15 Yıl Sigortalılık Süresi ve 3600 Günü Tamamlayarak İstifa Etmek

Üyelik
17 Eki 2012
Mesajlar
3
Konum
istanbul
Merhaba;
Sigorta başlangıcım 01.12.1997 'dir. Söz konusu tarihten 15 yıl sayıldığı zaman 01.12.2012 tarihinde 15 yılım dolmakta olup 3.600 prim günümde dolmuştur.

Söz konusu tarihler ve günler dikkate alındığında
1. 03.12.2012 tarihinde SGK'dan Kıdem tazminatı yazısı alarak çalıştığım işyerinden istifa etsem kıdem tazminatı alabilirmiyim?
2. İstifa dilekçesi ve SGK'dan alınan yazıyı noter kanalı ile göndermekmi gerekir?
3. Eğer kıdem tazminatı alabiliyorsam ödemeyi ne zaman yapmaları gerekir ?
4. istifa ettikten sonra başka bir işte çalışabilirimiyim?
Bilgi verirseniz sevinirim.
Şimdiden herkese çok teşekkür ederim.
Saygılarımla
 
1- sgk dan yazı aldığın takdirde istifa edersen kıdem tazminatı alabilirsin
2- yazıyı posta veya noter kanalı ile göndermen gerekir
3- ödemeyi işten ayrılırken ödemeleri gerekir
4- istifa ettikten sonra başka bir işte çalışabilirsin
 
Bu konu çok tartışıldı.Ben işveren olsam ,emekliliğini bekleyeceğini ve bu yüzden işten ayrılacağı için kıdem tazminatını isteme konusunda irade beyanı ortaya koyan işçilerimi sıkı takip ederim.Kıdem tazminatını aldıktan sonra işe giren işçileri mahkemeye veririm.Kazanırım kazanmam ayrı mesele.Zaten takip etmek kolay her işçinin personel dosyasında kimlik fotokopisi var o bilgilerle sgk dan çok rahat sorgulama yapılabilir.
Dediğim gibi ben işveren olsam...
 
Normalde kıdem tazminatını aldıktan sonra çalışmamak gerekiyor.Metyo arkadaşımızın dediği gibi işveren takip ederse sıkıntı olabilir.
 
Böyle kanıya nasıl varıyorsunuz, Kanun çalışmasında sakınca görmüyor. Nasıl böyle dar bir yorum yapıyorsunuz. Diyelim ki işçinin iradesi ayrıldığı zaman çalışmadan emekliliğini beklemekti. Ancak daha sonra bir kazaya karıştı ve borçlandı tekrar çalışması gerekti ve iş bulup çalıştı. Bu durumda kötü niyetten söz edilebilir mi?
 
sayın nguroy bahsi geçen olayda arkadaş tekrar çalışsam sakınca olur mu diyor.Demekki tekrar çalışacağı yönünde bir durum var.Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?Burada tekrar çalışmayacağına dair irade görüyormusunuz?
Demek istediğim irade değişim suresi nedir.Hemen 2 gün sonra veya takip eden ay işe başlarsa bu durumda irade beyanı değişmiş mi oluyor( bu açıdan mı geniş yorumla bakalım)
Elbetteki 6 ay sonra 1 sene sonra işe başlamsından bahsedilmiyor.Burda arkadaşımız işe başlasam diyor.Demekki amaç tazminatı alıp emekliliğini beklemek değil amaç tazminatını alıp başka işte çalışmak.Yoksa soruyu soran neden öyle sorsun ki?
Emekliliğini bekleyeceği hususunda irade beyan eden bir insan neden en başından tekrar çalışırsam diye sorar ki?
Bu anlamda işveren olsam hemen akabinde işe başlayanları tespit eder mahkemeye veririm,ödediğimi faiziyle geri alırım. Ki örnekleri var.Çünkü çalışmayacağını beyan etmiş fakat akabinde çalışmaya başlamış.Bu kadar nettir.
 
Kanunda kıdem tazminatını aldıktan sonra işçi tekrar çalışmaz emekliliğini beklemesi gerekir diye bir şey yazmıyor ?
 
ona bakarsanız kanunda işçi emekliliğimi bekleyecem diye kıdem tazminatını alıp tekrar başka işte çalışabilir de demiyor.
 
Sanırım yazdıklarım hiç okunmuyor.Ben başka birşey anlatıyorum.Sizler başka şey.Kolaylıklar diliyorum.
 
