SSKlı Olarak Bir Şirkete Kurucu Ortak Olmak Ve O Şirkette Kendine Maaş Ödemek

Üyelik
7 Ağu 2013
Mesajlar
9
Konum
Ankara
Merhaba arkadaşlar,

Benzer sorular belki çok karşınıza gelmiştir internetten de birçok yerden arama yaptım ve yazı da okudum ama işin içinden hala net olarak çıkamadım. Benzer bir soru burada paylaşılmış ama doyurucu bir cevap gelmemiş.

Öncelikle bir sürü şey okuduğum için boş değilim ama parça parça bilgileri okuduğum için bütün olarak yorumlayamıyorum. SGK'lı olarak şirket kurabilirim, SGK'dan dolayı Bağkur'lu olmama gerek yok... Şirket ortağı kendi sirketinde SGK'lı olarak çalışamaz. Şirket ortakları kendilerine maaş yazabilir. Aynı anda SGK ve Bağkur durumunda SGK üstün gelir. Bir kişi iki farklı yerden SGK'lı ise ikisi de bildirilmelidir ama iki farklı yerden Bağkurlu ise teki bildirilir vs. gibi doğru ya da yanlış -uzmanı değilim çünkü- internetten dünya kadar bilgi okudum. Kısaca da öğrendiklerimi sıraladım. Benim sorunum ise bunların kombinasyonu gibi ve daha özel bir durum.
---------------------------
Soru: Özel bir firmada 5510 4/a olarak çalışıyorum yani SGK'lıyım. Yakın bir zamanda bir şirketin de kurucu ortağı olacağım ve aynı anda SGK'lı işime de devam edeceğim. Ayrılmayı düşünmüyorum. Kuracağım bu şirkette kendime maaş da yazmak istiyorum. Dolayısıyla böyle bir durumda şu ortaya çıkıyor;
1 - SGK'lı olarak bir şirkette zaten çalışıyorum,
2 - Kurucu ortağı olduğum diğer bir şirkette de kendime maaş yazıyorum.

Bir kere bu mümkün mü soru herhalde gayet açık. İkinci olarak kısıtlarım var. Kurduğum şirkette kendime maaşı "huzur hakkı" altında yazamam. Net açıklayıcı ve verdiğiniz bilgiyi bir referansa -kanun, mevzuat vs.- dayandırarak yazarsanız iyi olur. İlgili referansları kendim de okumak istiyorum.
---------------------------
Cevaplardan önce şunu belirtmek istiyorum kendim cevap bulamadım çünkü her öğrendiğim şey parça parça. Bir kişi birden fazla yerde SGK'lı olarak çalışabilir. Bunu öğrendim, bununla ilgili dünya kadar yazı var ama ya çalıştığı ikinci şirket, kendisine ait bir şirketse bu duruma ait net bir bilgi yok. Diğer yandan bir kişi işsizken bir şirkete ortak olsa ve sonra ortağı olduğu şirketten kendisine maaş yazsa alabilir, bunun adını huzur hakkı vs olur. Bunu da öğrendim. Ancak bu tip durumların cevabı benim sorumu yine cevaplamıyor. Çünkü benim kısıtlarım var bir kere ben bir yerde zaten SGK'lı olarak çalışıyorum artı kendime yazdığım maaşı "huzur hakkı" olarak gider gösteremem. Bunu özellikle yazıyorum ki bildiğim şeyler üzerinden yuvarlak cevaplar verilmesin. Araştırıp cevabı kendim bulmak istedim bunun için çok kastım ama bir türlü işin içinden çıkamadığım için buraya konu açmaya karar verdim.

