Öncelikler Herkese Merhaba
Böyle bir konuyu tekrar canlandırmak istemezdim ancak benimde benzer bir durumum söz konusu ve işverenle işçiler arasında kalmış durumdayım.
Netten ödeme yaptığımız için çalışanlarımızın Brüt ücretleri ocak ve aralık ayında farklı oluyor doğal olarak.
Ocak ayı itibari ile bazı arkaşımızla yollarımızı ayıracağız (tebligat Kasım ayında yapıldı) ve kıdem süreleri oldukça yüksek. Ek ödemelerle ilgili bir problemimiz yok Bir yılda ödenen toplam ek ödeme tutarını 365'e bölerek hesaplama yapıyoruz ancak eğer kıdem tazminatlarını aralık ayı brüt ücretine göre hesaplarsam işverene yüklenmiş oluyorum, ocak ayı brüt ücretine göre hesaplarsam işçiler bana yükleniyor
, ortalama alırsam da usülsüz bir işlem yapmış oluyorum.
Firmalar ücret belirlerken yıllık bazda bütçeleme yaptıkları için belirlenen ücret gelir vergisi kayıplarına göre hesaplanmamaktadır, dolayısı ile netten alan gelir kaybına uğramıyor brütten alanın gelir kaybı var demek doğru olmaz. zira yıllık toplam geliri 24.000,00 TL olan farklı durumları aşağıda açıklayayım;
Örneğin 2014 yılı parametrelerine göre;
X firmasında 10 yıldır çalışan ve tam 2.000,00 TL net maaş alan A kişisinin Aralık ayı brüt maaşı 3.263,12 TL, Ocak Ayı Brüt maaşı 2.797,56 TL olacaktır.
Y firmasında 10 yıldır çalışan ve ortalama 2.000,00 TL net maaş alan B kişisinin her ay brüt maaşı 2.931,37 TL olacaktır.
A ve B kişilerinin de kıdem süreleri aynı olduğuna göre;
Eğer ikiside aralık ayında işten çıkartılırsa;
A 32.631,20 TL, B 29.313,70 TL Brüt kıdem hakedecek, (3.317,50 TL fark!)
Eğer ikiside ocak ayında işten çıkartılırsa;
A 27.975,60 TL, B 29.313,70 TL hakedecek. (1.338,10 TL fark!)
Dahada kötüsü Net maaş olarak ödeme yapan X firmasında A ile aynı gün işe başlayan ve aynı ücreti alan C aralık ayında çıkartılırsa 32.631,20 TL, A ocak ayında çıkartılırsa 27.975,60 TL hakedecek. (4.655,60 TL fark!)
konuya sebep başlıktaki 600 TL küçük bir rakam olabilir (emeğin karşılığı olduğu için bence değil!) ancak benzer uygulamalar daha büyük maliyetlere/mağduriyetlere sebep olabilir.
Burada üstadlarımıza sorum; konuya yaklaşımımızda mı bir hata var yoksa mevzuat ve yargıtay kararlarının dokunamadığı bir açık mı söz konusu?