Bu konuda,işcinin irade beyanı çok önemli ve bu olay da salt istifa durumu yok,sözkonusu koşullara bağlı olarak ("istifa" sözcüğünden bahsetmeden) kendi isteği ile işyerinden ayrılma durumu var,işyerinden ayrıldıktan hemen sonra yada ertesi gün başka bir işyerinde işe başlama asla olmamalı , burada ,"makul bir süre ne olmalıdır noktası önemli,sanırım işci yasal hakları ödendikten sonra Anayasal temeli olan çalışma hakkının ortadan kaldırılması mümkün olmayıp daha sonra yeniden çalışmaya başlaması uygun olacaktır.İhtiyaç duyması halinde işcinin uzun süre çalışmadan beklemesi düşünülemez,hayatın olağan akışına da aykırıdır.
(elimde kesin bilgi yok ama şahsi düşüncem ihabar öneli süresi kadar beklenmesi isabetsiz olmaz)
 
T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/2716
Karar: 2006/8549
Karar Tarihi: 04.04.2006


Dava: Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma parası ile bayram, hafta, genel tatil gündelikleri ve ikramiye alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 4.4.2006 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat B. O. ile karşı taraf adına Avukat N. Y. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı işçi açmış olduğu bu davada, 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğinden söz ederek bu yönde istekte bulunmuştur. Davalı işveren, davacının başka bir işyerinde çalışmak için istifa etmek suretiyle işyerinden ayrıldığını savunmuştur. Mahkemece istek doğrultusunda karar verilmiştir.

1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bentte, <506 Sayılı Kanunun 60 inci maddesinin birinci fıkrasının A bendinin a ve b alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle> işçilerin kıdem tazminatına hak kazanabileceği hükme bağlanmıştır. Düzenlemenin amacı, pirim ödeme ve sigortalılık süresi yönünden emeklilik hakkını kazanmış olsa da, diğer bir ölçüt olan emeklilik yaşını beklemek zorunda olan işçilerin, bundan böyle çalışma olmaksızın işyerinden ayrılmaları halinde kıdem tazminatı alabilmelerini sağlamaktır. Şüphesiz işçinin bu ayrılmasından sonra yeniden çalışması gündeme gelebilir ve Anayasal temeli olan çalışma hakkının ortadan kaldırılması beklenmemelidir. Bu itibarla işçinin ilk ayrıldığı anda iradesinin tespiti önem kazanmaktadır. İşçinin başka bir işyerinde çalışmak için işyerinden ayrıldığı anlaşıldığı takdirde 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca kıdem tazminatına hak kazanılması söz konusu olmaz.

Davacı işçi, 24.1.2003 tarihinde işverene vermiş olduğu yazılı dilekçesinde özel nedenlerle aynı tarihte işyerinden ayrılmak istediğini bildirmiştir. Davalı işveren yetkilisi dilekçe altına, davacının 21.2.2003 tarihinde ayrılabileceğine dair bir açıklama eklemiş ve tarafların bu yönde anlaşmaları üzerine davacı işçi bir süre daha çalışmıştır. Davacı 23.2.2003 tarihine kadar çalışmasını sürdürmüş, bu tarihte işyerinden ayrılmış ve bir gün sonra başka bir işverene ait işyerinde çalışmak üzere işe başlamıştır. Somut olayda davacı işçi iş sözleşmesini 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca feshetmiş değildir. Başka bir işyerinde çalışmaya başladıktan çok sonra Sosyal Sigortalar Kurumuna bu yönde bir yazı almak için başvuruda bulunmuştur. Bu durumda yasa ile korunan hukuki menfaatin teminine yönelik bir davranış içine girilmemiş ve davacı işçi olayların gelişimine göre başka bir işyerinde çalışmak için işyerinden ayrılmıştır. Davacı tanıkları da davacının 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca iş sözleşmesini feshettiğinden söz etmemişlerdir.

Daha sonra davacı işçi, işverence kıdem tazminatı ödemesine esas olmak üzere Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından yazı verilmediğinden bahisle bir dava açmış ve bu davada davacının pirim ödeme süresi ile sigorta pirimi yönünden emeklilik hakkını kazandığını tespit olunmuştur. Aynı kararda davacı işçiye 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca kıdem tazminatı yazısı verilmesi gerektiğinin tespitine dair hüküm kurulmuştur. Belirtmek gerekir ki bu dava, işçiye Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından yazı verilmesi ile ilgilidir. Davacı işçinin kıdem tazminatına hak kazandığı noktasında bir sonucu içermemektedir.

Yapılan bu açıklamalara göre davacı işçi, 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca iş sözleşmesini feshettiği kanıtlayamadığından kıdem tazminatı isteğinin kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece anılan isteğin reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 450 YTL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.04.2006 gününde oybirliği ile karar verildi
 
Sayın Metyo; yazdıklarınızı gayet dikkatle okudum. (Kişisel tabi) Elbette bu bir irade beyanıdır. Yasalardaki boşluktan doğan bir kavram karmaşasıdır.
Burda sizin teziniz de elbette doğrudur. kişinin işten ayrılırken amacı tazminatımı koparıp ertesi gün başka yerde çalışmaya başlamak ise ve bu kanıtlanabiliyorsa elbette dava açılmalıdır.
Ayrıca verdiğiniz örnek başka bir konudan bahsediyor.
". Somut olayda davacı işçi iş sözleşmesini 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca feshetmiş değildir. Başka bir işyerinde çalışmaya başladıktan çok sonra Sosyal Sigortalar Kurumuna bu yönde bir yazı almak için başvuruda bulunmuştur. Bu durumda yasa ile korunan hukuki menfaatin teminine yönelik bir davranış içine girilmemiş ve davacı işçi olayların gelişimine göre başka bir işyerinde çalışmak için işyerinden ayrılmıştır. Davacı tanıkları da davacının 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca iş sözleşmesini feshettiğinden söz etmemişlerdir"
 