Benim durum zaten bilindik bir durum değil çünkü birçok kişi bir yerde çalışırken şirket kursa bile kendi şirketinde kendisine maaş yazmaz, çok mantıklı değil. Yıl sonu kar üzerinden vergisini öder kazancını kenara koyar. Amacı odur zaten kar edip onu kazanmak. Yine çok ortaklı limited ya da anonim şirketlerde ortaklar kendilerine belki maaş yazabilirler. Şirket için çok gayret gösterip, çalışan ortak ile az çalışan ortak arasındaki kazancı dengelemek hatta bazı durumlarda şirketin vergilerini azaltmak için şirketin ortaklarına maaş yazılması mantıklıdır -okuduğum bir yazı bu tarz şeyler söylüyordu- ama eminim böyle durumdaki ortakların zaten bir başka şirkette SGK'lı olarak çalışma durumu yoktur. Ortakların tek işleri kendi şirketleri için ortaya koydukları emekleridir. Gel gelelim benim durum yukarda da bahsettiğim gibi tüm bu durumların kombinasyonu. Yardımcı olursanız çok makbule geçecek yoksa karın ağrısından öleceğim.
 
Hatta benim sorumdaki durumu birisi çok güzel özetlemiş.
SGK kanununda bu konuda açık var. Hem kişi kendi şirketinde/işyerinde 4-a olarak sigortalı olamaz kuralı var, hem 4-a olarak çalışan birinin zorunlu 4-b olamaması kuralı. Eğer kişi birden fazla işyerinde iş akti ile çalışıyor ise her çalıştığı işyerinde 4-a sigortalısı yapılmak zorunda ama kişi kendi işyerinde ve başka bir işyerinde 4-a olmasını gerektiren bir çalışması durumunda ne yapılması gerektiği muallak. Çözüm başka işyerinde 4-a çalışırken kendi işyerinde 4-b olarak (isteğe bağlı seçeneğini kullanarak) prim ödeyebiliyor ise 4-b primi ödenmesi olabilir.
Ama çözüm kafa karıştırıcı, bana birisi güzelce açıklayabilir umarım.
 
Başka yerde 4/a' lı olmanız kendi şirketinizde maaş veya huzur hakkı almanızı engellemez.Siz sanırım bir işyerinde çalışırken, diğer işyerinde işleri yürütemez, orası için emek harcayamaz diye düşünüyor ve maaşda alamam diye varsayıyorsunuz.
Ancak birden fazla işyerinden de pek ala huzur hakkı vs alınabilir.Buna bir engel yoktur.
Kendi işyerinizde bordroya dahil edileceksiniz, gv ve dv kesilecek.Ssk primi ödenmeyecek.
 
Aslında konu şu;

Alınacak bir hibe ile şirket açılacak. Hibenin şartlarından birisi de "huzur hakkı" gider olarak yazılamaz deniliyor, maaş ise yazabiliyoruz. Ancak şirket ortakları projenin asıl çalışanları olacak, diğer bir deyişle şirket ortağı olmayan çalışanımız olmayacak. Yani hem şirket ortağı olacaklar hem de projede çalışan olarak görev alacaklar. Kurulacak şirket yeni olduğundan kimse asıl SGK'lı şirketinden de haklı olarak ayrılmak istemiyor ancak bir yandan da kuracağımız şirkette emeğimiz karşılığında kendimize maaş yazmak istiyoruz. Tekrar ediyorum "huzur hakkı" yazamıyoruz.

Bir yerde kural gereği şirket ortağı kendi şirketinde 4/a olmaz diyor başka bir yerde birisi "kendi ortak olduğu şirkette iş akdi ile çalışabilir ve bunun için 4/a sigortalı olmak zorundadır" diyor. Bir başka yerde bordro hazırlanır gelir vergisi ıvır zıvır ödenir, ama SGK, Bağkur vs ödenmez deniyor. Cidden kafam çok karıştı.

