15 Yıl 3600 Gün Doldurarak Kıdem Tazminatı Alan İşçinin İzin Süresi

Üyelik
21 May 2012
Mesajlar
3
Konum
istanbul
15 yıl 3600 gün dolduğunda kıdem tazminatı almaya hak kazanan bir kişi kıdem tazminatını alıp aynı iş yerinde çalışmaya devam ediyor.


"15 yıl ve daha fazla çalışanlar için yıllık izin süresi iş kanununda 26 gün" olarak geçiyor.


Yukarıda bahsedildiği gibi 15 yıl 3600 gün sebebiyle kıdem tazminatı alıp aynı yerde çalışanların, yıllık izin süreleri 14 güne düşer mi?
Yoksa kıdem tazminatının alınması izin süresini etkilemez mi?
 
Yuuuuuuuuuh o işçinin izin süresini 14 e düşüren işverenin de yargıtayın da kanununda yönetmeliğinde sendikanında hakiminde muhasebecininde sonuna kadar arkasındayım neden mi arkadan tepiği koydum mu yuvarlanmalarını seyretmek daha zevkli diye kimki vicdansızca hareket eder muhakkak ki vebalini çeker
 
Valla yargıtay madem kıdemini aldın emekli oldun . Bütün haklarını sıfırladın. İzin kıdemin de sıfırlandı diyor. Askere gidene de kıyasen aynı şey uygulanır diyor.

Bence yanlış ama işte öyle diyor.
Bu arada 50 yaşını geçenin en az 20 iş günü hakkı var . Unutmayın.
 
Valla yargıtay madem kıdemini aldın emekli oldun . Bütün haklarını sıfırladın. İzin kıdemin de sıfırlandı diyor. Askere gidene de kıyasen aynı şey uygulanır diyor.

Bence yanlış ama işte öyle diyor.
Bu arada 50 yaşını geçenin en az 20 iş günü hakkı var . Unutmayın.

emekli olunmadı henüz yaş bekleniyor. İşçi 50 yaşından küçük. yargıtayın bahsettiğiniz kararını paylaşmanız mümkünmü?
 
Daha önce bu forumda çok paylaşıldı.
Bu yazdığınızı google amcaya yazın ordan çıkar. 50 yaşı geçmediyse. yapacak birşey yok 14 gün olacak.
 
Yuuuuuuuuuh o işçinin izin süresini 14 e düşüren işverenin de yargıtayın da kanununda yönetmeliğinde sendikanında hakiminde muhasebecininde sonuna kadar arkasındayım neden mi arkadan tepiği koydum mu yuvarlanmalarını seyretmek daha zevkli diye kimki vicdansızca hareket eder muhakkak ki vebalini çeker

Arkada beklerken kazayla anahtar , para vs. düşürecek olursaniz almak için egilmeyin sakın e mi? Yargitayi, yasayı, mahkemeyi vs mutlu edersiniz istemeden.
 
Sayın Arkadaşlar,

Bu konu hakkında hiç terddütünüz olmasın. İş akdi devam ettiği sürece kıdem tazminatının sıfırlanması özlük haklarının sıfırlanması anlamına gelmiyor. Çalışmaya devam ettikçe izin süresi yine çalışma sürenize göre hesaplanır. Yargıtayın böyle bir kararı var ancak oradaki temel ilke başka. Verilen kararda iş akdinin daha önce sona ermiş olma özelliği var. İş akdi sona eriyor işçi askere gidiyor ve geri geliyor. Yeniden aynı iş yerine dönüp çalışmaya başlaması yeni bir iş akdi olduğu için eski özlük hakları sıfırlanmıştır diyor. Yani tamamen farklı ancak bencede doğru bir yorum.
 
Kevork Kardeş .
Yine farklı yorumlara devam. Olsun bu güzel birşey.)). Ancak Yargıtayın askerlik için değil emeklilik için de birden çok kararı var. (ben katılmıyorum o ayrı)

Ancak durum bu . Bu konu başka hukuk sitelerinde de çok tartışıldı. Yani bir yüksek mahkeme yasanın açık maddesine aykırı bir yorum yapıyor.

