Olağanüstü Yedekler

nguroy

Tanınmış Üye
Üyelik
2 Haz 2005
Mesajlar
12,415
Konum
istanbul
Bir konuda forumdaşların fikrine ihtiyacım var.Bir aş de önceden ayrılmış alağanüstü yedekler, daha sonra oluşan zararlara mahsup edilebilirmi?. Edilirse vergi doğar mı? Edilemez ise o zaman yedek ayırmanın anlamı nedir?
 
Ynt: Olağanüstü yedekler

Selamlar sayın nguroy
Sorduğunuz soruya ilişkin kısa bir araştırma yaptım.Açıkçası yedeklerin zararlara nasıl mahsup edildiğini bulamadım.Ne kadar işinize yarar bilemiyorum ama bulduğum şu:
Maslakta bulunan Taç Yatırım ortaklığı A.Ş. nin menkul kıymetler borsasına yazdığı bir "özel durum açıklama" yzısını buldum.Bu yazının ekinde kar dağıtım tablosu koyulmuş ve altına not olarak "2008 yılı zararının geçmiş yılkarlarından ve olağanüstü yedeklerden mahsup edilmiştir" şeklinde bir not var.
Bu durumda mahsup edilebileceğini anlıyorum ama işlemin nasıl yapıldığını bilemiyorum.Pdf formatındaki yazıyı aşağıda yükledim.İşinize yaraması umuduyla bakmanızda fayda var diye düşünüyorum.Saygılarımla

http://s1.dosya.tc/22493.pdf.html
 
Ynt: Olağanüstü yedekler

nguroy ' Alıntı:
Bir konuda forumdaşların fikrine ihtiyacım var.Bir aş de önceden ayrılmış alağanüstü yedekler, daha sonra oluşan zararlara mahsup edilebilirmi?. Edilirse vergi doğar mı? Edilemez ise o zaman yedek ayırmanın anlamı nedir?

Sayın nguroy

Soru çok güzel......

Bunun için G.V 77 G.V 106 K.V 5422 ile T.T.K 457/474 ilgili kanunlara bakmak lazım burda yedek akçelerle ilgili hükümler bulunmaktadır.Benim anladığım bu mahsubu yani zararın yedek akçelerden mahsup edilemeyeceği.Yinede bu konuyu araştırıyorum.Formda görüşelim
 
