personel maaş programı

15 Yıl 3600 Günü Almak İçin İşçim İstifa Etti

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Murat80
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Sayın Güroy,

Baktım, yazar Yargıtay kararına da dayalı olarak benim görüşüm de bu yöndedir demiş. Olabilir. Ancak birde yargı kararına bakmak istedim kararda çelişkiler olduğuna dair görüşler var. Metnin tamamına da ulaşmaya çalışacağım. bulursam paylaşırım.

Ancak bu konuda evlilik durumunun aniden ortaya çıkan bir şey olmadığını belirli bir sürece dayalı olduğunu biliyoruz. Evlenip işten ayrılmayı düşünen de bu durumu bildirmelidir hele önünde bir yıl gibi bir süre varken. Özellikle kilit noktalarda çalışan kişilerin bu hakkı aniden kullanmasının ben 17. madde hükmüyle de bağdaştığını düşünmüyorum, bırakın hukukiliğini etik dahi değil. Bu yüzden uygulanmalıdır düşüncesindeyim. Belki yine anlaşamadık ama olsun.

Saygılar,
Kevork
 
...

Şimdi bence burda en önemli sorun, Hem evlilik, hem de yaş nedeniyle işten ayrılma durumunda bu yazıları okuyanlar bir takım yanlış uygulamalara girip sonra da mağdur olacaklar.
Kesinlikle aynı fikirdeyim, zaman zaman ısrarcı olmamızın nedeni de , uygulaya göre hatalı olabilecek davranışlarla kişilerin yanlış davranışlarda bulunmasına neden olabilecek bilgilerde, doğruyu gösterebilmek adınadır.

Konuya katılan herkese saygılarımla.
 
Sayın Aydemir,

Kesinlikle ederim. Bu talep esnasında yarın ne olacağını zaten bilmiyorsunuz. Belki yarın başka yerde çalışmaya başlar diye ödememezlik yapamazsınız. SGK daki görevliler de eğer ödemezlerse bize haber verin dahi diyorlar.

Saygılar,
Kevork
 
Sn. ksimkesyan;

Lütfen emin olmadığınız konularda bilgi verirken veya yorum yaparken daha dikkatli olunuz. Çünkü burda okuduklarına göre davranıp mağdur olabilecek insanlar var.
Yargıtay kararı , mevzuat, uygulama, Evlenenip iştyen ayrılacak çalışan elbette bunu bilir ve işverenine önceden söylemelidir de . Ancak bu yasal bir zorunluk değildir.

Bence askerlilk konusu da aynıdır. Çalışan ne zaman askere gideceğini mutlaka işverene bildirmelidir. Etik olan da budur. Ancak bu da yasal zorunluluk değildir.
Aynı tartışma konusu olan yaştan bekleme nedeniyle iş akdinin çalışan tarafından feshi konusu gibi. Bu durumda aniden ortaya çıkan bir işlem değildir.
 
Son düzenleme:
Esas no: 1996/19763
Karar no: 1997/2758
Tarih: 19.02.1997



DAVA :
Davacı, kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin parası ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR :
1- Davacı işçi kadın evlenme nedeni ile 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde hizmet sözleşmesinin feshetmiştir. Böyle bir fesih halinde işçinin ihbar öneline uyması zorunluluğu yoktur
. Bu bakımdan gerçekleşen kıdem tazminatından davalı işverenin ihbar tazminatına hakkı olduğu düşüncesi ile mahsup yapması olanağı yoktur. Esasen mahkemenin gerekçeli kararı da bu konuda çelişkilidir. Gerçekten gerekçeli bölümünde mahsup yapılamayacağı konusu benimsenmiş olduğu halde hüküm kısmında mahsup yapılacağı yoluna gidilmiştir. Böyle olunca ihbar tazminatı mahsup edilmeden kıdem tazminatı miktarı dikkate alınmalıdır.
2- Davalının temyizine gelince:
Davalı işveren hastane masraflarının da kıdem tazminatından tenzili gerektiğini savunarak takas ve mahsup def'inde bulunmuş, yargılama sırasında da bu masraflardan bir kısmını davacı kabullenmiştir. Dava ekonomisi yönünden bu davada mevcut veriler dikkate alınarak hastane masrafları tenzil edilmek sureti ile geri kalan kıdem tazminatı miktarına hükmedilmesi gerekir.
SONUÇ :
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.02.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
Sayın Keremcem,

