Merhaba
Cep telefonundan kopyaladigim icin belki pek duzgun cikmamistir ancak ekteki ozelge incelenirse; gelirin faydalanildigi donemde kar olmasi gerektigi hususu aciklanmaktadir.
Bu donemsellk ilkesi geregidir.
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞIAntalya Vergi Dairesi BaşkanlığıGelir ve Kurumlar Vergileri Müdürlüğü*SAYI :*B.07.1.GİB.4.07.16.01/KVK.2008.ÖZ.27/KONU :*İntifa hakkı olarak peşin tahsil edilen bedelin hangi döneme ilişkin kurum kazancı olarak vergilendirileceği.İLGİ : .... tarihli dilekçeniz
İlgide kayıtlı dilekçenizde, şirketiniz tarafından 17 yıllığına kiralanan arsa üzerine Yap-İşlet-Devret modeline göre akaryakıt istasyonu yapılacağı, arsa sahibi ile yapılan sözleşmeye göre
.Tic. A.Ş. lehine 17 yıl süre ile intifa hakkı tesis ettirildiği, peşin tahsil edilen intifa hakkı bedelinin intifa hakkı süresi olan 17 yıla bölünmek suretiyle mi vergilendirileceği yoksa tek defada mı gelir yazılacağı konusunda görüşümüz sorulmaktadır.5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Safı Kurum Kazancı" başlıklı 6' ncı maddesinde; "Kurumlar vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanır. Safı kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır...." hükmü yer almaktadır.Safı kurum kazancının tespiti için atıf yapılan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37' inci maddesinde, ticari kazancın tarifi yapılırken, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hüküm altına alınmış ve ticari kazançta vergiyi doğuran olay tahakkuk esasına bağlanmıştır."Vergiyi Doğuran Olay" ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19' uncu maddesinde; "Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar" şeklinde ifade edilmiştir.Tacirler arasındaki faaliyetlerin belgelendirilmesi amacıyla Vergi Usul Kanununun' da yer alan fatura da tahakkuk esasına bağlı kalınarak düzenlenmektedir.Öte yandan Gelir Vergisi Kanununun 38' inci maddesi ile; "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonundaki ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır." hükmü getirilmiş, Vergi Usul Kanununun 192' inci maddesinin dördüncü fıkrasında da, aktif toplamı ile borçlar arasındaki farkın, müteşebbisin işletmeye mevzu varlığım (öz sermayeyi) teşkil edeceği belirtilmek suretiyle kazancın tespitinde tahsil değil, tahakkukun esas alınacağı hükme bağlanmıştır.Buna göre, kurum kazancı ticari kazanç niteliği taşıdığından ve ticari kazanç gibi tespit edildiğinden elde etme yönünden tahakkuk esası geçerlidir. Tahakkuk ise gelirin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesini ifade eder. Bunun için geliri doğuran işlemin tekemmül etmesi gereklidir.Ticari faaliyet içerisinde satılan mal veya yapılan bir hizmet bedeli taraflarca belirlenip fatura kesildiğinde gelir veya gider tahakkuk etmiş kabul edilir.Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun "İntifa Hakkı ve Diğer İrtifak Hakları" başlıklı ikinci ayrımında yer alan 794 ' üncü maddesinde; intifa hakkının taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir mal varlığı üzerinde kurulabileceği, aksine düzenleme olmadıkça bu hakkın, sahibine, konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağlayacağı, 795' inci maddesinde; intifa hakkının taşınırlardazilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulacağı, taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümlerin uygulanacağı, 803' üncü maddesinde; intifa hakkı sahibinin hakkın konusu olan malı zilyetliğinde bulundurma, yönetme, kullanma ve ondan yararlanma yetkilerine sahip olduğu belirtilmiştir.Bu durumda, üçüncü kişi lehine intifa hakkı kuran gayrimenkul malikinin mülkiyet hakkının devam etmesi (bu kapsamda gayrimenkulü devredebilmesi, rehnedebilmesi ya da satabilmesi); malikin yükümlülüğünün sadece, intifa hakkı sahibinin söz konusu gayrimenkulden, bu hakkın tanındığı süreler dahilinde yönetme, kullanma ve yararlanmasına rıza göstermekten ibaret olması hususları dikkate alındığında, intifa hakkı suretiyle taşınmazın kullandırılması işleminin kiralama olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Başka bir ifadeyle intifa hakkı tesisinde satım akdinin en önemli unsuru olan "mülkiyetin nakli" söz konusu olmamaktadır. Devredilen onun mülkiyeti değil onu zilyetliğinde bulundurma, yönetme, kullanma ve ondan yararlanma yetkileridir. Kira akdi, kiralayanın kiracının ödediği veya ödeyeceği bir bedel mukabilinde bir şeyin veya bir hakkın kullanılmasını belli bir süre için kiracıya terk etmeyi taahhüt ve iltizam etmesi olarak tarif edildiğine göre intifa hakkının tesisinin de kiralama niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir.Yukarıda yer alan kanun hükümleri ve açıklamalar uyarınca; arsa sahibi ile şirketiniz arasında yapılan sözleşmeye istinaden
. Ticaret A.Ş. adına 17 yıl süreyle tapu kütüğünde intifa hakkı tescil edilmesi işleminin kiralama olarak değerlendirilmesi, bu kiralama karşılığı peşin olarak tahsil edilen kira gelirinin ticari kazancın tespitine ilişkin hükümlerine göre kurum kazancına dahil edilmesi ve ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.Tahakkuk esası olarak da adlandırılan bu uygulamada, gelir ve giderin kurumlar vergisi matrahının belirlenmesinde dikkate alınabilmesi için, gelir unsurlarının tahsil edilmesi, gider unsurlarının da ödeme yapılması beklenmeksizin tahukkukun yeterli olduğu açıktır. Ancak peşin ödemelerde gelir veya gider unsuru gelecek dönemlere ait ise tahakkukun hangi dönemde olduğuna veya olacağına bakılmaksızın, söz konusu gelir veya giderin dönemsellik ilkesi gereği ilgili bulunduğu dönemde dikkate alınması gerekir.Bilgi edinilmesini rica ederim.