Ynt: Olağanüstü yedekler

Kurumlar Vergisi'nde geçmiş yıl zararları
10.04.2008 / Bumin Doğrusöz
Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 9. maddesi ile kurumlara, geçmişte oluşan zararlarını
izleyen yıllarda oluşacak kazançlarından düşme olanağı sağlanmıştır. Önceki Kurumlar
Vergisi Kanunu'nda kurumların "geçmiş yılların bilançolarına göre meydana gelen zararlar"ın
düşülmesi kabul edilmişken yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nda "geçmiş yılların
beyannamelerinde yer alan zararlar"ın düşülebileceği hükme bağlanmıştır. Bizce bu
değişikliğin sebebi, kurumların zararlarının genellikle mali zararlardan oluşmasına karşılık,
ticari bilançolarının dışında ayrıca bir mali bilanço düzenlememeleri ve bu hususun da zarar
mahsubu konusunda zaman zaman duraksamalara yol açmasıdır.
9. maddede zarar mahsubu, kurumların kendi zararlarının mahsubu, devir veya bölünme
halinde zarar mahsubu ve yurtdışı faaliyetlerden doğan zararların mahsubu olmak üzere üç
ayrımda incelenmiştir. Biz bu yazımızda kurumların kendi zararlarının mahsubu konusunu ele
alacağız.
Maddeye göre Kurumlar Vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin zararlar ayrı ayrı
gösterilmek ve beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer
alan zararlar, kurum kazancında indirilebilir. Kurumların bir hesap dönemi içerisinde oluşan
zararının, müteakip 5 hesap döneminde oluşacak kârlarla mahsup edilememesi halinde,
mahsup imkânı artık ortadan kalkmaktadır.
Geçmişte birden fazla yılın zararlı olması halinde, zarar mahsubuna en eski yıldan başlanır.
Aksi halde 5 yıllık sürenin kullanımı mümkün olmayabilir. Buradaki beş yıllık sürenin
hesabında, zararın oluştuğu yıl nazara alınmayarak izleyen beş yıl hesaplamaya dahil edilir.
Örneğin 2003 yılında oluşan zarar, izleyen beş yıl, yani 2004-2008 yıllarında indirilebilir.
Zarar mahsubu, istenilen dönem değerlendirilebilecek bir hak değildir. Yani mükellefler, kâr
dağıtım politikaları veya başka sebeplerle belli bir dönemde geçmiş yıl zararlarını mahsup
etmedikleri takdirde, bu haklarından vazgeçmiş kabul edilirler ve izleyen dönemde artık bu
haklarını kullanamazlar.
Geçmiş yıl zararı olan ve Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 69. maddesine istinaden aynı
zamanda yatırım indiriminden yararlanan mükelleflerin, önce geçmiş yıl zararlarını mahsup
etmeleri, daha sonra kalan tutardan yatırım indirimini düşmeleri gerekmektedir.
Geçmiş yıl zararları yıllık beyannamede düşülebileceği gibi, aynı zamanda geçici vergi
beyannamelerinde de mahsup konusu yapılabilir. Nitekim 217 sayılı Gelir Vergisi Genel
Tebliği'nin 4.3 maddesinde, Kurumlar Vergisi beyannamesinde indirimi mümkün olan geçmiş
yıl zararlarının geçici vergi matrahlarının tespitinde de dikkate alınacağı açıklanmıştır.
Geçmiş yıl zararları, kanunun 10/1 c maddesinde belirtilen bağış ve yardımların
indirilebilecek üst sınırının tespiti açısından da önem taşımaktadır. Zira üst sınırın hesabına
esas kurum kazancı, giderlerin ve geçmiş yıl zararlarının düşülmesinden sonraki (iştirak
kazançları hariç indirim ve istisnalar düşülmeden önceki) tutardır.
Geçmiş yıl zararının tespiti açısından önem taşıyan bir konu da yıllara yaygın inşaat ve
onarım işleridir. Bu gibi işlerde kâr veya zarar Gelir Vergisi Kanunu'nun 42-44. maddeleri
hükümlerine göre işin bittiği yıl itibariyle saptanmakta ve işin bittiği yıl vergilendirilmektedir.
Dolayısıyla işin zararla sonuçlandığı hallerde, işin süresinin beş yıldan uzun olup olmadığına
bakılmaksızın, zararın tamamı işin bittiği yıl kazancından indirilmek durumundadır. Kazancın
yetersizliği nedeniyle bu zararın indirilememesi halinde ise izleyen beş yıl içerisinde indirim
konusu yapılması mümkündür. Bu süre içerisinde de indirim konusu yapılamayan zararlar,
artık indirilemez.
Zarar mahsubunun kullanılması, defterlerin (ve belgelerin) saklama ve ibraz sürelerini
uzatabilir. Vergi Usul Kanunumuzda saklama ve ibraz ödevi, her ne kadar 5 yıllık tarh
zamanaşımı süresi ile sınırlandırılmışsa da zarar mahsubu bu süreyi uzatan hallerden biridir.
Zira saklama ve ibraz ödevi, vergilendirmeyle ilgili işlemlerin vergi ile ilgisinin kurulduğu
son tarihi izleyen yılbaşından itibaren başlamaktadır.Uygulamada bazen şirketlerin
bilançolarında geçmiş yıl zararları, onların sermayelerini yitirmelerine, Türk Ticaret
Kanunu'nun 324. maddesi uyarınca bazı tedbirler almalarına yol açmaktadır. Şirketlerce
alınan tedbirler genellikle, şirket zararının ortaklarca "zarar karşılığı hesabı" yaratılarak
kapatılması veya sermayenin yitirilen sermaye kadar azaltılması şeklinde olmaktadır. Şirketin
yetkili organlarının kararı ile açılan ve ortaklarca şirkete zararı kapatmak üzere nakden
konulan tutarı ifade eden bu hesabın veya sermayenin azaltılması sonucu, bilançolarda geçmiş
yıl zararları kapatılmaktadır. Ancak bu işlemler şirketin ticari bilanço ve yaşamı ile ilgili bir
husus olup, şirketin vergi kanunları karşısındaki durumunu etkilemez. Bu gibi hallerde de
geçmiş yıl zararları, yıllık beyannamelerde gösterilmeye devam olunarak indirilebilir. Aynı
durum ve sonuç, geçmiş yıl zararların, ticari bilançoda yer alan yedek akçelerle kapatılması
halinde de söz konusudur. Bir başka deyişle geçmiş yıl zararlarının yedek akçelerle
kapatılması, bu zararların mahsup hakkını ortadan kaldırmaz.
Kaynak: http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=156&HBR_KOD=94375
 
Önceki yılda zarar çıkmasına rağmen kanunen kabul edilmeyen gider dolayısıyla vergi çıkmışsa bu zararı artık indiremiyoruz. Benim sormak istediğim
bilançoda bu zarar gözüküyor fakat indiremiyoruz.Peki bu durumda yasal yedek ayırmaya devam edecek miyim. Değilse nasıl bir yol izlemem gerekiyor?
 