Buyrun farklı bir metin;

DAVA :
Davacı, kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin parası ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR :
1- Davacı işçi kadın evlenme nedeni ile 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde hizmet sözleşmesinin feshetmiştir. Böyle bir fesih halinde işçinin ihbar öneline uyması zorunluluğu yoktur. Bu bakımdan gerçekleşen kıdem tazminatından davalı işverenin ihbar tazminatına hakkı olduğu düşüncesi ile mahsup yapması olanağı yoktur. Esasen mahkemenin gerekçeli kararı da bu konuda çelişkilidir. Gerçekten gerekçeli bölümünde mahsup yapılamayacağı konusu benimsenmiş olduğu halde hüküm kısmında mahsup yapılacağı yoluna gidilmiştir. Böyle olunca ihbar tazminatı mahsup edilmeden kıdem tazminatı miktarı dikkate alınmalıdır.
2- Davalının temyizine gelince:
Davalı işveren hastane masraflarının da kıdem tazminatından tenzili gerektiğini savunarak takas ve mahsup def'inde bulunmuş, yargılama sırasında da bu masraflardan bir kısmını davacı kabullenmiştir. Dava ekonomisi yönünden bu davada mevcut veriler dikkate alınarak hastane masrafları tenzil edilmek sureti ile geri kalan kıdem tazminatı miktarına hükmedilmesi gerekir.
SONUÇ :
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.02.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Ben metni yeterli görmediğim için paylaşmamıştım.


Sayın Güroy,

Yorum yapıyoruz. Ve olabildiğince de dayanaklarımızı açık açık yazarak neden böyle düşündüğümüzü de anlatarak. Her nokta açık olsa zaten buradaki tartışma yada karşı görüşler oluşmazdı o yüzden "emin olmadığınız" konularda gibi bir uyarıda bulunmanız doğru değil.

Hiç bir şey değilse dahi yaşadığımız uygulamalar dahi önemlidir, benim için de sizin içinde, ve yazılanlar içinde şu açık ki bizler sadece yaptıklarımız ve yaşadıklarımızla ve hukuki tecrübemizle bu yorumları yapıyoruz. Mukteza vermediğimiz kesin.

Saygılar,
Kevork

Bu başlık altında başka bir yorum da yazmayacağımdan emin olabilirsiniz.
 
Bakın sn Ksimkesyan ;
Yorum yaptığımız konular öyle çok gizli kapaklı, karmaşık, çözülmesi uzun süreli davalara kalmış şeyler değil.
Bir yerleşik uygulama var biz bu uygulamayı savunuyoruz. Doğrusu budur böyle yapılmalıdır diyoruz. Siz de bunun tam tersini savunuyorsunuz. Elebtte yorumunuza saygı duyuyorum.
Ancak madem yerleşmiş uygulama dışında bazı şeyleri siz savunuyorsunuz, bunu ispat edecek dayanakları bulmak da size düşer.
Saygılarımla;
 
Sayın Keremcem,

Buyrun farklı bir metin;

