Sn.deniz turan düşüncelerinize hiç katılmıyor değilim.
İstisnalar hariç bizim işverenlerimizin genelinde,sermaye sahibi, dolayısıyla işin paranın sahibi olmalarının dışında(diğer noktalarda var ama)gördüğüm esaslı noksanlık, yöneticiliği bilmemeleri/yönetici olamamaları/olmamaları olup,bu durum onların çalışanlarına gereği gibi(önce insan sonra bir çalışan olarak)değer vermediklerinin göstergesidir.Yanlış anlaşılmasın bu sözü söylerken, bir işci,aynı zamanda yöneticilik yapmış birisi olarak,önce kendimi ve çalışan işci kardeşlerimin noksanlıklarını da görmemezlikten gelmiyorum.Olağan insani münasebetler yanında iş ilişkisi içinde işci de,işveren de üzerine düşen yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmelidir.Çalışanıın patronuna,patronunda çalışanına değer vermediği bir işyerinde/işletme de saygı, huzur,üretkenlik,etkinlik,kalite aranmaz,buralarda askeri disiplin içinde kalite hedeflenir.Yıllar önce okuduğum bir makalede bu tür işyeri/işletmelerin kalite denilen kavrama çok geç ulaştıkları ispatlanmıştır ki, bu doğrudur.
Bendeniz yaklaşık 20 yıl orta ölçekli kurumsal bir tüzel kişilikte İ.K yöneticiliği yapmış birisi olarak,zaman zaman burada ifade etmişimdir ki,işletme sahibi olsam,nitelikli işler için istihdam edeceğim personellerin ekseriyetini muhasebecilerden seçerdim,sebebi bütünü görebilme yetkinliklerinin olmasıdır,benim gözümde muhasebe ve muhasebeci farklıdır
malumdur ki gelirlerin de,giderlerin de yolu bi şekilde buradan geçer,bilgi ve paranın edinilmesi yanında, yönetilmesi de önemli,istisna olsa da büyük firmalar hariç, kücük hatta bazı orta ölçekli firmalarda bazı meslek mensupları var ki mevzuat işleri dışında paranın yönetimine de katkı sunabiliyorlar,bu sunum da elbette karşılıklı saygı-değer-güvenin neticesi olsa gerek.