17 Mart 2007 Vergi Mevzuatı Cevapları

  • Konbuyu başlatan can3568
  • Başlangıç tarihi
C

can3568

Ziyaretçi
VERGİ MEVZUATI CEVAPLARI
CEVAP-1 TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE GİDER KABUL EDİLMEYEN ÖDEMELER
? Gelir Vergisi Kanununun 41. Maddesine Göre İndirilemeyecek Giderler Ticari kazancın safi tutarının tespitinde gider olarak indirilemeyecek olan ödemeler ise Gelir Vergisi Kanununun 41. maddesinde düzenlenmiş olup bu giderlere aşağıda yer verilmiştir. GVK`nun 41 inci maddesinin ilk dört bendinde teşebbüs sahibi ile eşi ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aldıkları sair iktisadi değerler ile teşebbüsten bu kişilerce yapılan bazı ödemelerin ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu bentlerde yer alan düzenlemeler, işletmenin ticari varlığı ile işletme sahip ya da yakınlarının kişisel varlıklarının birbirinden ayrılması, ticari işletmeye ilişkin giderlerle, işletme sahip ya da yakınlarının özel tasarruflarının giderlerinin birbirinden ayrılması amacını taşımaktadır.
1. Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerler (Aynen alınan değerler emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine ilave olunur.),
2. Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar,
3. Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler,
4. Teşebbüs sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap veya diğer şekillerdeki alacakları üzerinden yürütülecek faizler,
5. Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (Aktiflerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar cezai mahiyette tazminat sayılmaz.),
6. Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin % 0'ı ( Yüzde Sıfır ) Söz konusu giderlerin yarısı indirim konusu yapılırken Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılan düzenleme ile oran (0) sıfır olarak belirlendiğinden bu harcamaların tamamı gider olarak indirilebilecektir.
7. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları,
8. Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddi ve manevi zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri.
? Gelir Vergisi Kanununun 90. Maddesine Göre İndirilemeyecek Giderler Gelir Vergisi Kanunu'nun "Matrahtan ve Gelir Unsurlarından İndirilemeyecek Giderler" başlıklı 90'ıncı maddesi hükmüne göre de; gelir vergisi ile diğer şahsi vergiler ve her ne şekilde olursa olsun vergi cezaları ve para cezaları, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler gelir vergisi matrahından ve gelir unsurlarından indirilemez.
? Özel İletişim Vergileri 6802 Sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 39 uncu maddesinde düzenlenen ve 5228 Sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle kimi değişikliklere uğrayan "Özel İletişim Vergisi", aynı maddenin son fıkrası hükmünde yer alan "Bu vergi, katma değer vergisi matrahına dahil edilmez, gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider kaydedilmez ve hiçbir vergiden mahsup edilmez" hükmü çerçevesinde gelir vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmeyecektir. Dolayısıyla dönem içinde kanuni defterlere ticari kazancın tespiti açısından gider yazılan özel iletişim vergilerinin gelir vergisi beyannamesinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak matraha eklenmesi gerekecektir. Nitekim Maliye Bakanlığı'nca 14.10.2005 tarihinde yayınlanan 19 no'lu Kurumlar Vergisi Sirkülerinin 4. bölümünde de aynı hususa yer verilmiş bulunmaktadır. Örneğin; Bir işyerine ait sabit hatlı bir telefona ilişkin faturada haberleşme ücretinin 100 YTL, özel iletişim vergisi tutarının 15 YTL ve KDV tutarının ise 18 YTL olduğu bir durumda vergi matrahının tespitinde gider olarak yazılabilecek azami tutar 100 YTL olacaktır.
? Diğer Kanunlarda Yer Alan Hükümler
1. Mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapladıkları Katma Değer Vergisi ile indirilecek Katma Değer Vergisi'ni gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak indiremeyecekleri, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 58. maddesinde hüküm altına alınmıştır.
2. Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 14. maddesinde, ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopter ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç olmak üzere, bu kanunun I, III ve IV sayılı tarifelerinde yer alan taşıtlardan alınan ( örneğin; otomobil, motosiklet, uçak, helikopter vb. ) motorlu taşıtlar vergisi ve cezalar ile gecikme zamları, gelir ve kurumlar vergileri matrahının tespitinde gider olarak kabul edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. ( II sayılı tarifede yer alan minibüs, panelvan, otobüs, kamyon, kamyonet vb. ait motorlu taşıtlar vergileri ise gider olarak kabul edilir. )
3. Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 80. maddesinin üçüncü fıkrasına göre "S.S.K.'na ödenmeyen primler gelir ve kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider yazılamaz." Bu nedenle S.S.K. primlerinin gider yazılabilmesi için bu primlerin tahakkuku yeterli olmayıp mutlak suretle fiilen ödenmiş olması gerekmektedir. Ancak, Aralık ayına ait primlerin kanuni süresi olan izleyen yılın ocak ayı içinde ödenmesi durumunda gelir ve kurumlar vergisi uygulaması açısından gider olarak kabul edilecektir.
4. Kıdem tazminatları için ayrılan karşılıklar gider yazılamayacaktır. Kıdem tazminatı için karşılık ayrılması durumunda da bu tutar dönem matrahına ilave edilecek, sadece dönem içinde fiilen ödenen kıdem tazminatları gider yazılabilecektir.

