uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR KADEH RAKI

Burda, bir Ahmet Erhan var uzakta
Defterini dürmüş ve Bingöl'de bir dağ köyü kadar yalnız
Aylardır aramadınız, yolları da kapanmadı
Ayakizleri betonlarınızın üzerinde saklıdır

Burda, bir Ahmet Erhan var uzakta
Taşikardi, ülser ve panik ataklı anksiyeteyle dalaşır
Aşağıeğlence'den çıkın, Etlik İlkokulu'nun altında
Ankara'da, bir belediye otobüsü yalnızlığını yaşar
Görseniz bir yerlerden hatırlarsınız mutlaka

Elleri artık titriyor, eski gibi değil
Başını sanki dünyayı taşıyormuşçasına yorgun tutuyor...
Burda, bir Ahmet Erhan var uzakta
Gözleri şehrinizin bütün dumanlarıyla kaplıdır

-Bir kadeh rakının kırk yıl hatırı vardır..

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR DOKUZDANBEŞÇİNİN MASALI

Cadılar bana bir parça ekmek verdi
Ormanda kaybolmayayım diye ardıma serptim
Hepsini de kötü kuşlar yedi
Üç gün üç gece ağladım, korkumdan sustum
Taş oldu çukulatadan evlerin hepsi
Sonra dünyaya düştü yolum

İşsiz güçsüz sabah akşam müzik dinler, içki içer, şiir yazar
Evden çıkmaz bir ay, çıkarsa geri gelmez
Sakalını bıyığını uzatır uzatır keser
Kitaplıklarda bağırır, alanlarda susar
Deli midir, yoksa Kül kedisi'nin amcasının oğlu mudur bilinmez

Cadılar bana bir parça ekmek verdi
Ormanda kaybolmayayım diye ardıma serptim
Hepsini de kötü kuşlar yedi...
Önümü ardımı bilmiyorum o günden beri
Saçlarımı bir sağa tarıyorum , bir sola
İki ayrı yöne uzuyor ayaklarım
Tıkabasa otobüslere biniyorum, saat dokuzdanbeşe
nemli bir odada kalıyorum
Ekmeğimi isterim! Ekmeğimi isterim!

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR BABA İÇİN -6-

Bu şiirleri toprağa gömeceğim
Sözcükleri tohum olacak
Çiçekler fışkıracak topraktan
Sevgilerin dal olacak baba
Uzanacaksın uzaktaki bir ışığı yakalamak için
Işık köklerine dolacak bir gün
Yorgunluğun o çiçekleri sulayan
Koca bir nehir olacak
Baba, acıların sürgün...

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR BABA İÇİN -5-

Senin düşlerin baba, bende
Bir ad buluyor kendine
Birbiri ardına ekleniyor sözcükler
Nemli duvarlarında kentin
Deniz köpüğü ve tuzdan dilleriyle..

Senin bakışların baba, bende
Sürüyor, filizleri gibi mutsuzluğun
Uzaklara bakan binlerce göz
Ufkun ardını kolluyor boyuna
Güneşin vurulduğu yerde boynunun.

Senin ölümün baba, bende
Bir anafora kapılarak
Yeniden doğuma dönüşüyor
Köklerini toprak altında saklama
Baba, oğlun daha yaşıyor...

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR BABA İÇİN -4-

Baba bana yürüdüğün
O yolları göster
Baba bana dünyanın
Yüreğine inen geçidi

Baba durursam azarla
Tökezlersem kaldır beni

Toprağa süre süre
Arıttım yüreğimi
Ellerim kanıyor bak
Isırganlar yolmaktan
Sesim nasıl da kısık
Nehirlerin kaynağında
Durup da bağırmaktan

Baba bana yaşamın
Çekirdeğini göster
Baba bana bu yolun
Sonundaki çiçeği

Güneş giriyor koluma
Ömrüm çağırdı beni
Bu yolda yürürüm ben

Baba şarkılarıma küfret
Bir gün eğer dönersem

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR BABA İÇİN -3-

Pijamalarını giydirdik
Sigaralarını, çamaşırlarını, terliklerini
Doldurduk bir çantaya
Saate baktım: Sabah yedibuçuk
Gözlerini tavana dikmiş öylece duruyordun
Arasıra bakışların
Usulca kayıyordu bana
Ben henüz öğrenmemiştim
Hasta babayı üzmemek icin
Gülümser görünmeyi..
Kardeşlerimin ağlayışlarını duyuyordum
Yandaki odadan
-Sen de duyuyordun
Bir şeyler söylemek istedin, konuşamadın
Bir yudum su içtin
İskemlenin üstündeki bardaktan
Sonra sessizce devirdin başını yastığına
Göstermek istiyordun sanki
Çok önceden öldüğünü..

