uyumsoft

Gülelim,Eğlenelim,Kafa Dağıtalım....

Müstehcen sayılabilir.Adminler gerekli görürlerse silebilirler.Fakat bu gazete piyasada var.Yani çok gizli bir şeyden bahsetmiyoruz.

6067111.jpg
 
Fox TV'de Anlat bakalım yarışmasından.....

bulunacak Kelime: KADINBUDU
- Oğlum sen nesin?
- Erkek!
- Tersi?
- Kadın!
- Onun yeneni?
- Çıtır




bulunacak Kelime: ZEBANİ
- Allahın meleklerinden biri.
- Cebrail.
- İlk üç harfi Çizgili bir hayvanı çağrıştırıyor.
- Zebrail?
- Seni zebrail çarpsın inşallah!




bulunacak Kelime: TELEPATi
- Hani ben sana bir seyi anlatmaya calisiyorum ama sozle degil
beyin, dalgalariyla falan...
- Ihıhıh ney diiii.. teletabi..!
- Tamam, tele'si kalsın. Kedilerin eline ne denir?
- Buldum! Telepence
- Offf beee bi kere de bil...


bulunacak Kelime: TiMSAH
- Abi bööle hani... kertenkele nedir?
- Hayvan
- Ne cins hayvan?
- Sürüngen
- Ok! Abi bu kertenkelenin birkac beden büyüğü..
- Ejderha
- Yuhhh!


Son kelime eğer bilinirse oyun kazanılacaktır. Süre 10 saniye.

Ben en cok bunu begendim
smile.gif
))))))
bulunacak Kelime: LAMBADA
Ekip1: Aha .ıçtınız..!
Ekip2: Sen öyle san. Söyle bakalım Alaaddinin cini nerede yaşar?
Lambada
Ekip1: Hastiiiiiiiirr...


bulunacak Kelime: Van Gogh (kulak tabu kelime)
- Abi bu kişi bir organını kesen bir sanatçı
- Bülent Ersoy

Gülmekten iptal edildi...


bulunacak Kelime: Uğur Dündar
- TV de program yapıyo hani yıllardır..
- Reha Muhtar? Ali Kırca?

- Yok, yok. Sarışın mavi gözlü
- Atatürk?
Gülmekten iptal edildi...


bulunacak Kelime: KRAMP
- Hani futbolculara girer
- Krampon


bulunacak Kelime: SERÜVEN
- Abi Macellan nasıl biriydi?
- Ne biliyim, iyi biriydi heralde..
- Abi onu demiyorum neye düşkündü?
- Karıya, kıza, bi de içkiye olabilir
- Pes..!


bulunacak Kelime: MISIR
- Keops nerede?
- Etiler!
- Allah cezanı versin Emre....


bulunacak Kelime: OKUL
- Biz nereye gideriz hergün?
- Bara... Diskoya.. Sinemaya.. Cafeye.. Bowlinge..

-Ayyy! Olmuyo bööle
-başka şekilde anlat..
- Ailemiz bizi nereye gidiyo biliyor?
- Haaa.. okulaaa..


bulunacak Kelime: Anneler Günü
- Cennet kimin ayaklari altında?
- Anne
- Tamam, ha ni onların özel bir günleri var, ne o?
- Adet..?


bulunacak Kelime: KÖPEKBALIĞI
- Denizde ne olur?
- Dalgaa!
- Hayir ya öyle diil. Hani karadada var 'hav hav' der?
- Ha! Köpek.
- Onun denizde olanı?
- Deniz köpeği!

 
Keyifle dinlediğim bir şiir..