Bu konuda yardım bekliyorum hala. Böyle bir durumla karşılaşan yok mu?
 
Çıkacak ilk karda önce bu geçmiş yıllarda oluşan zararı düşeceksiniz. Kalan var ise onuda dağıtabilirsiniz. İkinci bir yol genel kurulda karar alıp ort. zararı karşılaması olabilir.
 
Evet zaten belirtmiştim kanunen kabul edilmeyen giderden dolayı kar çıktığını. Bu yüzden bu zararı indiremiyoruz.
sayın merkür2
Çıkacak ilk karda bu geçmiş yıl zararını nasıl düşeceğim. Yevmiye maddeleriyle de anlatırsanız daha iyi olur.
 
Ticari kar/zarar ayrıdır, mali kar/zarar ayrı... Ticari zarar, mali kar çıkması durumunda, bilançonuzda görülen zararı bir sonraki yılın karından mahsup edebilirsiniz. (Beyannameden bahsetmiyorum, beyanname üzerinde indirilebilecek geçmiş yıl zararı yoktur). 2013 yılı ticari zararınız 1000 TL. bilançonuzda görülüyor ve 2014 yılı karınızda 5.000 TL. ise kayıtlarınızda zararınızı mahsup edebilirsiniz. Buradaki mahsup dağıtılacak karı, ayrılacak yasal karşılıkları etkiler. Beyannameyle muhasebe işlemlerini karıştırmayın....
 
Sayın Güroy,

Olağanüstü yedekler esas itibariyle "Dağıtılmamış Geçmiş Yıl Karları" dır. TTK bunun zorunlu olarak ayrılmasını beklemez. Kurumlar özsermayeye ait fonların sermaye ve ekleri olarak daha görünür algılanmasını sağlamak amacıyla bu yolu seçerler. Kimi durumlarda her yıl kardan ayrılması zorunlu yedekleri doğrudan aktararak sermayenin yasal seviyeye kadar yükseltilmesi için de kullanılır. Ancak bunların dağıtılmasını işletmeden çekilmesini engelleyen hiçbir engel yok tabiki zarar mahsubunu da. Ancak bunun için Olağan veya olağanüstü genel kurul gerekir. Bu genel kurulda alacağınız kararla bu zararları mahsup etme kararı alırsınız. Duruma göre zarar çoksa geçmiş yıl karlarına mahsubunu ve kalanın ortaklar hesabına aktarımını, azsa mahsubunu ve artakalanın olağanüstü yedeklerde kalmasına karar verebilirsiniz. Bunlar kar dağıtımı sayılmaz ve herhangi bir vergisel sonuç doğmaz. Zararın artakalanı gelecek yıllara aktarılacağı gibi artakalabilecek kar da dağıtılabilir, işte tek vergi konusu bu dağıtımda doğar.


Sayın dolap,

Sizin durumunuzda TTK ve Vergi uygulaması birbirinden farklıdır. KV'ne göre vergi ödemeniz olduğundan gelecek yıllarda zarar mahsubunuz sözkonusu değil ancak Bilanço zararını ilk genel kurulda ortaklara dağıtıp borç olarak hesaplarına yazacaksınız.
 
Cevaplar için teşekkür ederim.

sayın bulent249 kayıtlarda mahsup edilebilir demiş herhangi bir karardan bahsetmemiş.

sayın ksimkesyan karar alıp ortaklara dağıtılacak demiş.

Yani şöyle mi olacak. İstersem kayıt üzerinde 580 ve 570 hesabı karşılaştırıp 580 hesabı kapatıcam. Ya da istersem karar defterine karar alıp

zararı ortaklara paylaştırıcam. Ben böyle anladım ama doğru mu anladım. Her iki türlü de olabilir mi?
 
Sayın dolap,

"bunların dağıtılmasını işletmeden çekilmesini engelleyen hiçbir engel yok tabiki zarar mahsubunu da. Ancak bunun için Olağan veya olağanüstü genel kurul gerekir. " bu cümleden ne anlıyorsanız odur.
 
Zarar mahsubuyla ilgili bir forumda şöyle yazılmış:
"Ama hiç bir biçimde bunları 131 veya 331 hesapla kapatmayınız. O işlem ancak tasfiye sonunda mümkündür"
Diğer bazı forumlarda da gördüm. O yüzden ikilemde kaldım. Zararı genel kurul kararı ile ortaklara paylaştırmak bir problem olurmu.
Bir de 580 ve 570 hesabı karşılaştırırsam bunda da genel kurul kararı mı gerekiyor.
 
Arkadaşlar yukarıda sorduğum 2 sorum hakkında yardımlarını bekliyorum.
 

Benzer konular

Üst