Niye Şiir Olmasın!!!

Elveda Dostlarım
Yaşadım sizlerle hayli bir zaman
Yıkıldı ocağım tütmüyor duman
Çıkarmış yaradan ölüme ferman
Elveda dostlarım elveda size...

Yarenler hakkını helal et diyor
Sırası gelenler tek tek gidiyor
Ebedi mekanım beni bekliyor
Elveda dostlarım elveda size...

Dünya denen yerin herşeyi yalan
Bozuldu bağ bahçem edildi talan
Hoş bir sâdâ olsun sizlerde kalan
Elveda dostlarım elveda size....

Çalıştığım kârdır yediğim zarar
Torun dede diyor hanım ihtiyar
Menzile ulaşdı yorgun adımlar
Elveda dostlarım elveda size....

Yunus Karaçöp
Saygıdeğer Adnan Şenses anısına..Ruhun şad mekanın cennet olsun:(((((((((

güzel bir şiir elinize sağlık.
allah rahmet eylesin.birbir gidiyorlar
 
seni sevdim
seni birdenbire değil
usul usul sevdim
"uyandım bir sabah" gibi değil,
öyle değil
nasıl yürür özsu dal uçlarına
ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara
seni sevdim
artık tek mümkünüm sensin
Gülten AKIN
 
Seviyorum seni,
*** Bilmem kaç mil öteden gelen gül kokusu misali,
Seni seviyorum işte.
**** Hiç siklemeden poyrazın önünden uçup/giden zamanları
İşte seni seviyorum.
*
Sevmeliyim seni,
Güvercinin kanatlarına aktararak yükünü sevdanın,
Jet hızıyla uçalım diye, en süreğen bin/bir gece masallarıyla
O!
Dur/durak bilmeksizin
Çatlamış maviliklerinde mahşer çayırlarının gülüm.
Seni sevmeliyim.
Simurg
 
Seviyorum seni,
*** Bilmem kaç mil öteden gelen gül kokusu misali,
Seni seviyorum işte.
**** Hiç siklemeden poyrazın önünden uçup/giden zamanları
İşte seni seviyorum.
*
Sevmeliyim seni,
Güvercinin kanatlarına aktararak yükünü sevdanın,
Jet hızıyla uçalım diye, en süreğen bin/bir gece masallarıyla
O!
Dur/durak bilmeksizin
Çatlamış maviliklerinde mahşer çayırlarının gülüm.
Seni sevmeliyim.
Simurg

:alkış::alkış:
 
Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış.

Büyüğü Halil.

Küçüğü ise İbrahim...

Halil, evli çocuklu.

İbrahim ise bekârmış..

Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin...

Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş.

Bununla geçinip giderlermiş...

Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.

İkiye ayırmışlar.

İş. kalmış taşımaya.

Halil, bir teklif yapmış :

İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.

Peki, abi demiş İbrahim...

Ve Halil gitmiş çuval getirmeye... .

O gidince, düşünmüş İbrahim:

Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine

Böyle demiş ve

Kendi payından bir miktar atmış onunkine...

Az sonra Halil çıkagelmiş.

Haydi İbrahim. De miş, önce sen doldur da taşı ambara.

Peki abi.

İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola.

O gidince, Halil düşünür bu defa:

Der ki:

Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.

Ama kardeşim bekâr.

O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.

Böyle düşünerek,

Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.

Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.

Bu, böyle sürüp gider.

Ama birbirlerinden habersizdirler.

Nihayet akşam olur.

Karanlık basar.

Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.

Hatta azalmıyor bile.

Hak teala bu hali çok beğenir.

Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki...

Günlerce taşır iki kardeş, bitiremezler.

Şaşarlar bu işe...

Aksine çoğalır buğdayları.

Dolar taşar ambarları.

Bugün 'Bereket' denilince, bu kardeşler akla gelir.
Bu bereketin adı: halil ibrahim bereketidir.

EVİNİZE VE HAYATINIZA HALİL İBRAHİM BEREKETİ DİLERİM.
 
SEVGİLERDE

Sevgileri yarınlara bıraktınız,
Çekingen tutuk saygılı
Bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı;
Bitmeyen işler yüzünden
( Siz böyle olsun istemezdiniz )
Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitte bir sevgiyi söylemek
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği,
aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde açan çiçekler vardı
Gecelerde ve yalnız
Verneye az buldunuz yahut
Vakit olmadı.

Behçet NECATİGİL
 
İki Gezgin Melek, geceyi geçirmek için oldukça varlıklı bir ailenin evinin kapısını çalmışlar. Aile, pek kaba bir üslupla,meleklere yatacak yer olarak koca malikanenin konuk odalarından birini vermek yerine, soğuk bodrumundaki küçük bir köşeyi göstermiş.

