Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan AnneBenMuhasebeciOldum
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

- boyayayım mı apla? dedi.
- çek git sümsüğü yiyeceksin şimdi. diye çıkıştı çocuğa. özüne geri mi dönüyordu yoksa? ayıya bağlamıştı iyiden iyiye. vay anasını kadın olmayı bile beceremedim benden
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

kadın bile olmaz derken, yanına naber Hüsnü diyerek birisi oturdu. Hüsniye çok şaşırmıştı bu duruma, nasıl tanımışdı onu. Şaşkınlığını üzerinden atıp kendisini tanıyan bayana;

-Galiba bir yanlışlık oldu hanımefendi adım Hüsnü değil. Sanırım beni birine benzettiniz dedi.

- Lan yeme beni Hüsnü, ben Lütfü tanımadın mı beni. Ama artık Lütfiye adını kullanıyorum özümü unutmadım yane. Seni çubuğundan tanıdım Hüsnü, benden kaçmaz. Beraber çubuk yediğimiz günlerdeki gibi ısırıyordun çubuk krakeri, hemen tanıdım seni.

Hüsnü afallamıştı, Allah'ım yoksa bu bir rüyamıydı. Kendisini cimcikledi, biraz fazla sıkmış olacak ki bağırdı. Yooo hayır rüya değildi, bu gerçekten eski patronu pinti Lütfü'den başkası değildi. Biraz sohbet ettikten sonra; Lütfü'nün başına gelenleri tam anlamı ile idrak edebilmişti.

Lütfü, Hüsnü'yü işten attıktan sonra derin bir boşluğa düşmüş ve yerine aldığı elemanlarda Hüsnü gibi çalışmamış onun gibi randımanlı olamamışlardı. Lütfü içine düştüğü ve bir türlü çıkamadığı boşluktan kurtulamamış işleri de kötü gidip, müşterilerini de birbir kaybedince çubuğa olan merakının da etkisiyle böyle bir yaşam tarzını seçmişti. Halinden gayet memnun görünen Lütfü, başka işlere el atmış ve gayet de başarılı olmuştu. Hüsnü'ye de geçmişte ona yaşattığı kötü anılarında etkisiyle kendisini affettirmek için yeni giriştiği işlerde yanında olmasını tembihliyor ve hatta yanında olması için yalvarıyordu.

Fakat Hüsnü'nün yapması gereken daha önemli bir işi vardı. O da Pala Orhan'ı yani babasını görmekti. En sonunda otur otur nereye kadar diyerek, Lütfü ile birlikte babasının yanına gitmek üzere yola çıktı. Yolda giderken Leyla'yı görür gibi oldu
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

Erkek kız oluyor. Babası kendi öz evladına laf atıyor.
Ve şu tasvirler.
Rimelin olayım sür beni...
Kırkyıllık hamalım böyle küfe görmedim...
Orhanın sırlarını öğrenmek istermisiniz..
Hüsniye ise sağını solunu çimdikleyenlerden fırsat bulamadığı için olaylara müdahale edemiyordu vs.vs.
Hayat çok hırpaladı leylayı, körpe ve diri vücudu ile pek hoş gözüküyordu. Hayat acımasızdı, gelen vurdu, giden vurdu, gözünün yaşına bakmadılar.
Hazır Bursa'da iken ve aklına da bu söylediği sözler gelmiş ve şırrrak diye beyninde patlamışken neden cinsiyet değiştirmiyordu.
"Bursa'ya birrr girriişim vardı, ay canım tontişim birde çıkışım"
Biri buna bir dur desin artık. Başka bir forumda bu hikayeye devam edilsin ya da
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

Katılıyorum. Seviye düştü yakışmıyor bence böyle bir foruma.
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

Üzgünüm ama bende arkadaşlara katılıyorum.Sonuçta bizde birer SMMM adayıyız.Çok güzel gidiyordu ancak son olaylar hiç hoş değil.Özellikle Bursa olayı.Katılmıyor olabilirsiniz normaldir ama benim ahlak anlayışıma ters.Bundan sonra ben devam etmiyorum.Hikayede amaç bazı gerçeklerin şaka ile karışık gündeme getirilmesi,belli yerlere gönderme yapılması olarak değerlendiriyorum.Sizde sakin kafayla düşünürseniz belki hak verirsiniz !!! Sözünü ettiğimiz vatandaş bizim meslekten biri.En iyisi bu hikayeyi güneşi gördüm deki gibi öldürmek ve bu hikayeyi burda sonlandırıp daha neşeli bir hikaye yazmak.Hepinize Teşekkür ederim.
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

