Sevgili meslektaşım,
Sayın Dinçer arkadaşımızla çeliştiğim bazı noktalar var sadece o konulara değinmek istiyorum.
2. sorunun cevabı: VUK'nun "FATURANIN TARİFİ" başlıklı 229. maddesinde; "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır." şeklinde bir düzenleme ile faturanın tanımı yapılmıştır.
Yani fatura düzenlenebilmesi için satılan bir mal veya yapılan bir iş olması gerekir. Henüz tamamlanmamış bir bina bir mal olduğundan ve günlük hayatta da, yarım inşaatların alınıp satılması, arsadan inşaat alma gibi işlemlerin de yaygın olduğu düşünülürse, fatura kesilmesinde ve fatura karşılığının tahsilatında herhangi bir problem görülmemektedir.
Bence burada faturadan ziyade daha da önemli bir konu olan, arsa sahibine teslim edilen binaların faturasında KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı olayıdır. Maliye'nin görüşü Faturanın kesilip KDV'sinin hesaplanmasıdır. Fakat, Yargı kararları ise tam tersini savunmakta, bu işi ticari bir faaliyet değil de bir trampa olarak gördüğü için, faturasının kesilip KDV'nin hesaplanmaması gerektiğini düşünmektedir. Bununla ilgili örnek bir karar aşağıda sunulmuştur.
Mükelleflerin çoğu zaman, yargı işlerinden çekindiği için, fatura kesip KDV'sini hesapladığı şeklinde yaygın bir uygulama mevcuttur.
Danıştay Yedinci Daire
Tarih : 1.3.1994
Esas No : 1992/754
Karar No : 1994/1069
Gayrimenkulun tapu kaydı yolu ile satışı işleminde ayrıca fatura düzenlenmesine gerek yoktur.
Arsa karşılığı daire alınması işlemi katma değer vergisine tabi değildir.
Uyuşmazlık konusu olayda; inşaat müteahhitliği yapan mükellefin, 1988 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen inceleme raporuna istinaden 1988 Eylül dönemi için adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisini; yükümlünün gerek Cebeci, gerekse Dışkapı'da yapmış olduğu inşaatın arsasını para karşılığında almadığının, arsa bedeline karşılık olarak tamamlanan inşaattan bir kısım daire ve işyeri bölümlerin! arsa sahiplerine verirken fatura düzenlemediğinin saptandığı, yükümlünün üçüncü şahıslara satmış olduğu işyerlerinin satış bedellerinin tespiti amacıyla alıcılar ile görüşülmek istenildiği halde alıcılarının bir kısminin yurt dışında, bir kısminin da başka şehirlerde olması nedeniyle görüşülemediği görüşme yapılan alıcıların ise faturada yazılı olan bedelle alımda bulundukları beyan ettikleri, ancak beyan edilen tutarların günün ekonomik gerçeklerine uymadığı görüşünden hareketle, gerek arsa sahiplerine verilen, gerekse üçüncü şahıslara satılan işyerleri ile ilgili olarak takdir komisyonuna başvurulduğu takdir komisyonunun 213 Sayılı Kanunu'nun 267. maddesinde yer alan emsal bedeli esas alınarak takdir edilen bedellerin yükümlüye gösterilmesi üzerine yükümlünün beyanları doğrultusunda arsa sahiplerine işyeri olarak yapılan teslimler nedeniyle bulunan matrah farkı ,üzerinden kaçakçılık cezalı olarak re'sen tarhiyat yapılmış ise de inceleme
raporunda arsa sahiplerine yapılan teslimler nedeniyle tapu belgelerinin düzenlendiği belirtildiğinden tapu kaydı yolu ile verilen taşınmazlar için ayrıca fatura düzenlenmesine gerek olmadığının Danıştay'ın yerleşik içtihadı olduğu, öte yandan gerek arsa sahiplerince üçüncü şahıslara satılan bedellerinin gerçeğe uymadığı yolunda yapılmış bir tespit bulunmadığı gibi görüşme yapılan alıcılardan hiç birisinin faturada yazılı bedelin üstünde para ödedikleri yönünde bir beyanlarının bulunmaması karşısında, gerek tapu kaydı, gerekse Vergi Usul Kanunu'na göre düzenlenen bu belgelere itibar edilmesinin zorunlu olduğu, inceleme elemanınca takdir komisyonu kararının yükümlüye gösterilerek takdir edilen bedeller konusunda görüşü alınmak istenmiş ve yükümlünün takdir edilen bedellerin bazılarım kabul edebileceğin! belirtmiş olmasının, olaya hukuki bir nitelik kazandırmayacağı, zira olay teknik bir takdir işi olduğu gibi hangi taşınmazlara ait takdir edilen bedellerin neden kabul edilip, hangilerinin niçin kabul edilip, hangilerinin niçin kabul edilmediğinin açıklanmadığı, diğer taraftan arsa teslimi karşılığında daire alınması işlemi, arsa sahibi yönünden ticari bir muamele olmayıp, arsanın değerlendirilmesi amacına yönelik bulunması ve trampa niteliği taşımaması nedeniyle katma değer vergisine tabi olmadığının Danıştay Yedinci Dairesinin 28.5.1990 Günlü ve E:1989/1754, K: 1990/1518 Sayılı Kararı ile kabul edildiği, bu itibarla yapılan tarhiyatın kanun ve usule aykırı olduğu gerekçesiyle terkin eden (....) Vergi Mahkemesi kararının arsa karşılığı inşaat işlerinin trampa niteliğinde bir muamele olması nedeniyle olayda iki ayrı teslimin söz konusu bulunduğu, bu itibarla katma değer vergisine tabi olması gerektiği, üçüncü şahıslara yapılan işyeri satışlarının günün ekonomik şartlarına göre düşük beyan edildiği, takdir komisyonu kararı yükümlüye gösterilerek düşüncesinin alındığı, kendi beyanına göre yapılan tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.
Çalışmalarınızda başarılar