Ramazan Günlüğü
- Konbuyu başlatan emansur
- Başlangıç tarihi
(Sabır birisini bir şeyden alıkoymak, tutmak, dayanmak mânâlarına gelen bir kelimedir. Başına gelen belalara, sıkıntılara dayanmaya dendiği gibi, Allaha ibadete devam ve isyandan kaçmaya da sabır denir. Sabır musibetle karşılaşıldığı ilk anda olur. Sabır için çeşitli dereceler vardır. Sonunda karşılaşacağı nimetleri düşünerek belalara sabretmek, Allahın cezalandırmasından korkarak günaha girmekten kaçınmaya sabretmek, taat ve ibadetle nefse gelen ağırlığa sabretmek.
Kuran-ı Kerimde çeşitli dayanıklılık testlerine tabi tutulduğunu gösterici pek çok âyet vardır. Tabii bu dayanıklılık testlerinin başında da açlık yâni oruç vardır. Bakara 155 de mealen: Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve fakirlik ile imtihan ederiz. (Ey Muhammed) sen, sabredenleri müjdele. Bir başka âyet-ı kerimede: Sabredin; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. Peygamber Efendimiz sabrı şöyle açıklamıştır:Sabır imanın yarısıdır.
Yâni oruç başlı başına sabrı gerektiren bir ibadettir. Nefsi tutkulardan da uzaklaşmaktır. Oruç nefsi terbiyede en kesin ve önemli yoldur, ibadettir ve zorluklara alıştırır. Melekut alemine kapı açar. Aişe (r.a) validemizden de rivâyet edilen bir hadîs-i şerif var. Aişe-i Sıddık validemize Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Ey Aişe! Melekut kapısını, açılıncaya kadar çalmaya devam et. Hz. Aişe validemiz soruyor: Ne ile ey Allahın Resulü ? Açlık ve susuzluk ile diye cevap veriyor.
Yine Hz. Aişeden rivâyet şöyledir: Allah Resûlünün karnı ömrü boyunca üç gün artarda peşi peşine arpa ekmeği ile doymamıştır. Zümer suresinin 10. âyetinde sabredenlerin mükafatları hakkında şöyle buyurulur: Sabredenlere mükafatları sınırsız olarak, hesapsız olarak verilir. Bu âyet-i kerimedeki sabredenlerden muradın oruç tutanlar olduğu söyleniyor. Yine sabır aynı zamanda orucun isimlerinde bir tanesidir. Zîra hadîs-i şerifte şöyle geçmektedir: Ramazan ayı sabır ayıdır. Sabrın da sevabı cennettir. Sonuç olarak; oruç iradeyi kuvvetlendirir, gayreti biler, sabrı öğretir, zihnin berraklaşmasına, düşüncenin parlamasına, geçerli ve isabetli düşüncelerin ilhamına yardımcı olur.
Kuran-ı Kerimde çeşitli dayanıklılık testlerine tabi tutulduğunu gösterici pek çok âyet vardır. Tabii bu dayanıklılık testlerinin başında da açlık yâni oruç vardır. Bakara 155 de mealen: Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve fakirlik ile imtihan ederiz. (Ey Muhammed) sen, sabredenleri müjdele. Bir başka âyet-ı kerimede: Sabredin; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. Peygamber Efendimiz sabrı şöyle açıklamıştır:Sabır imanın yarısıdır.
Yâni oruç başlı başına sabrı gerektiren bir ibadettir. Nefsi tutkulardan da uzaklaşmaktır. Oruç nefsi terbiyede en kesin ve önemli yoldur, ibadettir ve zorluklara alıştırır. Melekut alemine kapı açar. Aişe (r.a) validemizden de rivâyet edilen bir hadîs-i şerif var. Aişe-i Sıddık validemize Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Ey Aişe! Melekut kapısını, açılıncaya kadar çalmaya devam et. Hz. Aişe validemiz soruyor: Ne ile ey Allahın Resulü ? Açlık ve susuzluk ile diye cevap veriyor.
Yine Hz. Aişeden rivâyet şöyledir: Allah Resûlünün karnı ömrü boyunca üç gün artarda peşi peşine arpa ekmeği ile doymamıştır. Zümer suresinin 10. âyetinde sabredenlerin mükafatları hakkında şöyle buyurulur: Sabredenlere mükafatları sınırsız olarak, hesapsız olarak verilir. Bu âyet-i kerimedeki sabredenlerden muradın oruç tutanlar olduğu söyleniyor. Yine sabır aynı zamanda orucun isimlerinde bir tanesidir. Zîra hadîs-i şerifte şöyle geçmektedir: Ramazan ayı sabır ayıdır. Sabrın da sevabı cennettir. Sonuç olarak; oruç iradeyi kuvvetlendirir, gayreti biler, sabrı öğretir, zihnin berraklaşmasına, düşüncenin parlamasına, geçerli ve isabetli düşüncelerin ilhamına yardımcı olur.
