Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

tuğçe09 ' Alıntı:
Yalnızlık Paylaşılmaz
...

Özdemir Asaf'ın güzel bir şiiri.
_________________________________________________Uzak dur yakınıma
Bu mesafe beni bozar
Kimseler yanaşmasın
Yalnızlık paylaşılmaz

İnceden hatırlarım
O eski dostlukları
Şimdi herkes ayrı uçta
Kaderini inkar eder

Kimi yerer kimi över
Her biri ilgi bekler
Aman abi bulaşılmaz
Yalnızlık paylaşılmaz
Herkesle kaynaşılmaz

Hiç mi yalnız kalmadın
Şu garip dünyada?
Ah o zaman anlarsın
Yalnızlık paylaşılmaz

Bir şarap bir sigara
Sonbahar koynumda
Yalnızlığı kokluyorum
Kurutulmuş yaprakla
Yağmur yemiş topraklarda

Duman şarkı sözü
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

manasse' Alıntı:
YALNIZLIK

Yine sensizim, yine yalnız
Hasretin çöküyor üstüme
Yoruldum artık ağırlaşıyor bu yük,
Gün geçtikçe taşıyamıyorum sensizliği
Omuzlarım acıyor,
Yanlızlıkta kendi derdinde.
"Bana yardım edermisin" diyememki
İstese de yardım edemez
Çökmüş gibi
O da solmuş benim gibi
O'da doyamamış sevdiğine sanki
Bu yüzden adı yanızlıktır belki
Benimle konuşmuyor, kimseyle derdini paylaşmıyor
Sadece dinliyor,
Göz yaşlarımı silmeye çalışıyor
Dinmeyecek sen dönene kadar
O'da bilyor.
Mutsuzluğa alışmış benim gibi,
O'nu güldürecek tek şey;
Birlikteliğin resmi,
Beni ise; sevdiğimin hayali,
kalbime gömdüğüm sevgi..
Merak etme sen, mutluyum burada
Mutlu olacağım kadar ben
Ağladığıma bakma, alışkanlık olmuş o zaten
Gözyaşlarım özgürlük istiyor..
Sıkılmışlar benden..
Gittikten sonra sen,
Ne dostlar kazandım ben...
Karanlık..
Mutsuzluk..
YALNIZLIK..
Sensizlik..
Gözyaşları..
Hüzün..
Hasret..
Böyle devam ederse
Nefrette..
Kinde bize katılacak elbet

Akma gözyaşlarım
Dönecek..
Sen birazcık Sabret.....

M.K.Y
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Ey vefa !
Sen olsaydın eğer

Ey vefa !
Gurbet acıtmadı beni
Sen, bana gurbet olunca acıdı yüreğim
Sıcak, soldurmadı güllerimi
Sen gidince kurudu bahçelerim
Ateş, yakmadı ellerimi
Sen tutmayınca tutuştu ellerim
Sen varken yoktu birşey
Sen gidince oldu herşey

Ey vefa !
Yusufu kuyuya attı kardeşleri sen gidince
Pınar olurken ağlamaktan Yakub?un gözleri
Yusuflar köle pazarında satıldı
Firavun, bebekleri anne rahminde katlederken
Musalar, Firavunlar kucağına atıldı

Ferisiler, Meryeme çamur attı
Zekeriya, kan verirken Filistinin damarına
Heredot, Yahya?nın başını aldı
İhanet şarabını içti Kenan, sen gidince
Ve Nuh, gemide yalnız kaldı
Kabiller, Habiller?in başını ezdi
Ebu Leheb, diken tadında yüreğini yollara serdi
Habbab bin Eretin vücudunda demirler erirken
?Suçu neydi?? diyordu bir melek göklerden

Ey vefa!
Sen gidince oldu bunlar
Sen gidince yiğitler öksüz kaldı
Sen gidince yağmurlar kezzap oldu
Sen gidince yaşamak azap oldu