"Emekli Olarak Aynı İşyerinde Çalışanların Yıllık İzin Sürelerindeki Sorun:Yargı kararlarında emekli olan işçi kıdem tazminatını alarak kıdem yıllarını tasfiye ettiği gerekçesi ile emekli olduktan sonra aynı işyerinde çalışsa da yıllık ücretli izine esas kıdemin hesaplanmasında her ne kadar emeklilik öncesi çalışma süresi emeklilik sonrasının kıdeminde dikkate alınmaması yönünde yargı kararları varsa da kesintiye uğramamış olarak sayılarak da işçi lehine kazanılmış haklarla da devam edilebilmektedir. Bu şekli ile işveren işçi lehine pozitif uygulama yapabilir. Fakat işçi işvereni eski çalışma süreleri dikkate alınarak yıllık izin süresi belirlemeye zorlayamaz."
 
Son düzenleme:
Dilek ve temenni olarak aynı fikirdeyim, ancak bir ihtilaf durumunda çözümün aranabileceği ve kararının geçerli olduğu yegane nokta mahkemeler olduğundan ,
bu duruma maruz kalan bir çalışan, emekliliğe hak kazanması nedeniyle ayrıldığı için izin kıdem süresinin sıfırlandığı için izin süresinin 14 güne düşürülmesine karşı DAVA AÇTIĞINDA,
mahkeme ve yargıtaydan gelecek karar, kıdemin sıfırlandığı yönünde olmaktadır.
 
Dilek ve temenni olarak aynı fikirdeyim, ancak bir ihtilaf durumunda çözümün aranabileceği ve kararının geçerli olduğu yegane nokta mahkemeler olduğundan ,
bu duruma maruz kalan bir çalışan, emekliliğe hak kazanması nedeniyle ayrıldığı için izin kıdem süresinin sıfırlandığı için izin süresinin 14 güne düşürülmesine karşı DAVA AÇTIĞINDA,
mahkeme ve yargıtaydan gelecek karar, kıdemin sıfırlandığı yönünde olmaktadır.




Aynen bunu söylüyoruz. İşveren isterse değil 20 gün, her yıl için 40 gün bile ücretli izin kullandırabilir. Bunda hiç bir sorun yoktur.

Ancak burda Kevork kardeşimin yorumuna dayanarak işverene karşı dava açmak yoluna giden olursa malesef karşılacağı durum. Yukarda sn Keremcem kardeşin söylediği gibi olacaktır.
 
Arkada beklerken kazayla anahtar , para vs. düşürecek olursaniz almak için egilmeyin sakın e mi? Yargitayi, yasayı, mahkemeyi vs mutlu edersiniz istemeden.

Sayın keremcim parayı ve anahtarı kim bulmuş ki yere düşürsün ?Ayrıca biz arkamızı duvara veririz korkma sen.Ayrıca Yargıtay bol bol kendisiyle çelişen kararlar verdiği için bu meslek de kesin matemetik gibi 2x2=4 eder diyemiyorsunuz şartlara ve duruma göre değişebiliyor fazla işgüzar ve sıkboğaz olmamak lazım bu sebepten dolayı olaylara daima sabit fikirli yaklaşmayın geniş açıdan ele alın sayın Kirkoryan abimize de şükranalrımı sunarım
 
Sevgili Arkadaşlar,

Burada konunun sizin söylediğiniz gibi olması için emeklilik tarihinde birikmiş tüm hakların ödenmiş olması gerekir. İbranın da bu şekliyle olması. Yargıtayın bu konudaki kararlarının çoğunda bu ayrıntıya bakılarak red cevapları geliyor. İş akdinin tamamiyle feshi gerekir. Emeklilik hakkının kullanılması iş akdinin feshi anlamına gelmiyor. Biri SGK diğeri iş yasası kapsamında. Buradaki hak iddaası iş yasası nezdindedir ve hukuk akdin sona erdirilip erdirilmediğine bakar ve bakıyor.

Sayın Ali Tezel'in de bir makalesindeki konu ile ilgili bir bölümü sizinle paylaşayım, herkes elindeki +/- karar örneklerini de burada paylaşsın üzerinde görüşmeye devam edelim.