Şimdi örnek vereyim; kurucu ortağı olduğum şirkette iş akdi üzerinden 4/a ile yani SGK'lı olarak çalışabiliyorsak aslında durumum aynı anda birden fazla yerde SGK'lı olarak çalışan durumunda aynı olacak. Çünkü zaten bir yerde SGK'lı olarak çalışıyorum. Bu durumda hem hali hazırda çalıştığım şirket 30 gün üzerinden SGK bildirimi yapar, hem de ortağı olduğum şirket 30 gün üzerinden SGK bildirimi yapacak. Prim tavan fiyatı aşarsa üzeri oranı miktarında bana geri ödenir, prim 30 gün üzerinden hesaplanır.

Peki ortakar kendi şirketlerinde iş akdi üzerinden 4/a ile yani SGK'lı olarak çalışamıyorsa, "huzur hakkı" da hibenin kuralları gereği yazılamıyorsa başka hangi kalem altında şirket ortakları kendilerine maaş yazabilirler. Bir de bu "örtülü kazanç dağıtımı" nedir çünkü istenmeyen birşey sanırım kural dışına çıkıp yasal olmayan birşey yapmak istemeyiz. Şunları bir netleştirirsek cidden çok rahatlayacağım.
 
Sayın hoobastank,

Konu hakkında hem aklım karıştı hem de çok araştırdım biliyorum gibi bir soru sormak aslında pek doğru değil. sorunuza cevap vermeden önce bu eleştiriyi yapmayı gerekli gördüm. İnternette araştırma yaparak örneğin apandisit ameliyatı yapamayacağınıza göre bu da mesleki bir mesele bırakında meslek mensupları çözsünler. İlk tavsiyem bu konu ile ilgili olarak bir meslek mensubumuza başvurup onunla yola çıkmanız ve sağlıklı bir yolda ilerlemenizdir.

Şimdi birkaç başlık.

1. Hibe alacaksınız. Hayırlı olsun. Ancak hiçbir sözleşme veya şart Kanunen tanınmış bir hakkın aksine şart koşamaz. Buradan şu anlamı çıkarabilirsiniz ancak, aldığınız hibe tutarının harcama listesine yada kullanım listesine "Huzur Hakkı" bedellerini yazamazsınız. Şartta olsa olsa bunu ifade etmişlerdir. Huzur Hakkı konusunda umarım araştırma yapmışsınızdır. Çünkü çalışma karşılığı ücret ile huzur hakkı birbirlerinden çok farklı şeylerdir.

2. Sayın Zindan zaten gerekli bilgiyi vermişti. Birden çok yerde SGK'lı olarak çalışabilirsiniz. Her biri için kısmi çalışma sözleşmesi imzalarsınız ancak bunların toplam günü "30" u aşamaz. Bir yerde 30 gün süreli çalışıyorsanız ve başka bir yer için de 30 gün süreli çalışacaksanız bildirim yapıp bedellerini ödeseniz bile bir yararı zaten olmaz, tavan hesabınızda dikkate alınmaz, günü geldiğinde işçi primleri iade edilir işveren primleri güme gider. Bu durumda siz zaten ücret alırsınız ancak sgk kesintisi yapılmaz.

3. Diğer konular için bir meslek mensubuyla karşılıklı konuşup gösterdiği yolda ilerlemenizi öneririm.

Saygılar,
Kevork
 
Son düzenleme:
Kevork Bey aslında güzel özetlemiş "bir meslek mensubuyla karşılıklı konuşup gösterdiği yolda ilerlemeniz" çok hayırlı olacaktır. Meslek mensubu sizin için Sgk dan yazı ile görüş alabilir. Aslında bir kişinin iki işyerinde çalışması (4a) nın önünde bir engel yok. Sözleşme ile bunu aşabilirsiniz. İşveren primlerinizin kaybını göze alıyorsanız başka bir sorununuz yok...
 
Cevaplar için teşekkür ederim.
@ ksimkesyan
Madde madde ben de cevap vereyim.