Merak etmeyin aradan çıkın dediniz diye değil zaten seviye düştüğü için bu konuya girmeye niyetim yok. Dileyen tabiki devam edebilir. "Çomak Sokmak" niyetinde değilim yakışmadığını söyledim kendine yakıştıran devam etsin. Ben tek bir cevap dahi yazmayacağım.
İyi eğlenceler.
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

Bir yere kadar eğlenceliydi .Hatta ben de iki yazı yazdım. Ama bu hüsniye, lütfiye vs. vs. seviye düştü ve gittikçe de düşüyor. Bir şekilde bu forumda seviye belli bir çıtaya gelmiş. Forum çıtasını düşürmenin anlamı yok..
Bense müzik dinlerken başkasını rahatsız etmekten her zaman korktum.
Hİç bir zaman hiç kimsenin yüzüne tükürmek de aklıma gelmedi.
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

Serhat, Kerem ve Yeterlilik isimli arkadaşlar,

Öncelikle seviyenizi bozduğum çok özür dilerim. Fakat şunu merak ediyorum. Siz hiç gülmez misiniz? Rahmetli Kemal SUNAL'ın filmlerini izlerken hala yüzünüzde bir gülücük oluşmuyor mu? Şener ŞEN'in Şalvar Davası isimli filmini izlerken hiç gülmüyor musunuz? Cem YILMAZ'ın stand up gösterilerini gülmekten kırılarak izlemiyor musunuz musunuz? Şafak Sezer yada Şahan Gökbakar sizleri biraz da olsa güldürmüyor mu? Kutsal damacana filmindeki ctröen esprisi sizi hiç güldürmedi mi? (Ctröen ne bilmiyorsanız, internete kutsal damacana ctröen yazın çıkar)

Değerli arkadaşlarım sizin mesleğinizin dışında başka bir uğraşınız yok mu? Yaptığınız herşey mesleğiniz ile ilgili olmak zorunda mı? Bir zamanlar A-Sosyal diye bir yazı yazmıştım, sizler de bu çoğunluğun birer üyesimisiniz? Biraz kabuklarınızı kırıp dışarıda neler oluyor diye bakamaz mısınız? Yani burası mesleki bir forum diye burada eğlenceye yer yok mu? Hele Serhat isimli arkadaşım öyle bir yazmış ki, zannedersin ağza alınmayacak sözler söylenmiş burada. Yahu arkadaşım gerçekten özellikle seni tanımak isterdim. Nasıl yaşıyorsun, nerelere gidersin, neler izlersin, kimlere gülersin. Vallahi çok merak ediyorum.

Bırakın bu sansürcü zihniyeti artık. Bizler genç nesil olarak bizlere dayatılan bu sansürcü, kendi kabuğuna sıkıştırılmış hayat tarzından kurtulmalıyız. Hele hele bu sansürcü zihniyeti bu yazılan yazılarda uygulamak beni daha çok üzdü. Belirli yaş grubuna erişmiş her insanın belki de günlük konuşma dilinde kullandığı bu sözler niye bu kadar garip geldi anlayamıyorum. Arkadaşın birinin Ahlak anlayışına tersmiş, yahu kardeşim biz ahlaksızmıyız. Nedir bu kendini kasma hali böyle. Yoksa televizyonda Bülent Ersoy'u görünce kanalı mı değiştiriyorsun.

Yazık yazık çok yazık. Tekrar özür diliyorum çok saygı değer ahlaklı arkadaşlarım. Hep hayalini kurduğum ve alttan altta da çalıştığım yeni meslektaşların bir araya gelmesi fikrinin uygulamaya geçmesi üzülerek görüyorum ki, sizin gibi eskilerin etkisinden kurtulamamış sansürcü zihniyetlerle çok ama çok zor.