Son düzenleme:
Hepimiz manevra elbiselerini giymişiz
"Ramazan'da yani."
Hepimiz manevra elbisesini giymişiz, silahımızı almışız, doldurmuşuz; şimdi o iç düşmanla mücadelenin talimini yapıyoruz, eğitimini yapıyoruz: Yat, kalk, otur, siper al, kurşun at… Yaptığımız o.
Nedir?
Nefsi yenme.
On iki ayda bir ay nefse;
"Sen yemek istiyorsun ama vermeyeceğim. Tamam, şimdi hava sıcak, su içmek istiyorsun ama içirmeyeceğim! Şu vakte kadar bekleyeceksin, bu saate kadar benim sözümü dinleyeceksin." diyoruz.
Dinliyor o da bak! Demek dinleyebiliyormuş; demek kabahat bizde, gevşeklik bizde… Yani daha önce dinlememesi bizdenmiş, gevşekliğimizdenmiş! Dinliyor bak! Hiç itiraz ediyor mu, hiç "su içeceğim" diyor mu? Demiyor! "Yemek yiyeceğim" diyor mu? Demiyor!
İşte bu bir ay bunu böyle iyice talimle öğrettik mi sözümüzü dinlemeyi?
Otur! Tamam!
Kalk! Tamam!
Camiye yürü! Yirmi rekat namaz kılacaksın! Peki!
Sahura kalk, uykuyu terk et! Tamam!
Bak, hepsini dinliyor şimdi! O bir aylık talimden sonra on bir ayda o talimin hızıyla, bereketiyle sürdüreceğiz nefsi yenmeyi.
M.Esad Coşan
"Ramazan'da yani."
Hepimiz manevra elbisesini giymişiz, silahımızı almışız, doldurmuşuz; şimdi o iç düşmanla mücadelenin talimini yapıyoruz, eğitimini yapıyoruz: Yat, kalk, otur, siper al, kurşun at… Yaptığımız o.
Nedir?
Nefsi yenme.
On iki ayda bir ay nefse;
"Sen yemek istiyorsun ama vermeyeceğim. Tamam, şimdi hava sıcak, su içmek istiyorsun ama içirmeyeceğim! Şu vakte kadar bekleyeceksin, bu saate kadar benim sözümü dinleyeceksin." diyoruz.
Dinliyor o da bak! Demek dinleyebiliyormuş; demek kabahat bizde, gevşeklik bizde… Yani daha önce dinlememesi bizdenmiş, gevşekliğimizdenmiş! Dinliyor bak! Hiç itiraz ediyor mu, hiç "su içeceğim" diyor mu? Demiyor! "Yemek yiyeceğim" diyor mu? Demiyor!
İşte bu bir ay bunu böyle iyice talimle öğrettik mi sözümüzü dinlemeyi?
Otur! Tamam!
Kalk! Tamam!
Camiye yürü! Yirmi rekat namaz kılacaksın! Peki!
Sahura kalk, uykuyu terk et! Tamam!
Bak, hepsini dinliyor şimdi! O bir aylık talimden sonra on bir ayda o talimin hızıyla, bereketiyle sürdüreceğiz nefsi yenmeyi.
M.Esad Coşan
Teravi de bu akşam bitiyor valla... Bir ay ne çabuk gelip geçiverdi...
Gayri Müslim Diyarlarda Ramazan
Mehmed Zahid Kotku hazretleri der ki; Fazıl adama gurbet yoktur, cahil vatanında da gariptir."
Fazıl ve kamil insan, sadece Rabbinden uzak olduğu zaman içinde yaşadığı yeri "gurbet" olarak tarif eder. Rabbiyle birlikte olan, gurbette değildir.
Özlem yok mudur? Vardır elbet... Gümbür gümbür ezan sesleriyle, her akşam başka bir misafirle açılan oruca, herkesin elleriyle semaya kalkan duaya, iftar sonrası sohbetlerine, içilen çaylara, fırından taptaze çıkan mis gibi pideye özlem olmaz mı hiç...