0. Araştırmayı anlamadığım bir konuyu çözmek için yapıyorum, anlamadığım bir konuda uzman olmak için değil. Sorunun çözümünü internetten bulabilsem gereksiz yere burada konu açmaz sizlerin de vaktini almazdım mesela... Ayrıca verilen cevapları da daha iyi anlayabilmem için elbette temel anlamda bazı şeyleri araştırmam gerekti. Aksi takdirde söylediğiniz şeyleri yorumlayamıyorum bile çünkü kendi uzmanlık alanım bambaşka. Özellikle araştırma yaptığımı belirttim çünkü cevap olarak zaten okuduğum yerler bana referans verilirse, verilmesin çünkü zaten onları okudum ve yeterli cevabı alamadım ve bu durumu baştan ifade etmek istedim. Bu durumu siz ne anladınız da eleştirdiniz bilmiyorum ama benim niyetim buydu.

1. Huzur hakkı yazamıyorum. Daha doğrusu yazsam da bunu hibe için gider kalemi olarak gösteremiyorum çünkü hibe "huzur hakkı" giderini desteklemiyor. Yani yazsam da huzur hakkının bedelini kendi cebimden ödemek zorundayım ki bunun anlamı yok. Yoksa elbette yazarım. Benim amacım ise hibenin desteklediği şekilde ortağı olacağım şirkette kendime maaş yazabilmek yani hibeden maksimum şekilde faydalanabilmek.

2. Bir yerde 30 gün zaten çalışıyorum. Örnek veriyorum ortağı olacağım kendi şirketimde de bir iş akdi üzerinden 4/a'lı yani SGK'lı olarak çalışabilirsem ve yine 30 gün ya da bir X gün gene SGK'lı olacağım. Siz ikinci yerden bildirim yapsanız bile bunun bir yararı olmaz demişsiniz. Ben zaten yararı olsun diye değil kanunen mecbur olduğumu düşündüğüm için iki yerden de SGK bildirimin yapılması gerektiğini düşündüm ve yazdım. Çünkü bazı yerlerde sanki böyle yazıyordu.

Her soru cevapta yeni birşey öğreniyorum ve açıkcası kafam daha çok karışıyor :)

Cevapları aslında benim anlayacağım dilden yazarsanız çok iyi olacak. Şuanki verilen cevapları bile konulara çok uzak olduğum için yorumlamakta zorlanıyorum.

Elde olanlar; kuracağım şirkette alacağım hibe nedeniyle huzur hakkını gider olarak gösteremiyorum.
- Şuan 30 gün üzerinden SGK'lı olarak bir şirkette çalışırken yaptığım sözleşme müsait olmak kaydıyla ortağı olarak kuracağım şirkette yine bir iş akdine bağlı olarak 4/a üzerinden SGK'lı olarak çalılabilir miyim?
Önce bu sorunun cevabında mutabık olalım.
 
Kevork Bey aslında güzel özetlemiş "bir meslek mensubuyla karşılıklı konuşup gösterdiği yolda ilerlemeniz" çok hayırlı olacaktır. Meslek mensubu sizin için Sgk dan yazı ile görüş alabilir. Aslında bir kişinin iki işyerinde çalışması (4a) nın önünde bir engel yok. Sözleşme ile bunu aşabilirsiniz. İşveren primlerinizin kaybını göze alıyorsanız başka bir sorununuz yok...
Ben bir önceki cevabımı yazarken arada siz yazmışsınız yeni gördüm. Doğru diyorsunuz iki iş yerinde 4/a olarak çalışabilirim tabi ancak kendi kurucu ortağı olduğum şirkette bir iş akdine bağlı olarak 4/a olarak çalışabilir miyim... İlk önce mutabık olmak istediğim konu bu aslında.
 
şirket ortağı kendi şirketinde ssk.lı olamaz, şirket ortağı olduğu için bağkur ödemek zorundadır, ama siz başka yerde ssk.lı olarak çalıştığınız için böyle bir zorunluluğunuz yok (01.11.2011 tarihli torba yasa). bu durumda kendi şirketinizden ancak huzur hakkı şeklinde ücret alabilirsiniz. yani bahsettiğiniz işe uygun bir çözüm yok gibi.
 