Melekler buz gibi odanın soğuk ve sert zemininde kendilerine yatacak bir yer hazırlamaya çalışırken, Yaşlı Melek duvarda bir delik görmüş ve kalkıp deliği onarmaya girişmiş. Genç Melek, Yaşlı Meleğe bu hareketinin nedenini sorunca, Yaşlı Melek hafifçe gülümsemiş:

Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir...

Sabah malikaneden ayrılan melekler, gece bastırınca bir kez daha kalacak yer bulmak umuduyla, bu defa çok fakir bir çiftçi ailesinin kapısını çalmışlar.

Son derece misafirperver olan fakir karı koca, sofralarında ne var ne yoksa meleklerle paylaştıktan sonra, onlara rahatça uyumaları için kendi yataklarını vererek yanlarından ayrılmışlar.

Sabah güneş doğduğunda,melekler zavallı karı kocayı gözyaşları içinde bulmuşlar: Yegane geçim kaynakları olan tek inek de tarlalarının ortasında cansız Yatmaktaymış.

Genç Melek bu sefer iyice öfkelenerek Yaşlı Meleğe isyan etmiş:

Bunun olmasına nasıl izin verebildin ?! O varlıklı kaba adamın herşeyi vardı ama sen kalktın ona yine de yardım ettin. Bu iyi yürekli fakir ailenin ise o tek inekten başka hiçbir şeyleri yoktu;buna rağmen onu bile paylaşmaya gönüllü oldular. Ama sen o ineği de yitirmelerine izin verdin!?
Bunun üzerine Yaşlı Melek, Genç Meleğe dönerek şu cevabı vermiş:

Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir..

O zengin malikanenin bodrumunda kaldıgımız gece, duvardaki deliğin dibinde külçe külçe altın saklı olduğunu farkettim. Malikanenin sahibi bu kadar açgözlü olduğu için ve kendisine verilmiş şans sayesinde edindiği zenginliğin bir parçasını bile paylaşmaya yanaşmadığı için, ben de o deliği öyle bir kapatıp mühürledim ki artık arayıp bulsa da açamaz.

Ve
devam etmiş:

Sonra, dün gece biz çiftçi ailesinin yatağında uyurken,

Ölüm Meleğinin o çiftçinin karısını almaya geldiğini gördüm.

Ben de onun yerine Ölüm Meleğine ineği verdim.

Yaşlı Melek, gülümseyerek bir kez daha eklemiş:

Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir.

Bazen, işler istediğimiz gibi sonuçlanmadığında, aslında bizim de başımıza gelen tam da budur işte. Eğer inanıyorsanız, yapmanız gereken şey
sadece, her sonucun her zaman sizin lehinize olduğuna güvenmektir.

Bunun böyle olduğunu, ancak belirli bir zaman sonra öğrenebilecek olsanız bile Bazı insanlar, Hayatımıza girerler Ve çabucak çıkarlar..

Bazıları ise, Dostumuz olur Ve bir süre orada kalırlar..

Yüreklerimizde O güzel ayak izlerini bırakarak..

Ve bu, İyi bir dost kazandığımız için,

Bir daha asla Eskisi gibi olmayacağız demektir!

Dün, tarih oldu.

Yarın, bir gizemdir.

Bugün ise bir armağan.

Bu yüzden İngilizcede present, hem şu an hem de armağan anlamına gelir!

Bence bu çok özel bir şey ..... her anı doyasıya yaşayın ve tadını çıkarmaya bakın ... Hayat, bir kostümlü prova değildir!


UNUTMAYIN Kİ BU HAYATTA SİZE DEĞER VEREN, DOSTLUĞUNUZU ÖNEMSEYEN İNSANLAR VAR, VE SİZ, SİZ OLDUĞUNUZ İÇİN ÖZELSİNİZ.
 
SENDEN SONRASI

Aşkın hududunu aştı muradım,
Maksuda varıştır senden sonrası.
Erenler katına belki bir adım,
Belki bir karıştır senden sonrası.

Farkına varınca olup bitenin,
Kırdım zencirini nefsin, bedenin!
Beni aşkın ile islah edenin,
Lütfuna eriştir senden sonrası.

Bana bu gayreti sağlayan kudret,
Eyyub’un sabrından aldığım ibret.
Ne riya, ne kibir, ne kin, ne nefret,
Ebedi barıştır senden sonrası.

Bir gonca Baki’nin gül destesinden,
Bir yudum sakinin sır testisinden,
Yüce Mevlana’nın “gel” bestesinden,
Feyz alış veriştir senden sonrası.

Kevser sarhoşuyum, meyhane değil,
Hiçbir zevk böylesi şahane değil,
Kays gibi Leyla’yı nefsane değil,
Efsane görüştür senden sonrası.