Yılmaz Erdoğan-Ankara

Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar...
kimse keman çalmaz belki ama
çok keman çalınsın balolarında
diye yapılmış
gri sisli binalar...
alnının ortasında
ciddi bir devlet asabiyeti.
çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
(biz bir şeyi delicesine severiz
ama tanrım neyi?)
kahve önü çatlak mozaik
bel kemiğine tehdit
kürsüler üstünde
çok sigara içen
öğrenciler
bir daha asla yaşayamayacağı
aşkları teğet geçerken
hep onu sevmeyenleri severek
hep onu sevenin gözlerinden
kalabalıklara kaçarak
karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
bir izmirli güzele dayatmak varken
(hep kardeş olacak değiliz ya,
yaşasın halkların sevgililîğî!)
soyut bir sevdaya
beşik kertilmiş olan
dağda çoban,
şehirde şark çıbanı sayılan,
fırat'ın büyük elleri
ararat'ın kız yelleri
cilo'nun derin nefesleri
hülasa kente hukuk mukuk okun
mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş
anadolu çocukları, ankara' ya öyle yakışırdı ki kar
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar
(belki balkona kar seyretmeye çıkar diye
sevdiğimiz kızlar
çok dibimiz donmuştur ve çoğu zaman
bu kar mevzuu
kızlara yeterince ilginç gelmemiştir
hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar
hüzünlü gelmez insana
ankara'da,
yoksa bugün bir hayat
yaşanmayacakmı duygusu çöker bütün bozkıra.
Kimse keman çalmaz belki
Belki bu fiim hiçbir zaman
o kadar fiyakalı olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
o okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
tadını vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
bizzat Urfa'da hatta
Ama hiçbirinde
o kadar aç oturrnadım sofraya
ankara'ya
öyle yakışırdı ki kar
çok yabancı bir soluk duyulur bazı
bilinmez bir dilin ıslığından
anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
öyle deme
Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
bu kadar insanın neden ankara'yı sevdiğini anlamadan
ankara'da yaşamak
yollarına hep sevdiğimiz insanların
adlarını vermediler ama biz her duvara
bilvesile onların adını yazarak yaşadık
kül ve betondan mürekkep
yaşadıkça yaşanılası gelen
o tuhaf bozkır kokusunda.
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar.
asfaltlar ışıldar...
bir günden bir sürü gün yapan
mesai saatlerinde hiçbir şey yapan
hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
rakıyı bol sulu içen
dokunmasın için deği!
çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,
hep kağıtlara bakarak,
hep kağıtlardan bakarak
hem neşet ertaş' ı hem bülent ersoy' u
aynı anda sevmeyi başararak,
karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
çok beğenmeyerek ama
yine de bu tasarrufunu takdir ederek
boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
yürüyen...
memurlar.......
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar...
biz, şimdi kapalı birr kuruyemişçi
dükkanının -ki bütün plan kar altında
tuzsuz ay çekirdeği çitileyip
yanı sıra bafra içmektir-
kötü ışıklandırılmış vitrininden
umutsuzca içeri bakan,
kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,
merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,
-yani sistem kendi verdiği kimliği
zırt pırt geri istemektedir-
doğduğu yer yüzünden
doğuştan kavgacı zannedilen ama
pek çoğu kavgadan nefret eden
kavgacı esmer cesur korkak
çoğu kürt çoğu türk çocuklardık...
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar....
ha sonra belki ahmed arifin aklına
hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara' yı
O'nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir:
kar altındadır varoşlar
hasretim,nazlıdır ankara.....
ustam yine sen bilirsin ama
hangi aralıkta bir şair ölmüşse
işte o,en netameli aydır bence.
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
asfaltlar ışıldar...
yalanlar...
şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa
elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.
 
Yavuz Sultan Selim Han'ın mükemmel dörtlüğü..

Yavuz Sultan Selim iran seferi sırasında kılık değiştirip İran şahıyla satranç oynar...şah çok iyi bir oyuncudur...şah karşısındakinin sade bir vatandaş olduğunu düşünmektedir ve rakibini küçümser...Yavuz Sultan Selim ağır ağır oynamaktadır çünkü dışarıda osmanlı ordusu İranı kuşatmaktadır... şahın durumu pek iç açıcı değildir... iyice kızar ve senin ne haddine beni yenmek diye sinirli bir şekilde azarlar Yavuz Sultan Selimi...Yavuz Sultan Selim ayağa kalkar ve bu dizeleri söylemeye başlar...ne olduğunu anlamayan şah şaşkın bakışlarla etrafına bakarken vezir gelir ve şah'a osmanlının sarayın içine kadar girdiğini söyler...Osmanlı askerleri kapıdan içeri girerler ve şah artık anlamıştır sözlerin manasını...

Ayrıca bu dörtlükte çok ince ve mükemmel bir akrostiş uygulaması vardır.

Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkâne / yâr olur
Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sâdıkâne / belki ol / bu âlemde / dildâr olur
Yâr olur / ağyâr olur / dildâr olur / serdâr olur

Yukarıdan aşağıya doğruda okunduğunda aynı dizeler çıkmaktadır.

 
İKİ ASKER

Kocadere köyünde büyük bir sargı yeri kuruluyor. Kimi Urfalı, kimi Bosnalı, kimi Adıyamanlı, kimi Gürünlü, kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor...

Bunlardan biri Lapseki'nin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.

"Ölme ihtimalim çok fazla. Ben bir pusula yazdım arkadaşıma ulaştırın..."

Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur: "Ben... Ben köylüm Lapseki'li İbrahim Onbaşıdan 1 Mecid borç aldıydım... Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin."
"Sen merak etme evladım" der komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar. Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de
"Söyleyin hakkını helal etsin" olur...

Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor.

İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yıkılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine ne de gözyaşlarına engel olamaz...

Pusuladaki not:

"Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 Mecid borç
verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim."
 
YOLLARDAKİ YURDUM İNSANI

Yolcu müsait bi yerde inmek ister ama dili sürçer:- Şoför bey mübarek bi yerde inebilir miyim?- Şu ilerdeki caminin önünde bırakayım teyze seni...

- Oğlum bu Eminönü'nden geçer mi? - Yok teyze biz Taksim'e çıkıyoruz. - Hah tamam oğlum siz gidin ben gelmeyeceğim.

Yolcu:- Abi Heykel'e çıkıyo mu? Şoför:-Yok abi, yanından geçiyo.

Arkadaki aksi teyze öndeki uzun saçlı delikanlıya seslenir:- Kızım şurdan bir kişi uzatır mısın? - Ben kız değilim! - Amaaaan ne bileyim kız mısın dul musun, uzat işte.

Eve gitmek üzere Bakırköy dolmuşu bekliyordum. Sigaramın kalmadığı aklıma gelince önünde durduğum Tekel bayiine girecekken minibüs geldi.Apar topar bindim. Şöföre parayı uzatıp,- Bir Monte Carlo' dedim! Adam birkaç saniye yüzüme bakıp:- Abi bu Bakırköy'e gider' diye cevap verdi! İşte o an benim ve şöförün bittiği andı.

- Mükemmel bir yerde inebilir miyim? Yolcunun kafası karışık sanırım, kendisi de dolmuşdakilerle birlikte güler söylediğine şoför kadını indirirken:- Buyrun size layık değil ama!

Yolcu müsait bi yerde inmek ister ama dili sür çer:- Müsait bi yerde iner misiniz? Şoför:- Niye sen mi kullancan???

Rumeli-Hisarüstü otobüsüyle Taksim'e doğru gidiyoruz. Adamın biri Beşiktaş dolaylarında gayet aceleci bir tavırla:- Kaptan orta kapıyı rica edebilir miyim? Bizim şoför olaya hakim:- Tabi abi ayıp ettin. Al götür senden kıymetli mi...

İstanbul'dayız... Dolmuşa bindik, dolmuş doldu,tam kalkıcak, elemanın biri açtı kapıyı. İçerde tıkış tıkış oturmuşuz, Eleman hala bir umut sordu:- Kaptan, yer var mı? Şoför de arkasını dönüp cevap verdi: - Bilmiyorum, üst kata bi bak bakalım...

Pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi. Tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi.Birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı. Çocuklardan biri şoföre parayı uzattı:- Abi bir öğrenci bir de Hayvan alır mısın?
 
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ 1

» Bir kilo limonda,bir kilo çilekten daha fazla şeker olduğunu,
» Timsahların renk körü olduğunu,
» Sadece erkek kanaryaların öttüğünü,
» Yarım kilo bal yapabilmek için arıların iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorunda olduklarını,
» Tarantulaların iki buçuk yıl hiçbir şey yemeden yaşayabildiklerini,

» İncilerin sirkede eridiklerini,


» Havuca rengini veren bir karotenin olduğunu,
» Venüs’ün saat yönünde dönen gezegen olduğunu,
» En fazla asfaltlı yola sahip olan ülkenin Fransa olduğunu,
» Sihirli sözcük olan ‘‘Adrakadabra’’nın ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylendiğini,
» Eyfel Kulesi’nin tepesine çıkabilmek için 1.792 basamak çıkmak gerektiğini,
» Türkiye’nin kişi başına alkol tüketiminde dünya 3.’sü,sigara tüketiminde ise dünya 4.’sü olduğunu,
» İnsanın kendi dirseğini yalamasının imkansız olduğunu,» İdrarın zifiri karanlıkta parladığını,» İnsanların eğer şiddetli hapşırırlarsa kaburgalarını kırabileceklerini,

» Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını,
» Dünya nüfusunun % 50’sinin hiç telefonla konuşmadığını,
» 1 saat boyunca kulaklıkla bir şey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını % 700 arttırdığını,
» Çakmağın kibritten önce bulunduğunu,
» Parmak izleri gibi dil izlerinin de insana özel olduğunu,
» Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların % 23’ünün makinelerin üzerine oturarak kendi popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlardan kaynaklandığını,
» Hindistan’da sokakta tuvaletini yapmanın yasal olduğunu,