DAVA :
Davacı, kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin parası ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR :
1- Davacı işçi kadın evlenme nedeni ile 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde hizmet sözleşmesinin feshetmiştir. Böyle bir fesih halinde işçinin ihbar öneline uyması zorunluluğu yoktur. Bu bakımdan gerçekleşen kıdem tazminatından davalı işverenin ihbar tazminatına hakkı olduğu düşüncesi ile mahsup yapması olanağı yoktur. Esasen mahkemenin gerekçeli kararı da bu konuda çelişkilidir. Gerçekten gerekçeli bölümünde mahsup yapılamayacağı konusu benimsenmiş olduğu halde hüküm kısmında mahsup yapılacağı yoluna gidilmiştir. Böyle olunca ihbar tazminatı mahsup edilmeden kıdem tazminatı miktarı dikkate alınmalıdır.
2- Davalının temyizine gelince:
Davalı işveren hastane masraflarının da kıdem tazminatından tenzili gerektiğini savunarak takas ve mahsup def'inde bulunmuş, yargılama sırasında da bu masraflardan bir kısmını davacı kabullenmiştir. Dava ekonomisi yönünden bu davada mevcut veriler dikkate alınarak hastane masrafları tenzil edilmek sureti ile geri kalan kıdem tazminatı miktarına hükmedilmesi gerekir.
SONUÇ :
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.02.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Ben metni yeterli görmediğim için paylaşmamıştım.


Sayın Güroy,

Yorum yapıyoruz. Ve olabildiğince de dayanaklarımızı açık açık yazarak neden böyle düşündüğümüzü de anlatarak. Her nokta açık olsa zaten buradaki tartışma yada karşı görüşler oluşmazdı o yüzden "emin olmadığınız" konularda gibi bir uyarıda bulunmanız doğru değil.

Hiç bir şey değilse dahi yaşadığımız uygulamalar dahi önemlidir, benim için de sizin içinde, ve yazılanlar içinde şu açık ki bizler sadece yaptıklarımız ve yaşadıklarımızla ve hukuki tecrübemizle bu yorumları yapıyoruz. Mukteza vermediğimiz kesin.

Saygılar,
Kevork

Bu başlık altında başka bir yorum da yazmayacağımdan emin olabilirsiniz.
Sn. ksimkesyan;
karar farklı değil ki, aynı; evlilik nedeniyle süresi içinde sözleşmesini fesheden kadının ihbar süresine uyma zorunluluğu olmadığı açıkça belirtilşmiş kararda.
Bahsedilen mahsup işlemi ise,
işverenin ihbar tazminatı talebi ve bu ihbar tazminatı tutarının kıdem tazminatından mahsubu ile yapılan sağlık harcamalarının kıdem tazminatından mahsubu üzerine olup, sadece sağlık masraflarının kıdem tazminatından mahsup edilebileceğini belirtmekte karar.
 
"Bu başlık altında başka bir yorum da yazmayacağımdan emin olabilirsiniz"



Lütfen yazmaya devam ediniz.
 
Sayın Güroy,

Teşekkür ederim.


Kısa bir şey.

Kıdem tazminatının ödeneceği konusunda mutabıkmıyız. Evet.
Sadece İhbarda anlaşamadık.
Ben hatırlarsanız "Ehven-i Şer" demiştim. Yasa maddesi de bu konuda keskin değil keşke olsaydı. Ben ihbarı uygularım.
Siz karşısınız. Tamam.

İhbar uygulamasından sorun çıkarsa onun da kavgasını hukuk önünde yaparız. Ve bu kavgada da sizin yanınızda olurum emin olun.

Saygılar,
Kevork
 
Sayın Keremcem,

Karar aynı haklısınız. Ancak çelişki ihbar tazminatıyla ilgili. Metnin tamamını bulamadığım için halen üstünde konuşmak istemedim hala da aynı görüşteyim. Karar metninin tamamına ulaşmak lazım. Daha sağlıklı olur bence. Ancak kararda önce ihbar öneline gerek olmadığı söylenmiş.