Yumup gözlerimi yalan dolana,
Açtım canevimi gerçek olana;
Elif’i bırakıp Karac’oğlan’a,
Yunus’la yarıştır senden sonrası!...


Cemal Safi
( 1938 - )
 
Elveda Dostlarım
Yaşadım sizlerle hayli bir zaman
Yıkıldı ocağım tütmüyor duman
Çıkarmış yaradan ölüme ferman
Elveda dostlarım elveda size...

Yarenler hakkını helal et diyor
Sırası gelenler tek tek gidiyor
Ebedi mekanım beni bekliyor
Elveda dostlarım elveda size...

Dünya denen yerin herşeyi yalan
Bozuldu bağ bahçem edildi talan
Hoş bir sâdâ olsun sizlerde kalan
Elveda dostlarım elveda size....

Çalıştığım kârdır yediğim zarar
Torun dede diyor hanım ihtiyar
Menzile ulaşdı yorgun adımlar
Elveda dostlarım elveda size....

Yunus Karaçöp
Saygıdeğer Adnan Şenses anısına..Ruhun şad mekanın cennet olsun:(((((((((

"Gerçek olan o ki,basacak bağrına kara toprak,
Dalından düşen her yaprağı bir gün."

Allah rahmet eylesin
Mekanı cennet olsun

(Baştan biliyoruz ölüm bizim için,bilinmeyeni nerde, ne zaman olacağıdır.Allah cümlemize son nefesde iman Kur an nasip etsin.)
 
Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun

Öyle dudak büküp hor gözle bakma
Bırak küçük dağlar yerinde dursun
Çoktan unuturdum ben seni, çoktan
Ah bu şarkıların gözü kör olsun

Güzelsen güzelsin, yok mu benzerin
Goncadır ilk hali bütün güllerin
Aklımda kalmazdı yüzün, ellerin
Ah bu şarkıların gözü kör olsun

Bir gülüşün var ki, kaş çatar gibi
En sıcak sözlerin azarlar gibi
Hiç bağlanır mıydım çocuklar gibi
Ah bu şarkıların gözü kör olsun

Sonunda tuz bastım gönül yarama
Nice dağlar koydun, nice, arama
Seni terkedip de gitmek var ama
Ah bu şarkıların gözü kör olsun
 
Mevlana Celaleddin Rumi - Etme
Duydum ki, bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Sen yad eller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

Ey ay, felek harab olmuş, ziyan olmuş senin için
Bizi öyle harab, öyle ziyan ediyorsun, etme.

Ey, makamı var ile yokun üstünde olan
Sen varlık sahasını terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan
Sen ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Âşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir olsa dokunmaz bize
Sen zehri şeker, şekeri zehr ediyorsun, etme.

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen, hırsızlık ediyorsun, etme.

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.
 
ÇALDI GİTTİ

Bu dünya bazigârdır (sahnedir)
Bazısını çaldı gitti
Gümrah edip (saptırıp) nicelerini
Yoldaş deyip aldı gitti..

Akıl,fikir et her kaçan (zaman)
Yüz konan var,yüz göçen,
Taht-ı asmandan (göklerden) uçan
Süleyman öldü gitti..

Ya,mürüvvetli şâhım,
Ümidim kıblegâhım,
Bunca (mal-mülk) yığıp İbrahim
Neyini alıp gitti?

Ciğerini dağlaya dağlaya
Zünnarını (kuşağını) bağlaya bağlaya
Niceler ağlaya ağlaya
Niceler güldü gitti.

Niceler güle dönmüş
Gül yanıp küle dönmüş
Niceler gile (yalana) dönmüş
Niceler soldu gitti..

Kalır sen görde (mezara) bağlı,
Belli bir yurda bağlı,
Beyhude, âdem oğlu
Yığınağı (malı mülkü) kaldı gitti..

Ahmaklık ile özüm,
Bilmedim söylediğim sözüm,
Mahtumkulu diyor; gözüm,
Kan [lı] yaşa doldu gitti.

Mahtumkulu Firaki (Türkmen)
 
Uygur türküsü

Karşılaşınca

Seher vakti gördüm gözüm sultanını
Dedim sultan mı sen? O dedi yok yok
Gözleri (yalkınlı) alevli,kolları kınalı
Dedim çolpan (kutup yıldızı) mı sen? O dedi yok yok

Dedim ismin nime (ne)? Dedi Ayhan'dır,
Dedim yurdun kayır (nere)? Dedi Turfan'dır
Dedim başındaki? Dedi hicrandır
Dedim hayran mı sen? O dedi yok yok.