Ey vefa!
Sen gidince oldu herşey
Sen varken yoktu birşey

Sen varken açılmamıştı kurtlar sofrası
Thomas Hobbes ?Homo hominu lupus?
?İnsan insanın kurdudur? dememişti henüz
Bir damla kimya için dokülmüyordu kanlar
Bir parça toprak için ezilmiyordu canlar
Ezilmiyordu demirden atlarla Filistinli başlar
Willie Lynch, henüz yazmamıştı köleleştirme usulünü
Ve bir kovboy imza atmıyordu kırbacıyla siyah adamın derisine
İnsan, o vakit Allah?ın kuluydu sadece
İman, münafıkların yüreğinde muska değildi o dem
Aşk, yalancı bir söze dönüşmemişti dillerde
Leyla için Mecnunlar, Mevla için Mus?ablar vardı çöllerde
Namertlik icad edilmemişti zihinlerde
Yeryüzünü omuzlayan adamlar vardı
Ozon delinmemişti göklerde
Semada pervaz eden martılar vardı

Mabedde yangın yoktu o dem
Kutsal kundaklanmamıştı tacirlerce
?İmansız ve bencil giremez? yazıyordu mabedin kapısında
Kutsal, bir bağiye gibi değildi ellerde
İdris kılığında İblisler yoktu piyasada
İskaryot havariydi sadece ihanet etmemişti İsa?ya
Erguvan ağacı utancından dönmemişti kızıla

Ey vefa !
Sen gidince oldu bunlar
Sen gidince tufan koptu gönüllerde
Sen gidince irfan bitti yüreklerde
Sen gidince çiçeklerin rengi değisti
Sen gidince kurudu yeryüzünün dudakları
Güller boynunu büktü ve koku vermez oldu
Bülbüller sükut orucuna durdu

Ey vefa !
Sen olsaydın eğer
Sahtekarlık icad edilmeyecekti yeryüzünde
İdris kılığına giremeyecekti İblis
Tahrif edilmeyecekti din
İcad edilmeyecekti teslis

Batlamyus, intihaliyle
Nostradamus, sahte kehanetleriyle
Rasputin, siyasete konu olan sihirleriyle
Kadiyani, Bahaullah ve daha nice sahte nebi
İpotek edemeyeceklerdi insan yüreğini
Hasan Sabbah sahte cennetiyle
Mucidi olmayacaktı tedhisin
Bilmiyorum ey vefa !
Sensiz nereye varır sonu böyle bir gidişin

Ey vefa !
Sen olsaydın eğer Kabil ve Habil elele dolaşacaktı yeryüzünde
Kenan olacaktı sefine-i Nuh?un kaptanı belki de
İbrahim, şehadet verecekti Nemruda
İmamlık yapacaktı Firavun Asiye?ye
Yunusa kulak değil yürek verecekti Ninova
Moab kralına satmayacaktı imanını, Belâ?am bin Baura
Yakup, ağlamayacaktı geceler boyu
Ve tanıklık etmeyecekti Yusufa karanlık bir kuyu
Yusuf?un rahle-i tedrisinde yetişecekti Züleyha
Ahlakın zirvesi olacaktı Sodom ve Gomore
İsa?yı Roma hükumetine ispiyonlamayacaktı Yahuda
Taifte çocuklar, insanlığın efendisini taşlamayacaktı
İbn-i Sebe fitne tohumlarını ekemeyecekti çöllere
Ve olacaktı belki de Allah resuluna dilbeste
Ebu Leheb, resul?un yoluna diken değil gül atacaktı
Cehaletin babası Sümeyye?yi bağrına basacaktı

Ey vefa !
Sensin yeryüzünde en büyük değer
Yokluğun, varlığın için İlahi bir kader
Hicretinde de ayrı bir hikmet varmış meğer

Ey vefa !
Sen olsaydın kırılmayacaktı martıların kanadı
Ve kurumayacaktı yeryüzünün dudakları
Sükut etmeyecekti arzın aşıkları
Sen olsaydın insanlık isimli ipek mendil
Ayaklar altında olmayacaktı paspas
Ama şu da bir gerçek ki
Ve tilkel eyyamu nudaviluha beynennas