Sayın Güroy'un verdiği link'de yazar bu görüşte olduğunu söylemiş. (Farklı makaleler de var) Haklı da olabilir. Ancak ben bunun 17. madde gereklerine uygun olduğunu düşünmediğimi söylemiştim birkaç yorum önce. Burada meselenin 24/25 madde çerçevesine sokulup sokulmayacağı konusunda mutabık değiliz.
Ben ani bir durum yokken üstelik hakkın da kullanılması için 1 yıl gibi bir süre varken, kullanılmadan önce ( evlilik meselesi için sadece ) ihbar önelinin kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu kendini belli eden bir süreç. Her iki taraf da haberdar. İşveren başına böyle bir şey gelebileceğinden de haberdardır doğal olarak. Ancak ne zaman olabileceğini sadece evli kadın bilir. Askerlik celbi gibi ani bir durum pek söz konusu olmadığına göre de ,uygulanması doğrudur diyorum.

Bana bıraksalar yasa maddesini yeniden kaleme alır bu işin tereddütlerini ve yargı kararlarını gerektirmeyecek halini de yazarım. Ama işte size bize soran yok.

Saygılar,
Kevork
 
Ancak bence olay yasa metinden ziyade kanun koyucunun iradesi ile bağlantılıdır.. Askerlik ve evlilikte ihbar önelinden söz ediyorsunuz. Bu yasa koyucunun iradesine aykırıdır. Elbette iş hayatının gereklerine uymadığını bende söylüyorum. Ancak YASA da böyle bir zorunluk yoktur.
 
Sayın Güroy,

Hayır Askerlikte kesinlikle bahsetmiyorum. Hiç söylemedim, öyle anlaşıldıysa da düzeltiyorum.

Saygılar,
Kevork
 
Sayın Aydemir,

Kesinlikle ederim. Bu talep esnasında yarın ne olacağını zaten bilmiyorsunuz. Belki yarın başka yerde çalışmaya başlar diye ödememezlik yapamazsınız. SGK daki görevliler de eğer ödemezlerse bize haber verin dahi diyorlar.

Saygılar,
Kevork[
/QUOTE]

Sn.Ksimkesyan

-Sgknın kurum olarak asla böyle demesini gerektirecek hukuki bir durum yoktur,belki(işgüzar memur!)diyebilir,bununda önemi yoktur.

-"Kesinlikle ederim"ifadeniz çok iddialı(va abartılı)oldu.

-Diyeceksiniz ki sizin ifadenizde abartı yok mu? bana göre yok, size göre var ,olabilir, AMA bu görüşün TELEAFİSİ VAR.
Oysa sizin iddianızın netice itibariyle telafisi MÜMKÜN OLMAYABİLİR (%90 telafisi olmaz,çünkü ödemişse alması, kısa sürede mümkün olmayacağı gibi,dava süreci 2-3 yıl,sonrasında tahsili de kolay değil,değmez)
İhtiyatlı olalım, rahat olalım,acabalar!!! olmasın.

Bu nedenlerle,bahsekonu duruma bağlı olarak ayrılan işcilere,aynı gün veya bir gün sonrasında işverenlerin tazminat ödememelerini, ihtiyatlı davranmalarını TAVSİYE EDERİM.Zira, birkaç günlük ihtiyatlılık hali,hukuki açıdan hiç bir sorun doğurmaz ,işverene ek yük getirmez,o halde ödeyip neden risk alalım!..ebette alınmamalı.

Paylaşımımız çalışanlara karşın, asla bir hakkın gasbı değil,zira bende bir çalışanım,işci lehine uygulamaları destekliyoruz,(tabiki sınırsızda değil)soru nerden gelirse gelsin ilgisine,konusuna göre olması gereken cevabı vermek,hepimizin ortak amacıdır.
 
İhbar öneli hk.Karar Yarg.9HD.2007/18608 E. İNCELEMEYE DEĞER.(Kazancı -İçtihat Bilgi Bankası)
Ayrıca bu karar da "Kadın işcinin yasanın tanıdığı fesih hakkı kullanması halinde, kıdem tazminatı talep hakkı doğar, yasal bir hakkın kullanılması nedeniyle,işcinin işverene ihbar öneli tanıması zorunluluğu bulunmamaktadır.
 