Az sonra aniden patladı kapıda
Bir cankurtaran düdüğü...

Akşamdır. Güneş uyuklar evlerin çatılarında
Tasını tarağını toplayıp
Gitmeye hazırlanan
Bir gezgindir sanki
Hoşçakal demek için son bir kez uzanır
Gözlerini uzaklara bağlayıp
Pencereden dışarı bakan çocuğa.

Akşamdır. Babalar ellerinde ekmeklerle
Yürürler kaldırımlarda.
Genç bir oğlan
Ağacın altında şiir okur sevgilisine
Camları titreterek
Bir kamyon geçer sokaktan.

Akşamdır. Çocuklar el ele tutuşup
Dönerler artık okullarından...

...Çalar kapı
Görünür annenin sapsarı yüzü
Binlerce kanadı kırık kuş o sıra
Uçmaya çalışırlar kentin üstünde
Bağırırlar:
-Baba öldü!

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR BABA İÇİN -2-

Ağır aksak adımlarla yürüyen gece
Bana bir şeyleri anımsatıyor
Boynu uykudan arasıra düşerek
Pencerenin kanatlarına yaslanmış bir anne
Kuytu, karanlık bir yolda
Kocasının ayak seslerini arıyor
Bir çocuk, sedirin üstünde
yüzünü ders kitabına gömmüş
Saate bakıp, geceyi dinleyip
Kitabından bir yaprak çeviriyor.

Sessizliğin sığınaklarına gömülmüş evlerde
Yanan tek tük ışıklar var
Bekçi düdükleri
Birbirlerine selam yolluyor
O daracık sokakların ardından:
Bir vukuat yok
Asayiş berkemal!

Sokakta biri bağırsa
Sanki tavan çökecek
Kadınla çocuğun üstüne. . .

Bu sokak ne zaman çınlar
Belli belirsiz ayak sesleriyle?
Bu kapı ne zaman çalınır?
Anne, görevini yapmış biri gibi
Usul usul kalkar yerinden
Çocuk ne zaman sıçrar?

Açılır kapı, girersin içeri
Yüzünde sarhoşlara özgü
Tuhaf bir gülümseme
Kaldırıverirsin omzuna beni
Sorarım: Baba niye geç kaldın böyle?
Eski bir türküyle
Kesersin sözümü...

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BİR BABA İÇİN -1-

Odamın ışığı yanıyor bütün gece
Ellerimi dizlerime koyup, ikibüklüm
bir olağandışılık arayarak
Gördüğüm, duyduğum her şeyde
Öylece oturuyorum:
Güneş parmaklarını sürünceye dek
Koyu bir karanlığa
Bulanmış pencereme...

Bir gece kelebeği
Dolanıyor lambanın çevresinde
Usuldan bir rüzgar esiyor
Yaşlı incir ağacının dallarına yürüyen
Sütün sesini duyabiliyorum
Deniz az uzakta
İç geçiriyor boyuna.

Seninle konuşurduk baba
Böyle gecelerde, iki bilge gibi
Karşılıklı bakışarak
Bazı şeyleri kavrayamasam da, dinlerdim
Belki sen de yeni bir şeyler bulurdun geçmişte
O dupduru yüreğini, yılların
Unutulmuş sularına bırakarak.

İşte bir minder daha koydum yanıma
Henüz sıcak
Sanki yeni kalkmışsın üstünden
Terliklerin şuracıkta, getireyim
Çayı da ocağa koyarım istersen.

Annemse haber bekliyor ruhlardan
Namaz kılarak, tesbih çekerek
Sen olsan
Gülerdin bıyık altından
-Ben gülemiyorum baba!
Ama bir insanı yüreğinde duymak için
Araya bazı kurallar
Koymaya ne gerek var
Anlayamıyorum, eğilip kalkmaya
Dualar okumaya?

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BENİMLE BÜYÜYENLER İÇİN

Yağmurlar da diner moruk
Gökyüzüne bakmayıveririz bir gün
Zaten üç damla suyun bir avuç toprakla çarpımından
doğdum ben
Bunun için çamura kestim son günlerde
Sen hiç Bob Dylan dinledin mi
Hiç dün gece dinledin mi
Şarabı rakıyla karıştırıp
Saatler moruk saatler... ne olmuş saatlere
kurmayıveririz bir gün
Ben parmak hesabıyla bir ömür yaşadım
Yükseklik korkusundan başım hiç dik durmadı
İğreniyorum kendimden bile bazan
Dünyadan her zaman

Kaldırıp yakamı inerim gecenin ayıp yerlerine
Eve geç gelen adamların hüznüyle
Biz ne kötü yaşadık be moruk
Bir kuş kanatlarını dürünce rüzgarsız kalmak gibi
O kadar yalnız, o kadar umutsuzduk
-Geçmiş zaman kipi gitmedi burda ama neyse

Moruk diyorum artık benimle büyüyenlere...