Bilgin Erdoğan
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Yüreğinin çöllerine nehir oldum inanmadın
Saçlarının tellerine esir oldum inanmadın.
Ben ki asi boyun eğmez
Ben ki çılgın söz dinlemez.
Senin için hem de kaç kez yaşlar döktüm inanmadın.
İnanmadın ne yapayım.
Sensizlikmiş senden payım.
Tanrı mısın ki tapayım.
Sevdim seni inanmadın.
Diz çökerken dağlar bana
Şimdi taşlar ağlar bana
Hayatımda bir tek sana
Yenik düştüm inanmadın
Sen kavgamın tek galibi sen, sen gönlümün tek sahibi sen
Sana uysal çocuk gibi
Teslim oldum inanmadın.
Yere serdim gururumu, hiçe saydım onurumu
Kucakladım umudumu
Koştum sana inanmadın
Yasak koydum şu kalbime
Ne geçti ki elime
Bağlanmak mı ne kelime
Öldüm sana inanmadın.


Ahmet Selçuk İlkan
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

----Gecenin Kapıları----

Bütün kapılar kapandı, dışardayım
Birden karşıma çıkmayın korkuyorum
Uykusuzum fena halde, sokaktayım
Karanlık bastırdı mı bozuluyorum

Fena bir yerimden koptuğum doğru
Kendimden çok fazla yaşamaktayım
Nereye bağlanacak bu işin sonu
Aslında ben kimim meraktayım

Bütün kapılar kapandı, sokaktayım...

ATTİLA İLHAN
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!


MURABBA

Gözlerin fitnede ebrûn ile enbâz mı ki,
Dil âsılmâğa iver zülfüne canbâz mı ki,
Bizi kahreyledüğün lûtfuna ağâz mı ki,
Neyi ki, şîve mi ki, cevr mi ki, nâz mı ki


Dili saydetmede âlem bilür üstâdlığın,
Key sakın âleme yayılmaya bidâdlığın,
Bilmezem sırrı nedür bilmiş iken yâdlığın,
Neyi ki, şive mi ki, cevr mi ki, nâz mı ki


Dil nedür nesne mi var aşk oduna yakmadığın
Aşk zincîrine gerden mi kodun takmadığın
Beni gördükçe yüzün döndürüben bakmadığın
Neyi ki, şive mi ki, cevr mi ki, nâz mı ki


Bu Selîmî kuluna cevri revân eyledüğün,
Bunca sıdkın reh-i aşkında yalân eyledüğün,
Yüzünü gösterüben sonra nihân eyledüğün,
Neyi ki, şive mi ki, cevr mi kî, nâz mı ki


Yavuz Sultan Selim

 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!


Otuz Beş Yaş


Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.


Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?


Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.


Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.


Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.


Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?


Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

Cahit Sıtkı Tarancı

 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Bugün en çok seni özledim
Önce rüyamda gördüm seni
Kalktığımda sen vardın aklımda
Yanımdaydın
Sanki seninle geçirecektim tüm günü
Bu sefer mutluluk verdi özlemin bana
Bütün gün sana yoğunlaştım...

Öğleye dogru acıtmaya başladı özlemin
Gülüşün aklıma gelmeye başladı....
Sonra camın önüne gittim bi sigara yaktım.....
Giderek beynimi kemirmeye başladı duygularımın karmaşıklığı
Ve çaresizliğim midemi bulandırıyordu
Beklemiyordum
Özlüyordum işte.....
Doya doya gözlerini seyretmeyi istiyordum ama yoktun işte

Bugün her şeyi seninle yapmak istedim.
Bide olacakmış gibi bir sürü hayal kurdum
Onlarda mutlu eder gibi oluyor ama gerçekle yüzleşince geçiyor işte...
Sonrada içimdeki yorgunluk ve küskünlük...