? Kanunen Kabul Edilmeyen Gider Niteliğinde Olan Diğer Giderler

Gelir Vergisi Kanunu'nun 41. maddesinde sayılmamasına karşın, aşağıda sayılan bazı giderlerin ticari kazancın tespitinde hasılattan indirilmesi mümkün değildir.
1. Çalınma, kaybolma ve dolandırıcılık nedenleriyle doğan zararlar,
2. Vadeli çekler için hesaplanan reeskontlar ile mevcut borç senetlerini reeskonta tabi tutmayıp, buna karşın alacak senetlerinin reeskonta tabi tutan kurumların hesapladıkları reeskontlar,
3. İşletmede çalışan personelin ölümü durumunda ailesi ve çocuklarına kanuni zorunluluk olmaksızın verilen yardımlar,
4. Vefat ilanları karşılığında verilen meblağlar ve çelenk masrafları,
5. Uğraş konuları ile ilgili dernek veya birliklere ödenen masrafa katılma payları,
6. Bir başka kişi veya kurum adına düzenlenmiş belgelere istinaden yapılan giderler,
7. Yasal olarak azami had belirlenmiş giderlerde belirlenen hadleri aşan kısım (azami oranının üzerindeki herhangi bir oranda ayrılan amortismanlar, Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/8. maddesinde hüküm altına alınan haddin üstünde ödenen sendika aidatları vb.),
8. Kanunen yasaklanmış faaliyetlerin yapılmasından kaynaklanan giderler (Rüşvet, yasa dışı örgütlere yapılan bağış ve yardımlar vb.),
9. Maliyet olarak dikkate alınması gereken harcamaların doğrudan gider yazılması,
10. Dönemsellik ilkesi gereği cari yıl haricindeki geçmiş veya gelecek yıllara ait giderler,
11. Siyasi partilere ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 14/6. maddesi kapsamına girmeyen diğer gerçek ve tüzel kişilere yapılan bağışlar,
12. Kanunlarda düzenlenen özel haller hariç olmak üzere belgelendirilemeyen giderler,
13. Nedeni bulunamayan sayım ve tesellüm noksanları,
14. Vergi Usul Kanunu'nda düzenlenmemiş bulunan karşılıklar,
CEVAP-2 Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler

? Özsermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizler (KVK Md. 15/1)

? Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizler (KVK Md. 15/2 ve Md. 16)

? Sermaye şirketlerinde dağıtılan örtülü kazançlar (KVK Md. 15/3 ve Md. 17)

? Her ne şekilde ve isimle olursa olsun vergi öncesi kardan ayrılmış olan ihtiyat akçeleri (KVK Md. 15/4)

? Her türlü para cezaları, vergi cezaları ve gecikme zamları (KVK Md. 15/6)

? Yasal sınırları aşan bağış ve yardımlar (KVK Md.14/6)

? Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ait giderler (KVK Md. 8)

? Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTVK Md. 14)

? Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler için ödenmiş olan KDV (KDVK Md.29)

? VUK?na uygun olmayan ve fazla ayrılan amortismanlar (VUK Md. 313-321)

? VUK?na uygun olmayan ve fazla ayrılan karşılıklar, fon vb. (VUK Md. 323-329)

? Alınan vadeli çekler için hesaplanmış olan reeskontlar (VUK Md. 281-285)

? Ayrılmış, fakat ödenmemiş olan kıdem tazminatları karşılığı (GVK Md.40/2)

? Ödenmemiş SSK primleri (GVK Md. 40/2 ve SSK Md. 80)

? Cari yıl giderlerine ilave edilmiş geçmiş yıl ve gelecek yıl giderleri

? Finansman giderleri kısıtlamasına tabi kurumlarda kısıtlama limiti içinde kalan tutar

? Deprem vergileri -Ek Vergiler- (4481 SK)

? Tevsik edilemeyen giderler (VUK Md.227)

? Yeniden Değerleme Değer Artış Fonu, Maliyet Artış Fonu ve istisna uygulaması ihlalleri (KVK G Md. 23, KV GT seri No:50 ve 58)

Not: Kanunen Kabul Edilmeyen Giderlerin (KKEG) yıl içi veya yıl sonu muhasebe kayıtları sırasında gider yazılmak suretiyle kar/zarar hesabına devredilmiş olmaları sebebiyle beyanname üzerinde dönem karına ilave edilmeleri ya da varsa dönem zararından düşülmeleri işlemleri vergilendirme veya vergi matrahı üzerinde nötr etkileri olduğunu gösterir. Bu nedenle, KKEG ticari kar-mali kar ayrımı üzerinde ve kurumun nakit hareketleri dengesi üzerinde etkilidirler.