Çok kutsal mesleğimiz ile ilgili bir sitede böyle ağıza alınmayacak sözler yazdığım için bütün üyelerden tekrar tekrar özür diliyorum.
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

[flash=200,200]Benim meslek geçmişim 2,5 sene, o kadar da yaşlı sayılmam. Aramızda nesil farkı yok anlayacağın .
Kemal Sunal, hele Şener Şen'i çok severim. Cem Yılmaz da ok. Ama Şahan'ın filmlerini de kız arkadaşıyla hanımıyla izleyenleri de hayretle karşılıyorum. Bu benim fikrim tabi .

Ben sadece özellikle son kıza dönmüş oğluna laf atan baba mesajının bu forumda yer almamasını istiyorum. Bu mesaj yanlıştır demiyorum.Bu mesaj komik değildir demiyorum. Belki başka bir yerde bu mesajı görsem gülüp geçerim. Bu şuna benziyor. Sahilde kimsenin mayo giymesi garip karşılanmaz. Ama sen şehirin ortasında mayo ile dolaşırsan ne alakası var derler. Sana garip garip bakanlara da bırakın bu sansürcü zihniyeti demene ise daha da garip bakarlar.
Burada mevzuat tartışılıyor. Meslek sorunları konuşuluyor. Kafa dağıtılması için resimler, şiirler yazılan bölümler var. Ama bu hikayenin bundan sonrasının burada yer almaması gerekiyor diye düşünüyorum.

Şunu özelikle belirtmek istiyorum Burada kimsenin kimseye ahlak bekçiliği yapacak durumu yok. Hepimiz aklı başında insanlarız. Herkesin kendi doğruları var ve bunlarla yaşıyor yaşayacak.

Bunlar yanlıştır değil bunların yeri burası değil diyorum.

Gönderirken AnneBenMuhasebeciOldum'un mesajı gelmiş. Şu cümlesi tam demek istediğim şey aslında.
İşe gidersem çalışırım, denize gidersem yüzerim, bara gidersem içki içerim.

Bunlara kimse birşey diyemez, ama İşte içki içersen ve insanlar makul bir dille bundan rahatsız olduklarını söylerse; buna da birşey denmemesi gerekiyor.
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

Tekrar söylüyorum kendinizi bu kadar kasmayın, biraz rahat olun. Kendinize böyle sınırlar koymak bence yanlış.

Bazen şöyle düşünüyorum;

"Yahu hayatımdaki herşey muhasebe ile ilgili, işlerle uğraşmam yetmiyormuş gibi birde çevremdeki herkes de hemen hemen benimle aynı işi yaptığı için konuşulan konularda hep muhasebe üzerine. Hatta birgün benimle aynı işi yapmayan bir arkadaşımla buluştuğumda paylaşacak birşey bulmakta zorlandım. Konu hep bir yerlerde muhasebeye dokunuyordu. Arkadaşımın gözlerinden rahatsız olduğunu anlayabiliyordum."

Demek istediğim şu, sistem bizi o kadar kendi içine hapsetmiş ki maalesef bu monotonluğu hayatığımızın her alanında hissedebiliyoruz. (Staja başlama sınavı için kendini kasma, sınavdan sonra staj yeri için kendini kasma, staj yaparken stajım yanmasın diye kendini kasma, e-use cdlerini bitirmek için kendini kasma, yeterlilik sınavına hazırlanırken kendini kasma, sınav sonuçlarını beklerken kendini kasma, ruhsat parasını bulabilmek için kendini kasma vs.vs. hayatımızın diğer alanlarındakilerini saymıyorum bile) Ne var biran için kendimizi kasmasak, rahat olsak ve içinde bulunduğumuz durumun tadını çıkarsak. İllaki bir tartma, şüphe ve arkasından ne gelecek düşüncesinde mi olmalıyız. Yaşananları, konuşulanları mesleğimiz ile bağdaştırmadan oluruna bırakacağımız anlarımız olamaz mı?

Geçen gün bir şiir okudum, sizlerin de okumanızı tavsiye ediyorum. Lütfen kendinizi bu kadar kasmayın, hareketli, neşeli, cıvıl cıvıl olun. Muhasebe mesleğini icra ediyoruz diye kendimizi bazı kalıplara uydurmamıza gerek yok diye düşünüyorum.