Cevaplar için teşekkür ederim.
@ ksimkesyan
Madde madde ben de cevap vereyim.

0. Araştırmayı anlamadığım bir konuyu çözmek için yapıyorum, anlamadığım bir konuda uzman olmak için değil. Sorunun çözümünü internetten bulabilsem gereksiz yere burada konu açmaz sizlerin de vaktini almazdım mesela... Ayrıca verilen cevapları da daha iyi anlayabilmem için elbette temel anlamda bazı şeyleri araştırmam gerekti. Aksi takdirde söylediğiniz şeyleri yorumlayamıyorum bile çünkü kendi uzmanlık alanım bambaşka. Özellikle araştırma yaptığımı belirttim çünkü cevap olarak zaten okuduğum yerler bana referans verilirse, verilmesin çünkü zaten onları okudum ve yeterli cevabı alamadım ve bu durumu baştan ifade etmek istedim. Bu durumu siz ne anladınız da eleştirdiniz bilmiyorum ama benim niyetim buydu.

1. Huzur hakkı yazamıyorum. Daha doğrusu yazsam da bunu hibe için gider kalemi olarak gösteremiyorum çünkü hibe "huzur hakkı" giderini desteklemiyor. Yani yazsam da huzur hakkının bedelini kendi cebimden ödemek zorundayım ki bunun anlamı yok. Yoksa elbette yazarım. Benim amacım ise hibenin desteklediği şekilde ortağı olacağım şirkette kendime maaş yazabilmek yani hibeden maksimum şekilde faydalanabilmek.

2. Bir yerde 30 gün zaten çalışıyorum. Örnek veriyorum ortağı olacağım kendi şirketimde de bir iş akdi üzerinden 4/a'lı yani SGK'lı olarak çalışabilirsem ve yine 30 gün ya da bir X gün gene SGK'lı olacağım. Siz ikinci yerden bildirim yapsanız bile bunun bir yararı olmaz demişsiniz. Ben zaten yararı olsun diye değil kanunen mecbur olduğumu düşündüğüm için iki yerden de SGK bildirimin yapılması gerektiğini düşündüm ve yazdım. Çünkü bazı yerlerde sanki böyle yazıyordu.

Her soru cevapta yeni birşey öğreniyorum ve açıkcası kafam daha çok karışıyor :)

Cevapları aslında benim anlayacağım dilden yazarsanız çok iyi olacak. Şuanki verilen cevapları bile konulara çok uzak olduğum için yorumlamakta zorlanıyorum.

Elde olanlar; kuracağım şirkette alacağım hibe nedeniyle huzur hakkını gider olarak gösteremiyorum.
- Şuan 30 gün üzerinden SGK'lı olarak bir şirkette çalışırken yaptığım sözleşme müsait olmak kaydıyla ortağı olarak kuracağım şirkette yine bir iş akdine bağlı olarak 4/a üzerinden SGK'lı olarak çalılabilir miyim?
Önce bu sorunun cevabında mutabık olalım.


Sizin cevaplarınızı net ve açık biçimde verdik aslında. Ancak siz hibe konusunu yeterince okumamışsınız. Hibenin kullanım şartları ile gider yazmak arasında fark var. Bakın ne yazmışım. " Ancak hiçbir sözleşme veya şart Kanunen tanınmış bir hakkın aksine şart koşamaz. Buradan şu anlamı çıkarabilirsiniz ancak, aldığınız hibe tutarının harcama listesine yada kullanım listesine "Huzur Hakkı" bedellerini yazamazsınız. Şartta olsa olsa bunu ifade etmişlerdir. Huzur Hakkı konusunda umarım araştırma yapmışsınızdır. Çünkü çalışma karşılığı ücret ile huzur hakkı birbirlerinden çok farklı şeylerdir. "

Diğer iş akdi meselenize gelince ; Şirket ortağı Kendi şirketiyle iş akdi imzalayamaz. Ancak iş akdi imzalamak SGK ile değil iş yasası ile ilgili bir hukuki işlemdir. İş akdi imzalamanın edimleri başka SGK lı olmanın edimleri başkadır.

