Genç meslekdaşlarımızın sürekli gözden kaçırdıkları bir hususu açıklamakta fayda var sanırım.
Türkiyede bir yabancının, denetim yapabilme kaabiliyeti yoktur.
Ticari evraklar hemen hemen aynı olsa bile hukuki yansımaları,kaçamakları,makyajları algılayamaz.
Mesela bir açıktan dolayı iş ilişkisi olan bir firmadan bu açığın kapatılması için istenilen farklı faturaya ödenen farkın aynı şirketten geri alınabildiğini bilemez .
Hele ki bu işlemlerin Kamuda bile yapılabileceğine aklı ermez.
yanıltıcı belgelerin nerede eiritildiğini de bilemez.
Şirket yetkilisinin bir başkasına imzalattığı şirket çekini ,firmaya ciroladıktan sonra iş yaptığı firmayı çek sahtekarlığından dava konusu edebileceğine de bunların aklı ermez.
( İmza tespitinde çekteki imza yetkili kişiye ait çıkmamıştı ) Kuzular gibi ceza ödedi firma.
Denetimin en hassas yeri mesleki şüpheciliktir. Muhasebecilik, şüpheciliğin en üst seviyede olduğu mesleklerden biridir.
Yevmiye yazmak,bilanço çıkarmak,envanter saymak yada beyanname tanzim etmek muhasebecilik değildir. Bu iş geometri ister,hukuk ister,yorum ister ve herşeyden önce tecrübe ister. Tecrübe de yılları ister.
Yüzlerce yumurta pişirme programı vardır.Ama hiçbirisinde istediğiniz gibi bir rafadan yumurta pişiremezsiniz.Çünkü bu programlar yumurtanın ve pişireceğiniz ortamın ısısını size sormaz.
Bu ülkede yabancı dile ihtiyaç yoktur.Zira kanunlar karşısında yapacağınız tüm işlemler türkçe ve tl olmak zorundadır.Sonuçların diğer dile çevrilebilmesi içinde bol miktarda tercüme büroları vardır.
Dünyanın hangi ülkesinin bilançosu olursa olsun bir o ülkenin lügatı ile o bilançoyu rahatlıkla okuyabilirim.
Ama beni o ülkelerin muhasebecisi yapmaz.
Mesleki ukalalığın geçerli olmadığı nadir mesleklerdendir Muhasebecilik.
Kırtasiyecilik kesinlikle değildir.