Sayın Aydemir,

Önce SGK çalışanlarının söylediğini bir uyarı olarak adlandıralım isterseniz, yada çalışana bu konuyla ilgili bir destek cümlesi. İşgüzarlık demeyelim.

Benim cümlemi keskin ve iddialı hatta abartılı diye nitelendirilebilirsiniz. Ancak İş yasası da Yargıtay kararları da Kıdem tazminatının derhal ve nakden en çok ertesi gün ödenmesine dair kararlarla dolu. Siz temkinli davranıyorum gerekçesiyle ödememezlik edemezsiniz. Daha başka ayrıntıya girmeye de gerek yok.

Ödemezsiniz, hukuk yolu başlar ama bunu sırf ihtiyatlı olalım diye savunuyorsanız, birgün/üçgün sonra da işe başlayınca nasılsa dava açar bende bu parayı kesin geri alırım diyorsanız o zaman da olmadı derim.

Bu tartışmada da zaten kimse böyle bir öneride de bulunmadı zaten. Ama karar yine de sizin.

Saygılar,
Kevork
 
Sayın Aydemir,

Önce SGK çalışanlarının söylediğini bir uyarı olarak adlandıralım isterseniz, yada çalışana bu konuyla ilgili bir destek cümlesi. İşgüzarlık demeyelim.

Benim cümlemi keskin ve iddialı hatta abartılı diye nitelendirilebilirsiniz. Ancak İş yasası da Yargıtay kararları da Kıdem tazminatının derhal ve nakden en çok ertesi gün ödenmesine dair kararlarla dolu. Siz temkinli davranıyorum gerekçesiyle ödememezlik edemezsiniz. Daha başka ayrıntıya girmeye de gerek yok.

Ödemezsiniz, hukuk yolu başlar ama bunu sırf ihtiyatlı olalım diye savunuyorsanız, birgün/üçgün sonra da işe başlayınca nasılsa dava açar bende bu parayı kesin geri alırım diyorsanız o zaman da olmadı derim.

Bu tartışmada da zaten kimse böyle bir öneride de bulunmadı zaten. Ama karar yine de sizin.

Saygılar,
Kevork



Tazminatın hemen ödenmesi gerektiğine katılıyorum.
 
Bu uyarıyı ilk defa sizden duyuyorum,işini zamanında yapan işveren için,ortada bir sebeb yokken buna işgüzarlık derler,ortada bir sebeb var ise bu defa teşekkür ederler.Elbet ödeme fesih tarihinden itibaren muaccel olur,itirazımız olmaz,olamaz,işyeri/işletmelerde fiili durum ortada,normal şartlarda işlemler ,yürür,yürütülür,sonuçlandırılır,ödemeler genelde birinci gün yapılmaz ,(hatta işciye acil ihtiyacın var mı diye sorulur,ilk ödeme de buna göre) yapılır, akabinde tüm hakları bir ay içinde ödenir ,20 senedir sorun yaşamadım,bugüne kadar ayrılanlar acil ümid içine girmedi,işveren tedirgin olmadı,bu konuda hiç bir şikayet de olmadı,herhangi bir uyarıda almadık.
Bir gün içinde ödemedim,genelde de ödenmez,sorun yaşanmaz,iyi niyet varsa sorun da yaşatılmaz.

Bu duruma bağlı olarak ayrılan işcilerimiz yönünde, 2 noktaya (yani bir gün ve aralıksız çalışma)ya ilişkin TAVSİYEMİ YİNELİYORUM, 2 gün ihtiyatlı olmayı öneriyorum.Siz ve sizin gibi düşünen işverenlerimiz dikkate almayabilir,elbette takdir kendilerine aittir .

Açılması gereken dava olursa açılır,LAKİN (bana göre) düzenlemenin amacına aykırı olarak hareket eden yani aralıksız veya bir gün sonra işe başlayan işci kardeşimizin hatırına değil,çoluk çocuğunun hatırına açılmasını )istemem.
 
Üst