Şımarıklıktan nefret eden ben bugün seni şımartmak istedim..
Kendim için yaşayan ben bugün senin için yaşamak istedim

Bugün en çok seni özledim ben
Bütün alışkanlıklarını, ne biliyim yürüyüşünü falan göresim geldi...
Bir bakışını, sesini duymayı...

Seni en çok bugün özledim ben...
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Minik ' Alıntı:
Ey vefa !
Sen olsaydın eğer

Ey vefa !
Gurbet acıtmadı beni
Sen, bana gurbet olunca acıdı yüreğim
Sıcak, soldurmadı güllerimi
Sen gidince kurudu bahçelerim
Ateş, yakmadı ellerimi
Sen tutmayınca tutuştu ellerim
Sen varken yoktu birşey
Sen gidince oldu herşey

Ey vefa !
Yusufu kuyuya attı kardeşleri sen gidince
Pınar olurken ağlamaktan Yakub?un gözleri
Yusuflar köle pazarında satıldı
Firavun, bebekleri anne rahminde katlederken
Musalar, Firavunlar kucağına atıldı

Ferisiler, Meryeme çamur attı
Zekeriya, kan verirken Filistinin damarına
Heredot, Yahya?nın başını aldı
İhanet şarabını içti Kenan, sen gidince
Ve Nuh, gemide yalnız kaldı
Kabiller, Habiller?in başını ezdi
Ebu Leheb, diken tadında yüreğini yollara serdi
Habbab bin Eretin vücudunda demirler erirken
?Suçu neydi?? diyordu bir melek göklerden

Ey vefa!
Sen gidince oldu bunlar
Sen gidince yiğitler öksüz kaldı
Sen gidince yağmurlar kezzap oldu
Sen gidince yaşamak azap oldu

Ey vefa!
Sen gidince oldu herşey
Sen varken yoktu birşey

Sen varken açılmamıştı kurtlar sofrası
Thomas Hobbes ?Homo hominu lupus?
?İnsan insanın kurdudur? dememişti henüz
Bir damla kimya için dokülmüyordu kanlar
Bir parça toprak için ezilmiyordu canlar
Ezilmiyordu demirden atlarla Filistinli başlar
Willie Lynch, henüz yazmamıştı köleleştirme usulünü
Ve bir kovboy imza atmıyordu kırbacıyla siyah adamın derisine
İnsan, o vakit Allah?ın kuluydu sadece
İman, münafıkların yüreğinde muska değildi o dem
Aşk, yalancı bir söze dönüşmemişti dillerde
Leyla için Mecnunlar, Mevla için Mus?ablar vardı çöllerde
Namertlik icad edilmemişti zihinlerde
Yeryüzünü omuzlayan adamlar vardı
Ozon delinmemişti göklerde
Semada pervaz eden martılar vardı

Mabedde yangın yoktu o dem
Kutsal kundaklanmamıştı tacirlerce
?İmansız ve bencil giremez? yazıyordu mabedin kapısında
Kutsal, bir bağiye gibi değildi ellerde
İdris kılığında İblisler yoktu piyasada
İskaryot havariydi sadece ihanet etmemişti İsa?ya
Erguvan ağacı utancından dönmemişti kızıla

Ey vefa !
Sen gidince oldu bunlar
Sen gidince tufan koptu gönüllerde
Sen gidince irfan bitti yüreklerde
Sen gidince çiçeklerin rengi değisti
Sen gidince kurudu yeryüzünün dudakları
Güller boynunu büktü ve koku vermez oldu
Bülbüller sükut orucuna durdu

Ey vefa !
Sen olsaydın eğer
Sahtekarlık icad edilmeyecekti yeryüzünde
İdris kılığına giremeyecekti İblis
Tahrif edilmeyecekti din
İcad edilmeyecekti teslis

Batlamyus, intihaliyle
Nostradamus, sahte kehanetleriyle
Rasputin, siyasete konu olan sihirleriyle
Kadiyani, Bahaullah ve daha nice sahte nebi
İpotek edemeyeceklerdi insan yüreğini
Hasan Sabbah sahte cennetiyle
Mucidi olmayacaktı tedhisin
Bilmiyorum ey vefa !
Sensiz nereye varır sonu böyle bir gidişin