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

BEKAR GECE

-Tarık Savran'a-

Gökyüzü dondu, günler seçilmiyor
Yağmur değil, kar değil, yapışık bir sıvı
Akıyor pencereme doğru
Gökyüzü dondu, kimseler gelmiyor
FM 1295 kilohertz
Burası yalnızlık istasyonu!

Aradığım bu değildi, aradığım bu değil
Nemli ilişkiler... değildi belki de hiçbir şey
İyi oldu, çok iyi oldu
Dünyayı bu kusmuk tadında algıladım o kadar
Ama anlayamadım
Neden bana kopçalandı bu keder..

Her şey dondu, bütün dostluklar
İçkilere buz arandı durdu
Yanlızlık mıydı, hiç değildi
Çünkü yanlızlık bile çoğulluk ister..

Bekar gece
Bu şiir senin ilk ve son konuğundu
Evet, yalnızlık bir seyirlik oyundu.

Seyircisi yoktu...

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AT AVRAT SİLAH

Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun
Sırtımdan kaç güneşi aşırtarak yürüdüm. Yok.
Damarlarımdaki alkolü kolonyayla sildim.
Yok. Yükseklik korkumu dirseğimle dürterek
Kentin bütün üstgeçitlerinden geçtim
Evlerde kabuk bağlayan yaralarımı dışarıda rüzgar örseliyor

Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun
Yok. Sevgilim. Olamadım. İçkilere daha bir dadandım.
1182734. Mesai saatlerinde aranılacak. Yok.
Artan her günüm sanki ölüme ekleniyor...

Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun
Kiraz dalına asılmış bir mendil gibi kaldım
bekliyorum tarihin kaçınılmaz fırsatlarını
Yok. Sevgilim. Duasız bir din arıyorum. Yok.
Leyli bir uyku. Alnı örselenmemiş bir insan
Gece yatıya gelen bir umut. Gündüz giden bir ehli müslüman
Yağıyorum durup durup bütün yağmurlarımı.

Türklerin anayurdundayım. Yalnızım. Alkol. Yok.
Savunduğum herşeyin savunmaya geçtiği. Tanrım.
Yok. Boğulsam cezir oluyor, yaşasam med.
Artık evcil olan kelimeler aranıyorum;
Oda. Pipo. Kitap. Çocuk. Ev. Aile. İş. Otobüs.
Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun

Ancak otuzüç gün üç gece ağlasam avunurum
Yok. Küçük Asya'dayım. Ninem Rum. Dedem Yüzbaşı.
Kanım A Rh pozitif. Çok bira içince negatifleşiyor.
Yok. Sevgilim. Bilemedim iki taşı çatıp bir yapı kurmayı.
Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun

Kanım çekiliyor dünyayı böyle düşündükçe
Yok. Sanki durup dururken saçlarım seyreliyor.
Sıcak oldu. Genleştim. Konformist filan oldum.
Yenik bir hayvan büyütüyorum koynumda. Yok.
Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun

At. Avrat. Ve silah. Su. Ateş. Ve toprak.
Bütün dinleri böyle kandırarak dinimi buldum
Öldüğüm gün davula üç kez vurulacak. Tören. Yok.
Kalbim. Bir ayrılığı çalıyor kampana. Tren.
Yok. Seni istasyonlarda kaç kere öptüğümü sayamıyorum.
Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun
365'le 35'in çarpımı neyse ona göre kurdum kendimi
Ondan ötesini ister eksilt ister çoğalt

Devrim misin nesin ver artık şu adresini. Yok.
İnkılap! İnkılap! İnkılap! İnkılap!

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ANNE

Bırak kalsın masada ekmek
testide su
Ayna puslu, pencere camı kirli
Bırak kalsın saçların dağınık,
gözlerin uykulu.
Saksıdaki çiçek susuz, kedi
yalını bekler bir köşede
Bırak kalsın meyve ağaçta,
kırlangıç havada
Dama düşen ince bir yaz yağmuru...
Yoruldun artık, bütün gün
didinip durdun
Toprak bile, gök bile, deniz bile
bir yerde yorulur.
Bırak kalsın süpürge duvarda,
sabun kovada
Anne, gel yanıma otur.

