derken 50 metre dahi çizemez olurlar.Patron dayanamaz yanına çağırır Temel'i.
-İlk gün çok iyiydiniz,şu anda 50 metre bile boyayamıyorsunuz..Bunun sebebi nedir?
Temel gayet sakin..
- Valla bizim kabahatimiz yok,ama her geçen gün,boya kutusundan uzaklaşıyoruz....

*******************
 
Temel ile Fadime evlidir.Ve bir akşam hararetli bir tartışma yaparlar ve herkes başka bir odaya çekilir.Aradan 15 dk.geçer...Temel kendi kendine söylenmeye başlar.. - Ne var idi bu kadar kızacak ki..Sıcacık karinin koynunda yatmak varken bak şimdi soğuk odada tek başina yataysın.Aca gitsem özür dilesem beni affeder mi? Derken,kalkar usulca odadan çıkar ve fadime'nin odasının kapısına kadar gelir...O sıra da Fadime de kendi kendine söylenmektedir. - Ne oldi da bağırdın şimdi.Bak,Temel orda sen burda yataysın..İyi mi oldi şimdi? Ey Hızır aleyhisselam,ne olur,bi yardımda bulunsan da Temel yanıma gelse barişsak... Bunları duyan Temel, hemen kapıyı açar ve sanki arkasından biri itiyomuş gibi,söylene söylene içeri girer.. - Ya tamam Hızır ya, itme tamam girecez,özür da diliycez tamam yaa itme yaa.... : )
 
Tüm forumdaşların yeni yılını kutlar,sağlıklı,huzurlu ve başarılı daha nice yıllara hep birlikte ulaşabilmeyi Allah bizlere nasip eder inşallah..
 
Ahmet'in oğlu benim oğlumun babasıdır,diyen bir adam,Ahmet'in nesidir?

Amcası,dedesi,kendisi,oğlu.....??
 
Kıymetli üstadım
Önce hiçbiri(bir ara gelini)sonra dedesi diyecek oldum ama uymadı,sonra "kayınço"üzerinden örnekleme yaparak bu sonuca ulaştım.
Biraz zor ve merak uyandıran,heyacanlı bir süreç oldu...

İyi akşamlar diliyorum,sağlıcakla kalınız...
 
nasıl oğlu oluyor ben anlamadım valla...

Selamlar
Örneğimi mazur görünüz, teşbihte hata olmaz derler...
Bir Ahmet var,sizde onun oğlusunuz,birde sizin oğlunuz var. Siz diyorsunuz ki Ahmet'in oğlu -yani siz- benim oğlumun -yani sizin- babasıdır..Oğlunuzun babası siz olduğunuza göre,Ahmet'in oğlu denilen kişi sizsiniz..Dolayısıyla siz Ahmet'in oğlusunuz..
 
Gülelim...

Teyzemin kocasına;
Babam "bacanak" dayım "enişte" dedem "damat" kuzenim "baba" diyor...
Hiç güvenmiyorum o adama,kim olduğu belli değil....

********

Temel der ki;
-Ula uşağum yanarum yanarum da Milattan önce 700 yılında Lidya'lıların bulduğu parayı milattan sonra 2013'te ben hala bulamadum ya ona yanarum.

****************

Deli'nin biri yataktan düşmüş,kalkmış yerine yatmış..Biraz sonra tekrar düşmüş ve "iyiki kalkmışım az daha üstüme düşecektim" demiş..

*****************
 
İngiliz garson,Türk müşteriye;
- Çanakkale'de çok askerimizi öldürdüğünüz için sizleri pek sevmeyiz..
deyince,bizimkinden gayet soğukkanlı bir cevap gelmiş:
- Orada ne işiniz vardı?

******************

Trabzon'dan bir haber :)

Trabzon'da silahlı 4 banka soyguncusu silahlı 18 müşteri tarafından etkisiz hale getirildi... :)

*****************
 
Alıntıdır....

Canım oğluma ve kızıma....

Benim yaşlandığımı düşündüğün gün sabırlı ol lütfen ve beni anlamaya çalış…

Yemek yerken üstümü kirletirsem üzerimi değiştirecek gücüm yoksa.

Lütfen sabırlı ol. Benim sana bir şeyler öğretmek için seninle ilgilendiğim zamanları hatırla...

Seninle konuşurken, sürekli aynı şeyleri 1000 kere tekrarlıyorsam… sözümü kesme beni dinle.

Sen küçükken, uyuyana kadar sana aynı hikayeyi 1000 defa tekrar tekrar okumak zorunda kalıyordum.

Banyo yapmak istemediğimde;Beni utandırma yada azarlama…

Seni banyoya götürmek için icat ettiğim küçük yöntemlerimi ve oyunlarımı hatırla…

Yeni teknolojiler karşındaki cahilliğimi görürsen…
bana zaman tanı ve beni yüzünde alaycı bir gülümsemeyle izleme…

Bazı zamanlarda unutkan olursam yahut konuşmalarımızda ipin ucunu kaçırırsam… lütfen hatırlamam için gerekli zamanı bana tanı… eğer hatırlayamazsam, sinirlenme… çünkü asıl önemli olan benim konuşmam değil, senin yanında olabilmem ve senin beni dinliyor olmandır.

Ben sana bir sürü şeyi nasıl yapacağını gösterdim…

İyi yemek yemeyi, iyi giyinmeyi… yaşamı göğüslemeyi…

Eğer birşey yemek istemezsem, baskı yapma bana. Ne zaman yemem yada yememem gerektiğini ben gayet iyi bilirim.

Ve yaşlı bacaklarım yürümeme izin vermediğinde bana elini ver…

Tıpkı, benim sana ilk adımlarını atarken verdiğim gibi.