Ey vefa !
Sen olsaydın eğer Kabil ve Habil elele dolaşacaktı yeryüzünde
Kenan olacaktı sefine-i Nuh?un kaptanı belki de
İbrahim, şehadet verecekti Nemruda
İmamlık yapacaktı Firavun Asiye?ye
Yunusa kulak değil yürek verecekti Ninova
Moab kralına satmayacaktı imanını, Belâ?am bin Baura
Yakup, ağlamayacaktı geceler boyu
Ve tanıklık etmeyecekti Yusufa karanlık bir kuyu
Yusuf?un rahle-i tedrisinde yetişecekti Züleyha
Ahlakın zirvesi olacaktı Sodom ve Gomore
İsa?yı Roma hükumetine ispiyonlamayacaktı Yahuda
Taifte çocuklar, insanlığın efendisini taşlamayacaktı
İbn-i Sebe fitne tohumlarını ekemeyecekti çöllere
Ve olacaktı belki de Allah resuluna dilbeste
Ebu Leheb, resul?un yoluna diken değil gül atacaktı
Cehaletin babası Sümeyye?yi bağrına basacaktı

Ey vefa !
Sensin yeryüzünde en büyük değer
Yokluğun, varlığın için İlahi bir kader
Hicretinde de ayrı bir hikmet varmış meğer

Ey vefa !
Sen olsaydın kırılmayacaktı martıların kanadı
Ve kurumayacaktı yeryüzünün dudakları
Sükut etmeyecekti arzın aşıkları
Sen olsaydın insanlık isimli ipek mendil
Ayaklar altında olmayacaktı paspas
Ama şu da bir gerçek ki
Ve tilkel eyyamu nudaviluha beynennas

Bilgin Erdoğan
çok güzel bir şiir bu ,
paylaştığın için sağol Minik :)
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Gül yüzün mutluluk rüzgârı saçsın,
Gözlerinden hüzün rüzgarı kaçsın,
Dudağında yediveren güller açsın,
Bir demet devşireyim, naz çiçeğim.

Eğer bir gün sen olursan üzülen,
Sen ağlama gözlerinden süzülen,
İncidir o ağlayınca dökülen,
Gözyaşımla dereyim, naz çiçeğim.

Sen salında ben boyuna bakayım,
Aşk kuşunu yüreğine salayım,
Altın kalplim Azrail?e sorayım,
Yerine ben öleyim, naz çiçeğim.
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Beni unutamazsın bilirim, beni unutamazsın

Denizin durgunluğu, gözlerimi

Coşkunluğu, saçlarımı hatırlatır

Kulaklarını tırmalar sesim, hayatından silemezsin

Beni unutamazsın bilirim.

Parkın tozlu yollarında yalnız dolaşacaksın

Mutsuz gökyüzünde bir iki yıldız, ışık tutacak karanlığına

Delikanlının biri uzanacak ellerine ansızın

Çaresizliğine, yalnızlığına irkileceksin

Ve daha sonra tarakta kalan saçlardan anlayacaksın ihtiyarladığını

Dudaklarının pembeliği solacak

Cilâsı çıkmış bir mobilya gibi eskiyecek güzelliğin

Kahrolacaksın !



Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.

Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak

Ama sen yine de sözlerime aldırma.

Gözlerin zamansız ıslanmasın.

Çünkü, artık çocuk değilsin

Güneşin nereden doğduğunu bilirsin

Başka bir İstanbul olmadığını bilirsin

Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin

Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin...

Ahmet Selçuk İlkan
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Bir sevda denizinin tam ortasındayım sanki
Aynı bir acemi balık gibi
Karaya çıkarsam ölürüm
Denizde ise yapayalnızım.

Bir sevda denizinin tam ortasındayım sanki
Sanki yüzme bilmiyorum
Yada gidecek bir yerim yok
Oradan oraya yüzüyorum.