"Askerlik dönüşü aynı işyerinde çalışmasına devam eden kıdem tazminatı almadan askere giden işçi ile ilgili olarak Yargıtay'ın bir kararında (Yargıtay 9. HD. E.2004/23749, K. 12114, T.17.5.2004) "1475 sayılı İş Kanunu'nun 50. maddesinde; .. yıllık ücretli izne hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır … denilmektedir. Yasanın bu açık hükmüne ve davacı işçinin askerlik nedeniyle işyerinden ayrılmasına ve bu ayrılışın askerlik öncesi hizmet süresinin izin günlerinin hesaplanmasında göz önünde tutulacağı maddede açıkça vurgulanmasına rağmen bu yönün tespiti şeklinde dava açılmasının yasal bir yönü bulunmamaktadır." denilmek suretiyle askerlik nedeniyle işten ayrıldıktan sonra aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalışmasını sürdüren işçilerin izin kıdemlerinin devam ettirileceği belirtilmiştir.
Ancak Yargıtay emekli olup kıdem tazminatı aldıktan sonra aynı işyerinde çalışmasını sürdüren işçinin yıllık ücretli izin hesabında kıdem tazminatını aldığı önceki süreleri dikkate alınmayacağı görüşündedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 1991/ 451 Esas, 1991/ 8352 Karar ve 13.05.1991 tarihli kararında; "Emekli olup, kıdem tazminatı aldıktan sonra işyerinde çalışmasını sürdüren işçinin işyerinden ikinci ayrılışında kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin hesabında kıdem tazminatını aldığı önceki süreleri dikkate alınmaz." denilerek, işçilerin kıdem tazminatını aldıkları sürenin kıdeminin biteceği ve yeniden aynı işyerinde işe başlarlarsa yeni işe girmiş gibi izin sürelerinin hesaplanacağı belirtilmiştir.
Yargıtay'ın bir kararında (Yargıtay 9. HD. E. 2006/12556, K. 2007/1252, T. 30.1.2007) "Davacı 1986-1990 yılları arasındaki hizmetinin yıllık izin süresinin hesabında dikkate alınması gerektiğinin tespiti talebinde bulunmuştur. Davacı işçi 1986-1990 yılları arasında aynı işverenin değişik bir işyerinde çalışmış ve iş sözleşmesinin işverence feshi üzerine ihbar ve kıdem tazminatları ödenmiş, işçinin imzasını taşıyan ibranamede, yıllık izinlerin de ödendiği belirtilmiştir.
Anılan ibraname ile işveren ibra edilmiş, bir başka anlatımla 1986-1990 yılları arasında kalan çalışmalar işçilik hakları ödenmek suretiyle tamamen tasfiye edilmiştir. İşçinin 1992 yılında yeniden aynı işverene ait işyerinde çalışmaya başlaması yeni bir hizmet akti niteliğindedir. İşçilik hakları hesabında tasfiye edilen çalışmaların, bu yeni hizmet akti çerçevesinde yeniden değerlendirmeye alınması doğru olmaz. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 54'üncü maddesi hükmünün, işçinin önceki dönem çalışmalarının tasfiye edilmediği hizmet süreleri bakımından bir anlamı bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemece davanın reddi yerine yazılı şekilde tespit isteğinin kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir." denilerek işçilik hakları hesabında tasfiye edilen çalışmaların, bu yeni hizmet akti çerçevesinde yeniden değerlendirmeye alınması doğru olmadığı belirtilmiştir.
Kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretlerini alarak muvazzaf askerlik görevine gidip gelen işçinin kıdemi de sıfırlandığından askerlik sonrası işe giriş tarihi, yeni kıdem süresinin başlangıcıdır. Ve Yargıtay Kararlarına göre, bu dönem, yeni bir iş sözleşmesi uygulama dönemidir.


Bu konuda şahsen katıldığım ciddi sayıdaki davalarda da aynı sonuca ulaşıldı.
Mahkeme iş akdinin 1 günlük feshini dahi gözönünde bulundurdu ve doğrusu biz de davanın başka nedenle sonuçlanmasını beklerken bu nedenle sonuçlanmasında şaşırmadık diyemem.
 
Sevgili Arkadaşlar,

Burada konunun sizin söylediğiniz gibi olması için emeklilik tarihinde birikmiş tüm hakların ödenmiş olması gerekir. İbranın da bu şekliyle olması. Yargıtayın bu konudaki kararlarının çoğunda bu ayrıntıya bakılarak red cevapları geliyor. İş akdinin tamamiyle feshi gerekir. .
iş akdinin tamamiyle feshedilmesi yada tamaiyle feshedilmemesi ne demektir sn.ksimkesyan?
 
Sözleşmenin tamamen, yada kısmen feshi konusunda bilgim sıfır sn.ksimkesyan.
Bahsettiğiniz fesih sonrası izin ücretlerinin de ödenip ödenmemiş olmasına göre değişir demek ise, haklısınız 2.dönem çalışma süresinde hak kazanılacak izin süresi ile ilgili yargı kararlarında hak kazanılıp ta kullanılmamış izin sürelerinin ücretinin ödenip ödenmemesine göre karar verilmesi gerektiğinden bahsediliyor.