Sayın Nguroy; "kişinin işten ayrılırken amacı tazminatımı koparıp ertesi gün başka yerde çalışmaya başlamak ise ve bu kanıtlanabiliyorsa elbette dava açılmalıdır."Tamda demek istediğim budur .Bunun tespit etmenin yoluda kişinin başka işe girip girmediğini takip etmek.Süre konusunda teredütüm var.Sayın Şeref beyin bahsettiği ihbar öneli bana mantıklı geliyor.
 
Ben kişisel olarak böyle bir konuda karar vermek için İhbar süresinin de yeterli olmayacağı kanısındayım. Yani bence eğer bir süre söz konusu olucaksa bu süre 1-2 ay olmamalıdır. Çünkü insanlar 1-2 ayı planlayabilirler. Bence "yazılı bir dayanak yok tabi" en az bir yıl diye olmalıdır diye düşünürüm.
 
bu durumda son çalıştığın iş yerindeki çalışma süren kadar kıdem tazminatı alacaksınız.

eğer son işyerinize 1 sene evvel iş başlangıcı yapılmışsa 1 aylık giydirilmiş ücret kadar ödeme yaparlar, yani büyütecek bir para değil bu....
 
İlk iletimde söyledim işcinin beyanı çook önemli, bu çerçevede işci işverene vereceği dilekçesinde"başka bir işyerinde çalışmak için"ayrılmak istiyorum DEMESİN ve bu işyerinden ayrıldıktan sonra kısa süre içinde de başka bir işyerinde işbaşı YAPMASIN,bir müddet beklesin,bu noktada bekleme süresi ne kadar olmalıdır sorusuna istinaden net bir bilgiye,içtihata rastlamadım.
Burada öne çıkan 2 şart sözkonusu,biri işcinin başlangıçtaki iradesi-niyeti ve bu iradenin açık beyanı,ikincisi ayrıldıktan sonra hemen çalışmaya başlamamasıdır,zira düzenlemenin amacı da bu istikamette yani "çalışma olmaksızın"tazminat alabilmelerini sağlamak.
Ancak öbür tarafdan Anayasal temeli olan çalışma hakkının işcinin elinden alınması da doğru olmamakla ,burada normların çatışması sözkonusu,bu takdirde başta anayasa,yasalar,k.h.kararname,tüzük,yönetmelik,sözleşme ... şeklinde sıralamak mümkün olduğuna göre ,bu konuda ki düzenlemenin amacı ile Anayasal hakkın kullanımı arasındaki denge de, diğer ifadeyle işin özünde yine "makul süre" kavramı öne çıkmakta ,maalisef net olarak "şu kadar bir süre gerekir" demek pek olanaklı değil ise de işcinin gerçekten çalışmaya-para kazanmaya ihtiyacı olduğunun somut olarak tespiti çok zor,çünkü iillaki borç altına girmesi şart değil,ihtiyaçlarının(evi yoksa ev almak için,aracı yoksa araba almak için ,çocuğunun evlendirecekse düğün yapmak için vs..) temini maksadıyle de çalışmak istemesi anlaşılır bir durumdur.
 
Son düzenleme:
Aslında benim düşüncem de sn. metyo nun belirttiğine benzer yönde , küçük bir farkla.
İlgili kanundan gelen hakla yazıyı alarak işverene teslim edip iştren ayrılmış olmak , kıdem tazminatına hak kazanmaya yeterli.
Anayasayla da korunan bir hak var, çalışma hak ve özgürlüğü. Bunu da engelleyebilme yolu yok hiç bir şekilde.
Elbette, bir başka yerde çalışacağı beyanıyla yazıyı getirsede çalışan ayrıldığında, kıdem tazminatına hak kazanmaması gerekir.
Ama ayrıldığının ertesinde hemen bir başka işe başlamamışsa, da kazandığı hakkı kaybettirecek bir durum yok demektir.
Ne kadar süre beklenmesinin uygun kabul edilebileceğine dairt bir karar vs bulamadım ama,ayrıldıktan 1-2 ay sonra başlanacak bir işin sıkıntı yaratmaması gerekir. Sn.nguroy un belirttiği üzere bu sürenin 3-4-5 aya uzatılması , sharlok holmes lik meraklısı eski işverenin ödediği tazminatı geri alabilmesi yollarını kapatmakta etkili olacak çözümdür bence de.
 
İşte kanun yapma tekniği böyle birşey. Bir madde yazılırken yan etkileri genelde düşünülmüyor. Sonra da bizlere ve yargıya "Ayıkla princin taşını " kalıyor.
:)
 
Üst