Her yağmur yağışında dua ediyorum
Kurtar beni bu denizden diye
Yağmur dinince ise
Benim gözyaşlarım yağmaya başlıyor.

Bir sevda denizinin tam ortasındayım sanki
Sanki kurtulmak için uzatılan eller Azrail'in eli
Her fırtınada ya seni düşünüyorum
Bekliyorum ölmeyi.

Ahmet Selçuk İlkan
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Bir konuşsam
Ah bir anlatabilsem bendeki seni
İklimler susardı sesimin buğusunda
Kelimeler bir bir çekilirdi yamaçlardan

Bir konuşsam..
Ah anlatabilsem bendeki seni
Fırtınalar sarardı bu güzel şehri
Bulutlar kaybolurdu bakışlarında
Güneş saçaklarını toplar giderdi

Bir konuşsam..
Ah bir anlatabilsem bendeki seni
Sendeki her şey kavgam olurdu
Mücadelem olurdu savaş meydanları
Mizacı sert bir bakışın ardından
Hafif bir tebessüm olurdum
Ve bir haykırış derinlerden.

Bir konuşsam
Ah bir anlatabilsem bendeki seni
Sesim bir uçurum olurdu
Bir çağlayan
Doldururdu bütün yamaçlarını.

Bir konuşsam
Ah anlatabilsem bendeki seni
Anlardın belki
Anlatabilirdim belki
Kelimelerin bu kadar yetersizliğini...

M Saydam
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Silinme..
Öylece dur karşımda.
Saçların güneş olsun küçük dünyamda.
Gözlerin ise özlediğim deniz.

Aç avuçlarını,
-Yanan sobaya değmiş gibi-
yansın ellerim ellerinde.
Sar kollarını boynuma,
-Köklerin toprağa sarıldığı gibi-
dimdik durayım.
ve sen kondur güllerini
öpülmeye hasret yanağıma,
-Dalgaların kıyıları öptüğü gibi-
eskisin yanaklarım.
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Gecenin sessizliğinde yalnızca seninle
Kavuşmayı bekler ellerim ellerinle
Sen dolarsın içime her nefeste
Hayalin gözlerimde nefesin yüzümde
Hayallerimle dolanırım gecenin koynuna
Her gecenin renginde düşünü görürüm
Sensizlik çırılçıplar sarmış dört bir yanımı
Nereye dönsem yüzün gözlerimde
İçimde özlemin büyüdükçe büyüyor
Hasreti silen tarih hangisiyse
Ben o tarihe dönmek ve o tarihte
Sana kavuşmak seninle yaşamak istiyorum?
Seninle yaşlanmak seninle ahirete göçmek istiyorum?
Seni bedenindeki sen gibi özlüyorum ?
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Her nefes alışımda
Ciğerlerime özlemini çekiyorum
Her sigara yakışımda
Hasretinin kor ateşinde bende yanıyorum
Anla artık;
Sensiz geçen her bir anda
Gözlerindeki ışıktan yoksun her karanlıkta
Yüreğim sızlıyor içten içe
Ve canım acıyor...

Duvarlar pembe düşlerime el koymuşsa
Yalnızlık son restini çekip kalbimi rehin almışsa
Sana koşan ayaklarıma kör zincirler vurulmuşsa
Anla işte;
Düşündükçe yokluğunu, andıkça ismini
Hasretine sarılıp hatırladıkça o masum gözlerini
Yüreğim ağlıyor içten içe
Ve canım acıyor...

Gece yarısı yokluğunun kâbuslarından korkuyla uyanıyorsam
Yetim kalmışçasına
Düşlerimin ortasında sadece sana ağlıyorsam
Anla işte;
Ağladıkça hasretine, gözyaşlarım süzüldükçe toprağa
Bir gün sensiz bitip bir sayfa daha ekliyorsam yalnızlığıma
Yüreğim sızlıyor içten içe
Ve canım acıyor...