İlk fesih sonrasında, hak kazanılıp ücreti ödenmemiş izin yoksa, tüm izinler kullanılmış veya ücreti ödenmişse,
3600 gün nedeniyle sözleşmesini feshedip kıdem tazminatını da alıp aynı işyerinde çalışmaya tekrar başlayan çalışan için izin hakkı için gereken çalışma süresi sıfırdan hesaplanmaya başlamalı mı yoksa eski dönem de dikkate alınarak mı hesaplanmalı?
 
Sayın keremcem,

"İlk fesih sonrasında, hak kazanılıp ücreti ödenmemiş izin yoksa, tüm izinler kullanılmış veya ücreti ödenmişse,
3600 gün nedeniyle sözleşmesini feshedip kıdem tazminatını da alıp aynı işyerinde çalışmaya tekrar başlayan çalışan için izin hakkı için gereken çalışma süresi sıfırdan hesaplanmaya başlamalı mı yoksa eski dönem de dikkate alınarak mı hesaplanmalı?"

konu bu paragrafta kitleniyor. 3600 gün ile ilgili durum sözleşmenin feshi değildir. Her ne sebeple olursa olsun sözleşmenin feshi işyeri/işçi ilişkisinin sona ermesi demektir. 3600 gün aslında böyle bir hüküm değil. Doğruluğu tartışılır olsa da yada adil olup olmadığı, SGK'dan alınan yazı ile Kıdem Tazminatının talep edilebilme hakkını doğuran bir sebeptir. Kağıdı masaya koyup Kıdem Tazminatımı ver diyorsunuz. İşyeri bunu iş akdinin de feshi anlamında kullanabilir, yada talepte bulunan da bu anlama geren bir dilekçe de ekleyebilir. Ancak temelde iş akdinin sona ermesi anlamına gelmiyor. İş akdinin feshiyle artık (başka bir alacak borç ilişkisi de kalmadıysa) işyeriyle tüm ilişkisinin sona ermesi anlamına geliyor. Her iki taraf da birbirini ibra ediyor. Buda çalışmanın inkitaya uğramasıdırki tüm özlük haklarının da sıfırlanması anlamına geliyor.

Konumuzda esasen iş akdi sona ermiyor. Kıdem tazminatı hak doğduğu için alınıyor ve çalışmaya devam ediyor. İş yasasının sadece kıdem kısmı SGK eliyle tasfiye ediliyor. ÇAlışan aynı zamanda işten ayrılıp diyelimki 10 gün sonra tekrar gelip çalışsaydı aynı işyerinde yeni bir iş akdi ile tüm özlük hakları da yeni bir sözleşme gibi baştan başlayacaktı. Yargının kararları da bu temele dayanıyor. Ben tabi tamamen sona ermesi derken tüm hak ve alacakların ödenmesi anlamında kullanmıştım sözleşmenin kısmen feshi yok maalesef ancak belirli süre ile askıya alınması mümkün.
 
Kevork kardeşim bu yorumu da nerden çıkardın allha aşkına?


Yani 3600 gün ile ilgili sgk dan yazı alıp işten ayrılınca " İş akdi fesih " edilmiyor mu? Nasıl yani o zaman kıdem tazminatı nasıl ödeniyor.?



Bu ne demek "Kıdem tazminatı hak doğduğu için alınıyor , çalışmaya devam ediliyor: " Böyle bir yorum var mı?


Kıdem tazminatı ancak ve ancak iş akdi fesih edilirse ödenir.

Bunlar zorlama yorumlardır. Eğer varsa bir Yargıtay kararı izin kıdemi konusunda , paylaşın . Hepimiz bu saçma sapan uygulamadan kurtulalaım.
Bunun dışında gerisi kişisel yorumdur. Hiç bir hukuki sonuc doğurmaz malesef.
 
Sayın keremcem,

"İlk fesih sonrasında, hak kazanılıp ücreti ödenmemiş izin yoksa, tüm izinler kullanılmış veya ücreti ödenmişse,
3600 gün nedeniyle sözleşmesini feshedip kıdem tazminatını da alıp aynı işyerinde çalışmaya tekrar başlayan çalışan için izin hakkı için gereken çalışma süresi sıfırdan hesaplanmaya başlamalı mı yoksa eski dönem de dikkate alınarak mı hesaplanmalı?"

