İşten Çıkışlar Tek Yere Bildirilecek Yetki Bitecek

ferhat

Moderator
Forum Yönetimi
Üyelik
6 Haz 2005
Mesajlar
7,616
Konum
İSTANBUL
İşten çıkışlar tek yere bildirilecek yetki bitecek



5838 sayılı Kanun 28 Şubat günü Resmi Gazetede yayınlandı ağustos ayından sonra sendikalara yetki verebilmek için Çalışma Bakanlığının yalan-yanlış istatistikleri yerine Sosyal Güvenlik Kurumu?nun istatistikleri geçerli olacak, bu da sendikaları yetkisiz, işyerlerini toplu sözleşmesiz bırakacak?

İşverenler, muhasebeciler, insan kaynakları elemanları en çok bir işçi (çalışan) işe alındığında veya işten ayrıldığında 4 yere birden bildirmek zorunda kaldıklarından şikayetçi olurlardı.
Uygulamalara göre işten çıkışlarda;
1-SGK?ya internet üzerinden 10 gün içinde,
2-SGK?ya aylık prim hizmet belgesi ile takip eden ayın 23 üne kadar,
3-İŞKUR?a 15 gün içinde,
4-Çalışma Bakanlığı?na takip eden ayın 15 ine kadar,
Bildirmek-bildirge vermek gerekmekteydi artık 01.08.2009 gününden itibaren bildirim ikiye düşürüldü.

1-SGK?ya yapılan bildirimler yeterli sayılacak
28 Şubat 2008 günü Resmi Gazetede yayınlanan 5838 sayılı Kanun?un 01.08.2009 günü yürürlüğe girecek olan 5 inci maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
?Kuruma yapılan bazı bildirimlerin yeterli sayılması
EK MADDE 1 ? İşverenler tarafından 8 inci, 9 uncu ve 11 inci maddelere göre Kuruma yapılan sigortalı ve işyerlerine ilişkin bildirimler; 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesi, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 62 nci maddesi, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 48 inci maddesi ve 4857 sayılı İş Kanununun 3 üncü maddesi hükümleri uyarınca Bakanlık ile ilgili bölge müdürlüklerine ve Türkiye İş Kurumuna yapılması gereken bildirimlerin yerine geçer.
Ticaret sicili memurluklarınca işyeri tesciline ilişkin Kuruma yapılan bildirimlerin dışında, ayrıca Bakanlık ilgili bölge müdürlüğüne bildirimde bulunulmaz.
Geçici 20 nci maddede belirtilen sandıklar, Kuruma devir tarihine kadar iştirakçilerinin sandıkla ilgilerinin başlama ve sona ermesine ilişkin bildirimlerini en geç on gün içinde Kuruma yaparlar.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.?
denilerek SGK?ya yapılan işe giriş ve işten ayrılış bildirimlerin İŞKUR ve Çalışma Bakanlığı?na yapılan bildirimler yerine geçmesi kanunlaştırılmıştır. Buna en çok yukarıda şikayetçi olarak gösterilen muhasebeciler-mali müşavirler sevinecektir ama sendikalar epey üzülecektir.

2-Sendikalar yetki almakta güçlük çekecekler
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu?nun ?Yetki? başlıklı 12 inci maddesine göre;
?Madde 12 - Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde onunun (tarım ve ormancılık, avcılık ve balıkçılık işkolu hariç) üyesi bulunduğu işçi sendikası?? yetki alabilir ve bu yetkinin belirlenmesinde de aynı madde gereğince, ?Bir işkolunda çalışan işçilerin yüzde onunun tespitinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca her yıl Ocak ve Temmuz aylarında yayımlanacak istatistikler esas alınır??

Yani bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yetkisi alabilmesi için o işkolundaki işçi sayısının en az yüzde 10?unu üye yapmış olması gerekir. Mesela bir iş kolunda 3 milyon işçi varsa sendikanın da 300 bin üyesi olmalı ki TİS yani Toplu İş Sözleşmesi yapma yetkisi alabilsin.

a-Çalışma Bakanlığına 5 milyon işçi varmış ve yüzde 60?ı sendikalıymış
SGK?ya göre 15 milyon işçi varken, Çalışma Bakanlığı istatistiklerine göre sadece 5 milyon işçi var daha doğrusu sendikalardan dilediğine yetki vermek için Bakanlık işçi sayılarını işkollarına göre düşük göstermektedir. Bunun için de işverenlerce kendisine göre işçi giriş (ek-1) ve işçi çıkış (ek-2) formlarından dilediğini kadarını rakamlara yansıtmaktadır.
Çalışma Bakanlığı, sırf işçi sendikaları yetki alabilsin diye işçi sayılarını düşük tutmakta ve buna uygun istatistikler yayınlamaktadır. Mesela 2009 yılı ocak ayına ait Çalışma Bakanlığı?nın (Yalan) İstatistiklerine göre ülkedeki toplam işçi sayısı 5.434.433 olup bu işçilerin de yüzde 59,98 yani 3.205.662 kadarı da sendikalıymış.


b-Sosyal Güvenlik Kurumu?na göre işçi sayısı 15 milyon
Şimdi Çalışma Bakanlığı?nın değil de SGK?nın istatistiklerine göre yüzde 10 barajını aşacak sendika hemen hemen yok gibidir.
Sosyal Güvenlik Kurumu?nun 2009 yılı ocak ayı istatistiklerine göre toplam 15.613.784 prim ödeyen vardır. Bunlardan zorunlu, topluluk ve özel-banka çalışanlarının toplamı ise 13.520.949 olduğu görülecektir. Kayıt dışı ekonomiyi yani sigortasız çalışanları yok saydığımızda bile SGK ile Çalışma Bakanlığı işçi sayıları arasında 3 kat fark vardır.
I- AKTİF SİGORTALILAR
Sayıları