Huzur Hakkı ile Ücret ise yine hatırlatıyorum farklı şeylerdir. Tüm bunlar için madem yola çıkacaksınız bir meslek mensubunun karşısına oturun.

Saygılar,
Kevork

Not : Eleştirilere söz konusu olan şey, bunca kafa karışıklığına rağmen ve açık net bir cevap verilmiş olmasına rağmen "Huzur Hakkını gider yazamıyorum" gibi bir cümleyi tekrar vurgulamış olmanızdır. Yazılı metni bir kez daha okuyunuz lütfen.
 
HUZUR HAKKI NEDİR - ÜCRET NEDİR ? LİMİTED ŞİRKET VE ANONİM ŞİRKETİ YÖNETENLERE ÖDENEN PARALAR HUZUR HAKKI MI? YOKSA ÜCRET Mİ ? SAYILIR

Anonim Şirketler Yönetim Kurulları vasıtasıyla, Limited Şirketler ise Müdürler vasıtasıyla yönetilmektedir. Bu nedenle Bu makalemizin konusu da Şirketleri yönetenlere ödenen YÖNETME İŞLEVİ karşılığı ödenen paralar hangi hallerde HUZUR HAKKI, hangi hallerde ise ÜCRET sayılacağı yönünde siz şirket sahiplerine bilgilendirmektir.

Kelime Anlamı ile Huzur Hakkı: “ Belli bir konuyu görüşmek için toplanan bir kurulun üyelerine ödenen paralardır.” Şeklinde tanımlanmaktadır.

Aynı şekilde Kelime Anlamı itibari ile ücret ise, “bir emeğe karşılık olarak verilen para, işgücünün ederi” şeklinde tanımlanmaktadır.

Ayrıca Gelir Vergisi Kanunda Ücret; işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.
Gelir Vergisi kanunu uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır.
1. 23 üncü maddenin 11 numaralı bendine göre istisna dışında kalan emeklilik, maluliyet, dul ve yetim aylıkları;
2. Evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatler;
3. Türkiye Büyük Millet Meclisi, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile özel kanunlara veya idari kararlara göre kurulan daimi veya geçici bütün komisyonların üyelerine ve yukarıda sayılanlara benzeyen diğer kimselere bu sıfatları dolayısiyle ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
4. Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleri ve tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısiyle ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
5. Bilirkişilere, resmi arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
6. Sporculara tranfer ücreti veya sair adlarla yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler.
Ayrıca 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 394. Maddesinde; “ Yönetim Kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye ve yıllık kardan pay ödenebilir.” Demektedir.

Eski TTK.’da MADDE 333 ise, “Aksine esas mukavelede hüküm olmadığı takdirde idare meclisi azalarına her toplantı günü için bir ücret verilir. Ücret miktarı esas mukavelede tayin edilmemişse umumi heyetçe tayin olunur.” Demekteydi.


Yeni ve Eski TTK. Uygulamasında temel şart Yöneticilere ödenecek Ücret veya Huzur haklarının ödenebileceği, Ana Sözleşme veya Genel Kurul (Limited Şirketlerde Ortaklar Kurulu) kararına bağlanması gerekmektedir.