Ama Ramazan bunlardan ibaret değildir; Ramazan orucla, Kur`an tilavetiyle, sahurla, teravihle Hakka yakınlaşmak ve bütün bu ibadetlerin hakkını vere vere ifa etmekse eğer, nerde olduğunuzun ne önemi vardır? Ve Ramazan sadece iftar yemeklerinden ve aç kalmaktan ibaret kalmışsa, sılada olmanın ne faydası vardır?
Sevdiklerinizden ayrı, ezan sesine hasret kalmanın, şanslı bazı kesimler hariç, bir orucluya iftar verememenin hüznü olsa da, yurt dışında da Ramazan sevinç ve heyecanla karşılanıyor. En az ülkemizdeki kadar. Hamdolsun...
Hoşgeldin, Ey gözümüzün nuru Ramazan... Hoşgeldin...
Ramazanınız mübarek, ibadetleriniz makbul olsun.
Amin
(Alıntı)
Mehmed Zahid Kotku hazretleri der ki; Fazıl adama gurbet yoktur, cahil vatanında da gariptir."
Fazıl ve kamil insan, sadece Rabbinden uzak olduğu zaman içinde yaşadığı yeri "gurbet" olarak tarif eder. Rabbiyle birlikte olan, gurbette değildir.
Özlem yok mudur? Vardır elbet... Gümbür gümbür ezan sesleriyle, her akşam başka bir misafirle açılan oruca, herkesin elleriyle semaya kalkan duaya, iftar sonrası sohbetlerine, içilen çaylara, fırından taptaze çıkan mis gibi pideye özlem olmaz mı hiç...
Ama Ramazan bunlardan ibaret değildir; Ramazan orucla, Kur`an tilavetiyle, sahurla, teravihle Hakka yakınlaşmak ve bütün bu ibadetlerin hakkını vere vere ifa etmekse eğer, nerde olduğunuzun ne önemi vardır? Ve Ramazan sadece iftar yemeklerinden ve aç kalmaktan ibaret kalmışsa, sılada olmanın ne faydası vardır?
Sevdiklerinizden ayrı, ezan sesine hasret kalmanın, şanslı bazı kesimler hariç, bir orucluya iftar verememenin hüznü olsa da, yurt dışında da Ramazan sevinç ve heyecanla karşılanıyor. En az ülkemizdeki kadar. Hamdolsun...
Hoşgeldin, Ey gözümüzün nuru Ramazan... Hoşgeldin...
Ramazanınız mübarek, ibadetleriniz makbul olsun.
Amin
(Alıntı)
Son düzenleme:
1. Günün Duası: "Allahummec'al siyamî fîhi siyam'es-saimîn ve giyamî fîhi giyam'el-gâimîn ve nebbihnî an nevmet'il-ğâfilîn ve heb lî curmî fîhi ya ilâh'el-âlemin ve'fu annî ya âfiyen an'il-mucrimîn."
Anlamı: Allah'ım! Bu günde tuttuğum orucu gerçek oruç tutanların orucu gibi ve ibadetimi gerçek ibadet edenlerin ibadeti gibi kıl; bu günde beni gafillerin uykusundan uyandır; suçumu bu günde bağışla; ey âlemlerin ilâhı! Affet beni, ey suçları affeden. Rabbim!
دعاء اليوم الثاني: اللهمّ قَرّبْني فيهِ الى مَرْضاتِكَ وجَنّبْني فيهِ من سَخَطِكَ ونَقماتِكَ ووفّقْني فيهِ لقراءةِ آياتِكَ برحْمَتِكَ يا أرْحَمَ الرّاحِمين.
Anlamı: Allah'ım! Bu günde tuttuğum orucu gerçek oruç tutanların orucu gibi ve ibadetimi gerçek ibadet edenlerin ibadeti gibi kıl; bu günde beni gafillerin uykusundan uyandır; suçumu bu günde bağışla; ey âlemlerin ilâhı! Affet beni, ey suçları affeden. Rabbim!
دعاء اليوم الثاني: اللهمّ قَرّبْني فيهِ الى مَرْضاتِكَ وجَنّبْني فيهِ من سَخَطِكَ ونَقماتِكَ ووفّقْني فيهِ لقراءةِ آياتِكَ برحْمَتِكَ يا أرْحَمَ الرّاحِمين.
Zeynep Elif
Katkı Sunan Üye
Şu mübarek Şehr-i Ramazan, Leyle-i Kadr'i ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir leyle-i kadirdir ki, muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar.Dakikasi bir gündür.Saati 2 ay, günü bir kaç sene hükmünde bir ömr-i bakidir.
Bediüzzaman Said Nursi
Ramazanınız mübarek olsun.
Bediüzzaman Said Nursi
Ramazanınız mübarek olsun.