» Çinde yere tükürmenin serbest; ama balgam üzerine basmanın yasak olduğunu,
» Rusya’da erkek erkeğe dudaktan öpüşmenin sevgi ve saygı ifade ettiğini,
 
2

» 2.500 metre derinlik ve 300C’ sıcaklıkta yaşayabilen bakterilerin olduğunu,
» Bağırsaklarımızda 400’den fazla bakterinin olduğunu ve bu bakterilerin Bağırsaklarımızdaki sayılarının hücre sayılarımızdan daha fazla olduğunu,
» Denizatlarında annenin yumurtayı babaya verdiğini ve babanın da o yumurtayı 6-8 hafta kesesinde taşıdıktan sonra,kesesinde yavru bir denizatı doğurduğunu,
» Günde bir metre boy atan sarmaşıkların olduğunu,
» İnsana yemek için saldıran tek hayvanın ayı olduğunu,,
» Kurtların yiyeceklerini 30 km taşıyıp yavrularına götürdüğünü,

» Kir kurtlarının en sevdiği yiyeceklerin kavun olduğunu,

» Pirhanaların üç ısırışta insan elini bileğinden koparabileceğini,
» Soğuk iklimde yaşayan tatlı su kaplumbağası türü olan kaplumbağaların,sonbaharda derin bir nefes alarak girdikleri sudan,ilkbaharda çıktıklarını ve bu kaplumbağaların üç ay oksijensiz hayatta glikolizden enerji sağlayarak kalabildiklerini ve bunların kalp atışlarının dakikada bir olduğunu,
» Dişi mavi balinaların 34m boyunda olduklarını ve günde 3.000.000 kalori aldıklarını,
» Edison’un ampule konulacak maddeyi bulabilmek için 3.000 deneme yaptığını,

» Birinci Dünya Savaşı’nda 2.500.000 tane atın kullanıldığını,


» Polonya Kralı August’un 350 tane çocuğunun olduğunu,
» Yapılan bir deney sonucunda sigara içindeki katran maddesinin bir farenin sırtına sürüldükten sonra,farenin sırtındaki o bölgede kanser oluştuğunu,
» Peru’da hiç umumi tuvaletin olmadığını,» Bugüne kadar kaydedilen en büyük dalganın,1971 yılında Japonya’nın Ishigaki Adasındaki 85 metre yüksekliğe ulaşan dalga olduğunu, » Açık bir gecede 1000’den fazla yıldızı görebilmenin mümkün olduğunu,
» Herhangi bir okyanusun en uzak olduğu noktanın Çin olduğunu,
» Sadece dişi sivrisineklerin ısırdığını,
» Dünyada her dakikada düşük şiddette depremin olduğunu,
» Hindistan’daki yıllık doğum sayısının,Avusturya’nın toplam nüfusundan fazla olduğunu,
» Rusya’nın dörtte birinin ormanlarla kaplı olduğunu,bu alanın Türkiye’nin yüzölçümüne eşit olduğunu,
» Tarih boyunca yeryüzünde bulunan altını 200 kat daha fazlasının okyanuslarda bulunduğunu,
» Köpeklerin ter bezlerinin ayaklarının altında olduğunu,
» Salatalığın %96’sının su olduğunu,
 
3

» İnsan elinin en yavaş uzayan tırnağının baş parmak olduğunu,en çabuk uzayan tırnak ise orta parmağınki olduğunu,
» Hawaii alfabesinde sadece 12 harfin bulunduğunu,
» Başkan John J.Kennedy,yirmi dakikada dört gazete okuyabildiğini,
» Eskiden mumyaların ayak parmaklarının tek tek sarılarak mumyalandığını,
» Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekorunun 440 saat olduğunu,
» Bir camın kırıldığında,ufalanan parçaların saatte üç bin millik bir yol aldığını,

» İnsan saçının 3 kg. ağırlık kaldırabilecek esneklikte olduğunu,
» Günümüzde evlenenlerin %50’sinin boşandığını,

» Beethoven’ın beste yapmadan önce kafasını soğuk suya soktuğunu,

» Türkiye’de her 25 kişiden birinin astım hastası olduğunu,
» Dünyadaki hayvanların %80’inin 6 ayaklı olduğunu,» Sadece Uranüs’ün çıplak gözle görüldüğünü, » Kaplumbağaların üç yıl hiçbir şey yiyip içmeden yaşayabildiklerini,
» İnsanları parmak izinden,köpekleri ise burun izinden tanımanın mümkün olduğunu,