Dedim aya okşar (benzer),dedi yüzüm mü?
Dedim yıldız gibi,dedi gözüm mü?
Dedim yalkın (alev) saçar,dedi sözüm mü?
Dedim volkan mı sen? O dedi yok yok..

Dedim kıyak nedir? Dedi kaşımdır,
Dedim kunduz nedir? Dedi saçımdır,
Dedim on beş nedir? Dedi yaşımdır,
Dedim canan mı sen? O dedi yok yok.

Dedim deniz nedir? Dedi kalbimdir,
Dedim rânâ nedir? Dedi lebimdir(dudaklarımdır)
Dedim şeker nedir? Dedi dilimdir,
Dedim ver ağzıma? O dedi yok yok.

Dedim zincir durur,dedi boynumda,
Dedim ölüm vardır,dedi yolumda,
Dedim bilezikçe (ler)? Dedi kolumda,
Dedim korkar mı sen? O dedi yok yok.

Dedim niçin korkmaz sen? Dedi Tanrım var,
Dedim ya nice(dahası)? Dedi halkım var,
Dedim yine (daha) yok mu? Dedi ruhum var,
Dedim şükran (memnun) mı sen? O dedi yok yok.

Dedim istek nedir? Dedi gülümdür,
Dedim çelişmek (savaşmak) var? Dedi yolumdur,
Dedim Ötkür nime (neyin) ? Dedi kulumdur,
Dedim satar mı sen? O dedi yok yok.

Söz:Abdurehim Ötkür
 
Mevlana Celaleddin Rumi - Etme
Duydum ki, bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Sen yad eller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

Ey ay, felek harab olmuş, ziyan olmuş senin için
Bizi öyle harab, öyle ziyan ediyorsun, etme.

Ey, makamı var ile yokun üstünde olan
Sen varlık sahasını terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan
Sen ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Âşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir olsa dokunmaz bize
Sen zehri şeker, şekeri zehr ediyorsun, etme.

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen, hırsızlık ediyorsun, etme.

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.
Ciğerini dağlaya dağlaya
Zünnarını (kuşağını) bağlaya bağlaya
Niceler ağlaya ağlaya
Niceler güldü gitti.

Güzeldi gönlünüze sağlık.
 
BAHARIN İLK SABAHLARI

Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.

Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: 'Sıkıntılar duradursun!'
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.

ORHAN VELİ KANIK
 
Senin için olmaz dediler…
-Dünya da olmayacak şey yok dedim.

Senin için zor dediler…
-Kolay olsaydı değeri olmazdı dedim.

Onda bulduğun nedir ki dediler…
-Herkeste arayıp bulamadığım dedim.

Senin için o ne dediler…
-Hayattaki gülen yüzüm dedim.

Ona öyle nasıl bağlandın dediler…
-Ben değil o ”bağladı” dedim.

Oda senin gibi sevdi mi dediler…
İşte cevap veremediğim tek şey buydu.
Eğer bunu bilmiyorsan vazgeç dediler…

-”Vazgeçecek olsaydım sevmezdim” dedim...

Can Yücel
 
ARKADAŞ

Olmasın o ta içten
Gülen gözlerde yaş
Bir gün gelip ayrılsak da
Seninle arkadaş

Bir kıvılcım düşer önce
Büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş
Yanmışsın arkadaş

Dolduramaz boşluğunu
Ne ana ne kardaş
Bu en güzel bu en sıcak
Duygudur arkadaş

Ortak olmak her sevince
Her derde kedere
Ve yürümek ömür boyu
Beraberce el ele

Olmayacak o ta içten
Gülen gözlerde yaş
Bir gun gelir ayrılsak da
Seninle arkadaş

Yılmaz Güney



 
MESELA

Bıraksam mutfakta biriken bulaşıkları,

Evi süpürmesem tozları almasam diyorum.

Vurup çeksem arkamdan kapıyı

Kadın başıma sokaklarda dolaşsam

Sonra gitsem bir meyhaneye dağıtsam,

Fonda bir masa, üzerinde bir şişe bir bardak

Arkada Sezen'in şarkıları çalsa, ben AĞLASAM,

İçsem içsem şişenin dibine dibine vursam....

MESELA diyorum

Sokaklardan bütün erkekleri kovsam

Bu gecelik evlerinde otursunlar,

Korkmadan dolaşsam bütün şehri

Kimse DOKUNMASA bana,

Eski bir balıkçı sandalında sabahlasam,

Alabildiğine KADIN, alabildiğine ÖZGÜR olsam,

Küfür etsem ağız dolusu utanmasam,

Şehre isyanımı haykırsam,

Kim bilir kaç kere satılmıştır bu dünyanın ANASI,

MESELA diyorum ,

Bu gece de ben de BABASINI satsam....
 

Benzer konular

Üst