Ve bir gün artık daha fazla yaşamak istemediğimi söylediğimde… ve ölmek istediğimi…

kızma… Birgün anlayacaksın…

yaşımın; zevk alma değil artık idareten yaşama yaşı olduğunu anlamaya çalış,

Bir gün şunu anlayacaksın:

hatalarıma karşın hep senin için iyi olanı gerçekleştirmeye çabaladım ve

senin yolunu hazırlamaya çalıştım

Senin yanında olduğumda üzgün, kızgın yada güçsüz hissetme kendini.

Benim yanımda olmalısın, beni anlamalısın ve bana yardım etmelisin.

Yürümeme yardımcı ol… ve yolumu sabır ile, sevgi ile bitirmeme....

Benim için yaptıklarını, bir gülümseme ve senin için her zaman taşıdığım çok derin bir sevgi ile geri ödeyebilirim ancak.

Seni çok seviyorum oğlum/kızım….
Ve hep seveceğim…
***************
 
Aldatan eşten öyle bir para istedi ki...

Antalya’da 3 çocuk annesi Sevgi A., kendisini aldatan eşi Y.A. ve birlikte olduğu sevgilisi E.E. hakkında 5 kuruşluk dava açtı.

Antalya’da yaşayan 3 çocuk annesi Sevgi A. (33), 13 yıllık eşi Y.A.’nın oğlunun doğum gününde gönderdiği tablet bilgisayarda, bir çocuk annesi v e boşanmış olan E.E. adlı bir kadınla cinsel içerikli fotoğraflarını gördü. Kocasının sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta tanıştığı E’ye mesaj atan Sevgi A. 3 çocukları olduğunu belirterek ailesini rahat bırakmasını istedi. İddiaya göre ise E. , “3 değil 13 çocuğun da olsa Y’yi bırakmayacağım” yanıtını verdi. İlişkinin ortaya çıkmasının ardından Y.A. evi terk ederek sevgilisi E. ile yaşamaya başladı. Antalya 5. Aile Mahkemesi’nde 13 yıllık eşi Sevgi A.ya boşanma davası açan Y.A. kusurlu bulduğu gerekçesi ile dava olumsuz sonuçlandı.

“BİÇİLEN DEĞER 5 KURUŞ”

Olaylar karşısında 3 çocuğu ile ne yapacağını bilmez bir durumda kalan Sevgi A., az rastlanır cinsten, boşanma davası yerine hem aldatan eşine hem de aldatan ile birlikte olan 3. kişiye Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 5 kuruşluk dava açtı. Eşinin eve geç gelmesinden ve içkiye başlamasından aldatıldığını anladığını söyleyen Sevgi A. “Facebook’ta ‘Karabela Fırtına’ adlı ikinci bir hesabı olduğunu öğrendim. Buradan sevgilisine ulaştım. Sevgilisi olayı doğruladığı halde Y.A. fotoğrafların foto montaj olduğunu söyledi. Sevgilisi, eşimin evli olduğunu ve 3 çocuğumu bildiği halde bu eşimle birlikte olmaya devam edeceğini belirtti. Çocuklarım ve benim yaşamış olduğu zorlukların hiçbir bedeli yok. Mahkemelerinde verdiği miktarlar zaten belli. Böyle bir bütçeye ise ihtiyacım yok. 5 kuruşluk olması da benim onlara biçtiğim değerdir” dedi.

“MANEVİ YIKINTININ BİR BEDELİ OLAMAZ”

Davacı Avukatı Ahmet Çevik ise boşanma davası haricinde aldatan eşe ve üçüncü şahsa Asli Hukuk Mahkemeleri’nde ‘Haksız Fiil’den ötürü Borçlar Kanunu’na dayanarak maddi veya manevi tazminat davası açabileceğini belirtti. Av. Çevik, “Türk toplum değer yargılarına göre, ihanet ve aldatma hukuka aykırı gayri ahlaki bir eylemdir. Bu nedenle Asli Hukuk Mahkemeleri’ne tazminat davası açılabilir. Boşanma davası açmaya gerek yok. Genelde aldatma olayı iki kişi arasında yaşanır. Aldatmanın sorumlusu olarak da erke dava açılır. Halbuki 3. şahısın da bunda kusuru vardır. Evli olduğunu bile bile bir erkekle birlikte olan bu hukuka aykırı eylemi yüklemek durumundadır. Bu nedenle aldatan eş ve 3. şahsa yönelik manevi tazminat davası açılabilir. Aldatan eş ve 3. şahıs, müvekkilimi manevi yıkıntıya sürüklemek ruhsal durumunu sıkıntıya sokmak istemektedir. Aldatılan hiçbir kadın için bu durum kabul edilebilir bir şey değildir. Para ile zaten bir bedel yüklenemez. Manevi yıkıntının bir bedeli olamaz. Sadece eşe değil, 3. şahısa da asli hukuk mahkemesine, Aldatmadan ötürü, haksız fiilden ötürü ihanetten ötürü dava açabilirler” ifadesini kullandı.
 
Sevdiğim sözler....

Birbirini çok seven 3 kelebek,bir gün ateşin ne olduğu üzerine tartışmışlar.
İlki ateşe uzaktan bakmış ve AYDINLATIR demiş.
İkincisi biraz daha yaklaştığında ISITANDIR yanıtını vermiş.
Sonuncusu ise hızla ateşin içine girmiş.Ateşin gerçekten ne olduğunu bir o anlamış fakat kimseye anlatamamış.
Sevgi ve bağlılıkta ateşe benzer.
Anlamak için ne bakmak, ne de yakınlaşmak yeterli değildir.
YANMAK GEREK....
 
Üst