Bu açıklamalar sonucunda Şirketleri yönetenlerin elde ettiği gelirleri aşağıdaki şekilde ayırmak gerekir.

a) Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyeleri : Genel Kurul ve Ana Sözleme ile belirlenmek şartıyla HUZUR HAKKI,
b) Anonim Şirket Müdürleri : (Ortak olsun olmasın veya İş Akdi ile çalışsın çalışmasın elde ettikleri gelir ÜCRETTİR.
c) Limited Şirket Müdürleri : Ortak olsun olmasın veya İş akdi olsun veya olmasın ödenen paralar şirkette devamlı çalışmak zorunda oldukları ve işi fiilen sevk ve idare ettikleri için ÜCRETTİR.
d) Ancak Hem Anonim Şirket Yöneticilerine (Yönetim Kurulu veya Müdürlere) hem de Limited Şirket Yöneticilerine (Müdürlerine) Kar Payı Verilebilir. Kar Paylarından ödenen bu paralar da Ücret olarak Vergilendirilir.

SONUÇ :

Bize göre, Anonim Şirket Yönetim Kurulu üyelerine Genel Kurul veya Ana Sözleşme ile belirlenen para ve ayın veya menfaatler HUZUR Hakkı olarak nitelendirilmelidir. Ancak Limited Şirket Müdürlerinin aynı şekilde şirketi yönetme işini fiilen sevk ve idare ederek aldıkları için, Müdürlere ödenen para, ayın veya menfaatleri ÜCRET olarak nitelendirmek gerekir.

Gelir Vergisi Kanunu açısından hem HUZUR HAKKI, hem de emek karşılığı ödenen paraların tamamı ÜCRETLER sınıfında yer almaktadır.

Gelir Vergisi 94.Maddesi Kapsamında kesilen tevkifatların MUHTASAR Beyannamelerde gösterilmesi aşamasında da Maliye Bakanlığınca HUZUR HAKKI, KIDEM TAZMİNATI, İHBAR TAZMİNATI ve ÜCRETLERİN ayrı ayrı beyan edilmesi uygulamasına başlandığından Siz mükelleflerimizin bu hususu dikkate alarak beyan edilmesinde yarar vardır.

Saygılarımla,
Ahmet GÜNDÜZ
Yeminli Mali Müşavir
 
Sayın bülent249,

Paylaştığınız metin içeriği son derce doğru. Ancak sayın Gündüz'ün buradaki yaklaşımı Huzur Hakkı'nın vergilendirilmesi açısındandır. Konuya TTK açısından ve Gelir Vergisi Yasası açısından ayrı ayrı bakmak gerekir. Bilindiği gibi TTK içinde çokça "ÜCRET" terimini barındırsa da burada "BEDEL" anlamındadır, ve alışageldiğimiz ücret kavramını içermez. Hizmet yada ürünlerin karşılığında ödenen parayı böyle adlandırmıştır. Huzur Hakkı ise temelde Yönetim Kurulu Üyelerin toplantı başına ödenen tutarı tarife eder,bu toplantılarda harcanan zamanın bir bedelidir, belirgin bir zaman/çarpan hesabı da yoktur, 5 dakika da toplanılsa 5 saat de toplanılsa bedeli bellidir, sadece toplanılması şarttır, temel ilke olarak da toplantı yapılmazsa bu ücret de hakedilmez. Çoğunlukla ana sözleşmelerde veya genel kurullarda "ayda birden fazla olmamak üzere" olarak da sınırlandırılır aksi takdirde suistimale çok açık bir hal alır. Kanımca da teşvikte engel konulmuş olma sebebi de budur. Fiilen çalışan YK üyesine bunun dışında çalışmasının karşılığı olarak ayrıca bir ödeme (Genel Müdür Maaşı gibi) yapılacağı da tabidir.

Gelir Vergisi Yasası ise bu ödemenin vergilendirme şeklini "Ücret" kategorisi içinde tarif ederek vergilendirme şeklini tarif etmiştir. Birçok farklı ödeme türünde olduğu gibi.

Soruyu soran arkadaşımızın yeniden aklının karışmaması için bu ilave açıklamayı yapmayı uygun buldum.

Saygılar,
Kevork
 
Üst