Yavaş Yavaş Ölürler

Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar

Pablo Neruda
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

Hasan Bey,
Aslında derdimiz aynı benim hikayeye yazdığım bir iki yazıyı da okursanız benim de aynı dertten şikayetçi olduğumu göreceksiniz. Hele şunlara katılmamak elde değil

"Yahu hayatımdaki herşey muhasebe ile ilgili, işlerle uğraşmam yetmiyormuş gibi birde çevremdeki herkes de hemen hemen benimle aynı işi yaptığı için konuşulan konularda hep muhasebe üzerine. Hatta birgün benimle aynı işi yapmayan bir arkadaşımla buluştuğumda paylaşacak birşey bulmakta zorlandım. Konu hep bir yerlerde muhasebeye dokunuyordu. Arkadaşımın gözlerinden rahatsız olduğunu anlayabiliyordum."

Bence ayrı bir konuya geçtik ve bu konuda size tamamen katılıyorum.
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

Serhat bey konu aynı, sorun da sınırlarla yaşamakla alakalı. Kalıp ise hayatın her alanında muhasebe mesleğine olan sonsuz bağlılığın aslında yersiz olduğu. Muhasebe işi ile uğraşıyorum diye yaşamımın her dakikasında düzenli ve intizamlı olacağım diye birşey olamaz herhalde.

Bende dağıtabilmeliyim, gezebilmeliyim, farklı uğraşlar edinebilmeliyim, saçmalamalıyım, bazılarına yanlış göründü diye eleştirilebilmeliyim ve bizlerinde saçmalayabileceğinin normal birşey olduğunu insanlara anlatabilmeliyim...
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

.......................



AnneBenMuhasebeciOldum ' Alıntı:
neyse buraya yazdığım mesajı sildim. siz gidin, sizin turşunuzu kursunlar. uzun nesiller boyunca heryerde lazım olacaksınız. bir allahın kulu şu konuyu kapatsında kurtulalım nasihatlerden, ahlak bekçiliğinden.
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

Konu hakketten çok komik ve eğlenceliymiş. Bence son mesajı kopyalayıp devam etmek lazım. duyarlıları boşverin :) heryerde var onlardan
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

dün en son bıraktığımda hikaye normal devam etmeye çalışıyodu. bende kaldığım yerden devam ediyim dedim şok geçirdim.
seviye sıfırın altına inmiş. güzel başlamıştı ama herzamanki gibi eğlencenin cırkı çıkmış
eğlenmeyi bilmiyormusunuz diyede arkadaşlar eleştrilmiş.
bu ülkenin eğlence anlayışı nezman bel altından yukarı çıkıp beyin bölgelerinde de gezinicek.
cinsiyet değiştirme, kadın erkek ilişkileri daha nekadar ağızlarda seviyesizce sakız olacak.
kara mizah iyidir. tepkini göstermenin en güzel yoludur. ama sapık mizah olmadanda eğlendirebilirsiniz. herşeyin kolayına kaçmayın. kolay yolu seçip bel altına vurmayın. beyniniz eminim daha kaliteli espriler çıkarır. hemde kalıcı.
 
Ynt: Sınava kadar bir hikaye (Eğlence)

sonuç itibariyle pekte umrunuzda olmasada ben bundan sonra yazmayacağım şuana kadar yazdıklarımıda silemiyeceğim için böyle bence basit zeka ilerleyecek bir hikayede mesajlarımın bulunması beni rahatsız edecektir. sözüm anne ben muhasebeci oldum size değildir. siz akışa uydurmuşsun sanırsam yoksa sizin keskin esprilerinize çok gülmüştüm. ama adınıza üzüldüm. müziğin sesini kıs diyenlere bende gıcık olurum ama kadın erkek ilişkilerine de 05 yaş grubu yaklaşanlara da gıcık olurum. etrafta bayan yokmuş gibi maksimum ego suyla tatmin olmaya çalışan erkeklere de
size kolay gelsin kendinizce iyi eğlenceler. mesajlarımı nasıl sileceğimi biri biliyorsa bana yardım ederse sevinirim.
 
Üst