1- Zorunlu
13.169.130

2 - Çırak
249.292

3- Topluluk(Av-Noter)
31.819

4 - Tarım SSK
202.000

5 - Tarım Bağ-Kur
1.130.483

6 - Muhtar
14.091

7- İsteğe Bağlı
496.969

8- Özel Banka-Borsa
320.000

Toplam
15.613.784





3-2009 sonuna kadar 2821 ve 2822 yeniden düzenlenmeli
Artık 5838 sayılı Kanun?un 01.08.2009 günü yürürlüğe girmesiyle birlikte Çalışma Bakanlığı?nın yalan-yanlış istatistikleri yerine SGK?nın istatistikleri geçerli olacak. O zaman da hemen hemen hiçbir sendika (demiryolu, havayolu vs) hariç işkolu bazında yüzde 10?luk işçi sayısı barajını aşamayacakları için ülke yetkisiz sendikalarla dolacaktır. İşverenler için dikensiz gül bahçesi demek olan bu düzenlemeye karşın mutlaka ve mutlaka 2009 yılı sonuna ayına kadar 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu İŞ Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu?nda bir düzenleme yapılmalı, en hafif ifadeyle yüzde 10 barajı yüzde 3 veya 5?e düşürülmelidir.

Bağ-Kur?u (SGK?yı) dava edin tek kuruş ödemezsiniz
1945 doğumluyum 1974 de esnaf Bağ-Kur ödemeye başlayıp 12.10.1999?da 9 basamaktan emekli oldum 66 TL aylık bağlanmıştı o zaman aylık doğrumudur? İşyerimi devam ettiğimi maliyeye ve Bağ-Kur müdürlüğüne bildirmiştim. İşlerimiz son 3 yıldır çok kötü gitti dayanamayıp sermayeyi erittik. 10 Ekim 2008?de işyerimi kapattım ve durumu Bağ-Kur?a da bildirdim. 27.11.2008?de emekli aylığımı almaya gittiğimde 132 TL eksik olduğunu görünce, sordum, 2003 yılından beridir aylığımdan kesilmesi gereken SGDP borcuymuş. Ben emekli olurken işyerime kapatmayacağımı, devam edeceğimi bildirmiştim zamanında neden kesmediniz, şimdi neden gecikme zammı alıyorsunuz diye itiraz ettim ama kesmeye devam ediyorlar. Bu arada gazetenin baskısını artırılması için sizden ricam var çünkü ilk gün bulamadım. A.Demir-Gebze

Bağ-Kur?da SGDP (Sosyal Güvenlik Destek Primi) uygulaması ilk defa 08.09.1999 günü Resmi Gazetede yayınlanan 4447 sayılı Kanun ile getirilmiştir ve 1479 sayılı Kanun?un ek 20 inci maddesi olmuştur. Maddeye göre;?? aylığı bağlananlardan, 24 üncü maddenin (I) numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya başlayanların, sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklarından, aylığın bağlandığı veya tekrar çalışmaya başlanıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay dahil % 10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir??. denilmiştir. Ancak, 2003 yılında köklü değişiklik olmuş ve sadece Bağ-Kur emeklilerinden değil diğer kurumlardan emekli olup da Bağ-Kur?lu olması gerekenlerde eklenmiştir.
Sizin de 2003 yılına kadar aylığınızdan SGDP kesilmiş ama daha sonra Bağ-Kur?un hatası ile kesinti sona erdirilmiştir. Şimdi de bu hatayı fark eden Bağ-Kur (SGK) 2003 yılından bugüne kadar olan sürenin SGDP?sini sizden faizi ile istemiş. Bu durumda siz hukuken sebepsiz zenginleşmişsiniz ve sebepsiz zenginleşen kötü niyetli değilse elinde kalanını verir. İşte bu nedenle hemen İş mahkemesine gidip bu borç için menfi tespit davası açın ve sebepsiz zenginleşmede kötüniyetinizin olmadığını (Bağ-Kur?un hatalı olduğunu) ifade ediniz. Kötüniyetli olmayan kişi olarak sadece elinizde kalanı vereceğinizi ve emekli aylığı ile geçinen kişi olarak da aldığınız aylığı yediğiniz içtiğiniz dava dilekçenize ekleyin.

İşsizlik parası alabilirsiniz
İşyerimiz 23.02.2009 tarihinde İş Kurumuna Kısa Çalışma ödeneği için başvurmuştur. Ben de bu süre zarfında kullandıracakları ücretsiz izni kabul etmediğimi belirttim ve işten ayrılma talebinde bulundum. Beni 28.02.2009 tarihinde tazminatlı olarak işten çıkardılar. Bu durumda başvuru tarihi ve çıkış tarihim açısından işsizlik ödeneğinden yararlanma durumum bir tehlike yaratır mı? Yani işsizlik ödeneğimi alamama gibi bir durum söz konusu olur mu bunu öğrenmek istiyorum? Ümmü Güldoğan

İşverenin size iş vermeyip, ücretsiz izne çıkarmasını kabul etmeyerek 4857 sayılı Kanun?un 24 ?üncü maddesine göre iş akdinizi kıdem tazminatı alarak feshetmeniz (veya işverenin 4857/17 gereğince işten çıkarılmanız) sonrasında İŞKUR?dan işsizlik ödeneği alabilirsiniz. Bunun için işten çıkarılırken size verilmesi gereken İAB ile İŞKUR?a 30 gün (bir ay) içinde müracaat etmektir.


Ali Tezel
 

Benzer konular

Üst