» Eskimoların,buzdolaplarını yiyeceklerinin donmaması için kullandıklarını,

» Gözlerimiz açıkken hapşırmanın imkansız olduğunu,

» Sıcak suyun,soğuk sudan daha ağır olduğunu,
» İnsanların yılda 1.500 kere rüya gördüklerini,
» Keççabın önceden ilaç olarak kullanıldığını,
» Sarışınların,esmerlere göre daha fazla saçının olduğunu,
» Bir insanın günde 23 bin kere nefes alıp verdiğini,
» Dünyada en çok kullanılan ismin Muhammed olduğunu,
» Vücudumuzdaki en güçlü kasın dilimiz olduğunu,
» Yunus balıklarının bir gözleri açık uyduklarını,
» Döllenmeden doğuma kadar bir bebeğin ağırlığının 5 milyon kat arttığını,
» Atların insanlardan 18 tane fazla kemiği olduğunu,

» Mavi balinaların çıkardığı seslerin 850 km kadar uzaktan duyulabileceğini,

» Fillerin günde ortalama 2 saat uyduklarını,

» Kediler için 7.kattan düşmenin,32.kattan düşmekten daha tehlikeli olduğunu(Çünkü kediler ancak 6.katta terminal hıza ulaşabiliyorlar),
» Kelebeklerin ayaklarıyla tat aldıklarını,
 
4

» Yavru bir balinanın boyunun 10 m olduğunu,
» Dört tane gözü olan köpek balıklarının olduğunu,
» Balinaların günlük 1,500 ton su yuttuklarını ve bu suyun tekrar bir kısmının geri aldığı yere verdiklerini,
» Yusufcuk böceğinin (helikopter böceğinin.)30.000 tane gözü olduğunu,
» Yengeçlerin altındaki keselerinde yüzlerce yengeç yavrusu olduğunu,
» Pelikanlar balıkları üstten gördüğünde hemen o bölgeyi tespit edip suyu ağzına çektiğini,sonrada suyu dışarı püskürtüp balığı yediğini,
» Şempanzelerin en sevdiği yiyeceğin karınca olduğunu ve bu karıncaları yerden bir çubuk bulup o çubuğu tükürükleyip daha sonra çubuğu karınca yuvasına sokup çekerek karıca tuttuğunu ve yediğini,
» Kasak kuşları yakaladığı avları sert pençeleri olmadığından, dikenlere batırarak öldürdüğünü,
» Gorillerin soğuk günlerde ısınmak için kendi dışkılarını yediklerini,
» Şempanzelerin yüzme bilmediklerini,
» Kedilerin beyninde 32 tane kas olduğunu,

» Kereviz yerken harcanan kalorinin, kerevizin verdiği kaloriden fazla olduğunu,
» Meşe ağaçlarının elli yaşına gelmeden meşe palamudu vermediklerini,
» Bukalemunların dillerinin kendi vücutlarından 2 kat daha uzun olduğunu,
» Değerli taşların çoğunun birkaç elementten oluşmasına rağmen,pırlantaların tamamen karbondan oluştuğunu,
» Yataktan düşerek ölme olasılığının iki milyonda bir olduğunu,
» İlk çamaşır makinesinin 1907 yılında Hurley Machine tarafından icat edildiğini ve az sürede başka birine satıldığını,
» Kıta isimlerinin hepsinin aynı harfle başlayıp bittiğini,
» Avustralya’daki Tuvaletlerin sifon sularının saat yönünde aktığını,
» Ortalama bir erkeğin,hayatının 3 350 saatini traş olmakla geçirdiğini,
» Geçen 3 500 yılın sadece 230 yılının barış içinde geçtiğini,
» Bir insanın 8 yıl,7ay ve 6 gün hiç susmadan bağırırsa,bir fincan kahve pişirecek enerjiyi üretebildiğini,» Başımızı hiç ara vermeden bir duvara vurduğumuz taktirde,bir saatte150 kalorilik enerji tüketeceğimizi, » Kutup ayılarının hepsinin solak olduğunu,
» Bir pirenin, kendi vücudunun 350 katı mesafeye sıçrayabildiğini ve bu bir insanın futbol sahasının bir ucundan diğer bir ucuna atlayabilmesi kadar olduğunu,
» Sıçrayamayan tek hayvanın fil olduğunu,
» Sümüklüböceklerin dört tane gözü olduğunu,
» Bir deve kuşunun gözünün beyninden büyük olduğunu,
» İnek sütünün pH değerinin 6 olduğunu,
» Bir timsahın gözlerinin arasında ki mesafenin ayaklarının büyüklüğüne eşit olduğunu,
» Dalmaçyalıların gut olmayan tek köpek cinsi olduğunu,
 
Üst