Bastığım her kaldırımda senden bir şeyler ararken
Şehrin tam ortasında dizlerim artık yorgun düşüyorsa
Sensizliğin içinde ruhum yavaş yavaş kayboluyorsa
Anla artık;
Şehrin her ışığında hatırladıkça gözbebeklerini
Anımsadıkça son gidişini
Yüreğim sızlıyor içten içe
Ve canım acıyor...

İ Sarıgene
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

-Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ?
0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin, hânmânın şen, için şen, kâinatın şen.

M.Akif Ersoy
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Anlatamıyorum duygularımı sana,
Açamıyorum kalbimi her yanıyla.
Senin yanında ama sensiz yaşıyorum,
Ve sadece kendi yüreğimi yakıyorum.
Her gün geçtikçe daha çok yanıyorum sana
Hayran oluyorum her yanına,
Ya geçici bir heves ya da geçek bir tutku
Ama şunu bil ki tek doğru var;
O da sana olan sevgim,
Ve bu doğru asla bitmeyecek,
Bu ateş asla sönmeyecek,
Bir meşale gibi yanacak,
Yüreğimi aydınlatacak?

A Çetinkaya
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

[size=10pt]Çağrışımlar


[size=10pt]Çok küçük bir yalanı
Çok büyük bir orantıda
Dinlediniz mi..

Çok büyük bir yalanı
Çok yalın bir doğrultuda
Söylediniz mi..

Gecikmiş bir gizlemİ,
Birikmiş bir özlemi
Sakladınız mı..

Gelmeyecek bir gideni,
Olmayacak bir nedeni
Beklediniz mi..

Bir gerçeği erken,
Bir açlığı tokken
Anladınız mI..

Hep mi hep ölecekmiş gibi,
Hiç mi hiç ölmeyecekmiş gibi
YaŞadınız mı..

Yalanı sürmeye sürmeye,
Yanlışı görmeye görmeye
Saklandınız mı..

Doğruluğun yönünde,
Doğruların önünde
Aklandınız mı..

Ortamsız bir yaşamda,
Yaşamsız bir ortamda
Harcandınız mı..

Özdemir Asaf
[/size] [/size]
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

[size=10pt]Gözler


Sende sevgidir zaman ve Leyla'dır
Kulak ver, tükenmeyen âh ü zârıma, gözler
Ey, dikenli yolları gökyüzüne bağlayan
Bir hayali dilberin çehresinde parlayan
Mehtabım gülümse de kalbimde gül büyüsün
Sen ki, güzel gözlerin belki en büyüğüsün
Güneş gibi, ufkumda doğup da yanan gözler
Ruhumun yağmurunu içip da kanan gözler

Geceye mi çırpınış, gurbete mi bu hasret
Bitmeyen bir susuzluk ve sönmeyen hararet
Ortasında kalmışsın; saçların darmadağın
Gülşenim, yıkılmadan saray gibi otağın
Hayatın donbaharı kuşatmadan rengini
Yitirmeden şu billur ve masmavi engini
Beni al kollarına, uyut sonsuza değin
Yüzümde dalgalansın o simsiyah eteğin
Göreyim elmas gibi parlayan nakışları
Gönlümü çiçek çiçek sırlayan nakışları

Papatya bir simada sana taht kurmuş Allah
Ne olur, üzme beni; çektiğim her derin âh
İçimden bir parçayı koparıp götürüyor
Ve hicrân sis misali, her yanımı bürüyor
Mehtabım, yıldız gibi süsle kâküllerini
Koklayayım kalbimde yeşeren güllerini
Islanmış sinesine çekiver bir baharın
Uyandır şarkısıyla beni, kanaryaların
Duaya kalksın elim, başım şükre uzansın
Sesim dudaklarıma mahpus iken, uyansın
Ve matem kuyusundan çekeyim ellerimi
Toplayayım yerlere düşmüş hayallerimi
Kapkaranlık dünyama bir ışık yakan gözler
Bana, benimmiş gibi, ümitle bakan gözler


Nurullah Genç
[/size]
 
Üst