konu bu paragrafta kitleniyor. 3600 gün ile ilgili durum sözleşmenin feshi değildir. Her ne sebeple olursa olsun sözleşmenin feshi işyeri/işçi ilişkisinin sona ermesi demektir. 3600 gün aslında böyle bir hüküm değil. Doğruluğu tartışılır olsa da yada adil olup olmadığı, SGK'dan alınan yazı ile Kıdem Tazminatının talep edilebilme hakkını doğuran bir sebeptir. Kağıdı masaya koyup Kıdem Tazminatımı ver diyorsunuz. İşyeri bunu iş akdinin de feshi anlamında kullanabilir, yada talepte bulunan da bu anlama geren bir dilekçe de ekleyebilir. Ancak temelde iş akdinin sona ermesi anlamına gelmiyor. İş akdinin feshiyle artık (başka bir alacak borç ilişkisi de kalmadıysa) işyeriyle tüm ilişkisinin sona ermesi anlamına geliyor. Her iki taraf da birbirini ibra ediyor. Buda çalışmanın inkitaya uğramasıdırki tüm özlük haklarının da sıfırlanması anlamına geliyor.

Konumuzda esasen iş akdi sona ermiyor. Kıdem tazminatı hak doğduğu için alınıyor ve çalışmaya devam ediyor. İş yasasının sadece kıdem kısmı SGK eliyle tasfiye ediliyor. ÇAlışan aynı zamanda işten ayrılıp diyelimki 10 gün sonra tekrar gelip çalışsaydı aynı işyerinde yeni bir iş akdi ile tüm özlük hakları da yeni bir sözleşme gibi baştan başlayacaktı. Yargının kararları da bu temele dayanıyor. Ben tabi tamamen sona ermesi derken tüm hak ve alacakların ödenmesi anlamında kullanmıştım sözleşmenin kısmen feshi yok maalesef ancak belirli süre ile askıya alınması mümkün.
Sn.ksimkesyan,

1475 sayılı kanunun 14.maddesini hatırlıyormusunuz?
Orada iş sözleşmesinin şu bu bu sebeplerle FESHEDİLMESİ halinde diyor madde.
3600 gün yazısı ile işverene başvuran çalışanın kıdem tazminatı alabilmesi için çıkış işlemi yapılması gerekir,
çıkışın yapılmış olması da o ana kadar devam eden iş sözleşmesinin artık sona ermesidir.
Bu olayda da iş akdi, esasen fiziken, madden manen ,
sona ermektedir.
 
Hukuk eksantrik fikirlerin deneme tahtası değildir. (gerçi ülkemizde hukuk ne kadar vardır o ayrı bir konu" Elimizde olan hukuku da ben böyle düşündüm , böyle yaptım oldu diye dejenere etmek ne işe yarar bilemem.:banghead:
 
Sn.ksimkesyan,

1475 sayılı kanunun 14.maddesini hatırlıyormusunuz?
Orada iş sözleşmesinin şu bu bu sebeplerle FESHEDİLMESİ halinde diyor madde.
3600 gün yazısı ile işverene başvuran çalışanın kıdem tazminatı alabilmesi için çıkış işlemi yapılması gerekir,
çıkışın yapılmış olması da o ana kadar devam eden iş sözleşmesinin artık sona ermesidir.
Bu olayda da iş akdi, esasen fiziken, madden manen ,
sona ermektedir.


"3600 gün yazısı ile işverene başvuran çalışanın kıdem tazminatı alabilmesi için çıkış işlemi yapılması gerekir,"

Bu cümle yanlış, kesinlikle katılmıyorum. Bu uygulama bir fesih işlemi değildir. Fesih işlemi için taraflardan birinin bu amacını da açıkça beyanı gerekir. SGK bu yazıları verirken Emekliliğe hak kazanmıştır diye de vermiyor "Kıdem Tazminatını Alabilir" diye veriyor. Aksi takdirde bu yazıyla birlikte kişinin emeklilik müracaatını da yapması gerekirdi, ki mümkün değil. Yukarda da bahsettiğim gibi bu iş yasasının hükümleri ile ilgili değil. SGK'nın iş kanunu dışında yarattığı bir tazminat ödenebilme uygulaması.

Konuyu iş yasasının içine çekersek o kapsamda bu yazıyı sayılan şartlar içine alamayız. Alamayınca da yapılan ödeme kıdem tazminatı olmaz. 1475 sayılı yasanın yayınlandığı dönemde böyle bir uygulama olmadığını da hatırlamak lazım. Keşke bu imkan yaratılırken yasa koyucu iş yasasına da atıfta bulunup düzenleme de yapsaydı. Maalesef yok.
 
Üst