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AKŞAM GÜNEŞİ

Hayatım temsili bir yenilgi gösterisidir
Okulu seven çocuklara bıkkınlık getiren
Yağmurda yalnız kalır, seyircisi yoktur
Onun için yaşamak alelade bir lükstür

Rüzgara karşı kalem oynatır hayatım
Damla damla buyur beyninde bir gül
Bir şiirdir ve hiç de kötü değildir
Dizeleri birbirine iteleyerek geçer

Sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım
Genelevi bulamayan yeniyetmeye benzer
Yalnızlığı yalnızlıktır ve çok sıradandır
Her hafta sonu annesini görmeye gider

Kartpostal görüntüleri ile intihar eder
Donar kalır bir aynada eli yüzü çıplak
Altıncı filo gibi bir şeydir, isyanlar bastırır
Yasaktır elini koynuna sokmak yasaktır

Sonuçta bir hayattır, naftalinler kullanır
Parası çıkmazsa gider sakal bıyık bırakır
Sevgilisi yoktur ve artık sevgiside yoktur
Radyoda söylenmeyen bir ölüm sessizce kepenklerini kapatır...

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AKŞAM

Nereye gitsem,
Hangi boylama sığınsam
Bir kentin kenar mahalleleri gözlerin
Ne kadar bulvarlara yerleştirsem de anılarımı..

Sensin, kendinden öte bir şeysin.
Bence biraz daha uzatmalısın saçlarını,
Bir yaprak fırtınasında usulca rakı içeyim.

Anladım,
Adı niye akşamsefası bu çiçeğin...

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AĞAÇ

Bu şiire girmek için
yıllarca bekledi
şu yaşlı ağaç.
Kimse onu anlamadı.
Yanından geçen
birini görünce
usulca kımıldanmasını bile
bir şeylere
yormadı...
Yolun kıyısında duran
yapraksız,tozlu ağaç
işte bir şiire girdin.
Artık yalnızca
bir ağaç
değilsin.

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AĞIT...

Çiçekçi bana bir gül ver
sevgilime değil bir ölü için
Çiçekçi bana bir gül ver
İçine gözyaşlarımı sığdırabileyim.

Yakasına böyle bir gül takmıştı
O gün bir görseydin sen onu
Çİçekçi bana bir gül ver
Sanki o güldendi bütün mutluluğu

Sen de : - Bir arkadaşın öldü
Ben diyeyim : - Kardeşim !
Çiçekçi bana bir gül ver
Götürüp tabutuna iliştireyim.

Kaldırımlarda kömür tozları
Bacalarda koyu bir duman var
Kara bir gökyüzü tek özelliği bu kentin
Çiçekçi bana bir gül ver

Kapalı perdeleri açabilse gülüm
Kapalı kapıları kırabilse
Kapalı yüreklere girebilse...
Çiçekçi bana bir gül ver

- Beyim, gül olmaz ki bu mevsimde!

AHMET ERHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Herkesin eline, yüreğine sağlık, sürekli takip edeceğim.
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

bu kısım zaten Sayın Onurcan'ın tekelinde,saolsun şiirsiz bırakmıyor bizi..Yüreğine sağlık arkadaşım.
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ABLAM İÇİN GAZEL

Ablam çiçekli basma giyerdi.
Gurbet ustasıydı,
Sıla mı,hüzün saatleri mi?
Eylülün ilk haftasıydı.

Saçlarını tarasa akıp giderdi onlarca keder.
Darılsa bana kumral bir yalnızlığa başlardı.

Verandanın köşesinde siyah- beyazdı sesi.
Ablam yaşasaydı solgun şarkılar söylerdi.

Eylül müydü albümden düşmüş sonbahar mı?
Ne güzel güldü bütün özlemi sarardı.

Bir gün kalbi kuş uçmayan atlaslara gömüldü.
Yaşasaydı kuş olup cezayir menekşelerine konardı.

AHMET ADA
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ACIYLA AKRAN

Burda mayalanan aşkın yedeğinde
Gün vurdu mu yüzünü sulara
Bir haber beklerim sevinçli
Ulaşan mermere, taşa, içerdeki dosta
Usulcacık bir türküye girer gibi
Bir haber; kuşların kanadında

Burda taşrada bir esimlik rüzgar
Üşüttü mü gül yaprağını gizlice
Duyarım yüreğimde sessizce
Geri gelmeyecek örselenmiş gençliğimi

Bir haber döndürebilir beni
Buğulu mavi bozkır günlerime
Sarınıp yıldızlı gecelere, öyle ki
Çekip gidebilirim ipsiz serseri
Çalımsız bir ıslık tutturarak
Kırık dökük dizelerime benzeyen

Burda ırmağın sesinden başka
Yüreğimi uslandıracak kimse kalmadı
Haber gönder, çık gel, acıyla akranım artık
Ağarabilir usulca göğsümdeki karaltı.

AHMET ADA
 
Üst