CEVAP-3

A ŞIKKI ) Miktar olarak saptanan dönem sonu stokların parasal değerinin bulunması gerekir. Stok kalemlerinin değerlemesi konusunda, muhasebe literatüründe ve uygulamada çeşitli yöntemler bulunmaktadır. VUK' a göre aşağıdaki değerleme yöntemlerinin uygulanması mümkündür.
- Fiili maliyet yöntemi,
- Ortalama maliyet yöntemi,
- İlk giren ilk çıkar(FIFO) yöntemi.
Enflasyon düzetmesine ilişkin hükümlere paralel olarak 5024 sayılı kanunla emtianın değerlemesinde LIFO yöntemi kullanımı kaldırılmıştır.
VUK kanunumuza göre 274-275. maddelerinde satın alınan veya imal edilen emtianın, maliyet bedeli ile değerleneceği belirtilmektedir. Malın değerleme günündeki değerinin maliyet değerinden %10 ve daha fazla düşüklük gösterdiği durumlarda; işletme malını yasada belli edilen esaslara uygun biçimde "emsal bedeli" ( değerleme gününde satılması halinde benzer mallara göre bulacağı değer) üzerinden değerlendirilebilir (mad.274)
Stok değerleme yöntemleri, işletmelerin mali tablolarını etkiler. Bu etki stokların işletme varlıkları içindeki payına göre artar veya azalır. FIFO yönteminde dönem kârı diğer yöntemlere oranla yüksek olur ve stoklar güncel değerle ifade edilir.
B ŞIKKI - Vergi mevzuatına göre senetsiz borçların değerlemesi

VUK'nun 285. maddesine göre, borçlar esas itibariyle mukayyet değerieriyle değerlenir. Aynı maddeye göre, banka ve bankerler ile sigorta şirketleri borçlarını Merkez Bankasının resmi iskonto haddi veya işlemlerinde uyguladıkları faiz haddi ile değerleme günü kıymetine irca ederler.

Bu durumda, banka, banker ve sigorta şirketleri gibi mali mües¬seseler için borçların değerlemesinde esas alınan ölçü tasarruf değeri, bunlar dışındaki işletmeler için mukayyet değerdir.

Borçların tasarruf değeri hesaplanırken değerleme günü ile ödeme vadesi arasındaki süreyle ilgili faiz tutarının borcun mukayyet değerinden düşülmesi gerekir.

VUK'nun 280. maddesine göre, yabancı para ile olan senetsiz borçlar değerleme günü Merkez Bankasınca ilân edilen döviz kuru üzerinden değerlenir.
Vergi mevzuatı açısından senetli borçların değerlemesi

VUK'nun 285. maddesine göre, senetli borçlar esas itibariyle mukayyet değeri üzerinden değerlenir. Banka, banker ve sigorta şir¬ketlerinde senetli borçlar vadelerine ve Merkez Bankası resmi iskoh¬to haddine göre reeskonta tabi tutularak tasarruf değeri ile değerle¬nirler.

Banka, banker ve sigorta şirketleri dışındaki işletmeler isterlerse senetli borçlarını mali müesseseler gibi senet üzerindeki faiz haddine veya Merkez Bankası resmi iskonto haddine göre tasarruf değeri ile değerleyebilirler.

VUK'nun 280. maddesine göre, yabancı para ile olan senetli borçlar, borsa rayici ile değerlenir. Vadesi gelmemiş yabancı para cinsinden senetli borçlar değerleme günü kıymetine icra edilebilir. Senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LIBOR) esas alınır. Eğer borsa rayici yoksa Maliye Bakanlığınca tesbit ve ilân olunan değerleme günündeki döviz kuru ile değerlenir.
Her hesap dönemi sonunda işletmenin borçlu olduğu üçüncü şahısların cari hesaplarının envanteri yapıiır. Bu hesapların bakiyeleri ilgili gerçek ve tüzel kişilere gönderilerek mutabakat sağlanır.

Değerleme gününde işletme lehine veya aleyhine tahakkuk et¬miş faiz, iskonto ve prim gibi unsurların hesaplara intikali gerekir. Senetsiz borçların envanter listelerinde alacaklının adı soyadı, adresi, borcun vadesi, hesabın borcu, alacağı ve bakiye tutarı bir sı¬ra numarası dahilinde yer alır.

Senetli borçların envanter listelerinde ise senedin alacaklısının adı, soyadı ve adresi, senedin vadesi, itibari değeri, tasarruf değeri bir liste halinde düzenlenir. Envanter listelerinde ayrıca her borcun durumu ile ilgili özel bilgi¬ler de yer alır. Değerini yitirmiş, alınmasından vazgeçilmiş borçlar varsa bunları borç hesaplarından çıkarılması gerekir.

Borç hesaplarının defter bakiyeleri ile füli envanter neticesi ara¬sında ortaya çıkan mutabakatsızlıkların tesbit edilerek düzeltme kayıtlarının yapılması lazımdır.



CEVAP-4
Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu?nun (VUK) kanuni temsilcilerin sorumluluğunu düzenleyen 10. maddesinde, ?Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.

Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye?de bulunmayan mükelleflerin Türkiye?deki temsilcileri hakkında da uygulanır.

Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilirler.

Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmaz.? hükmü yer almakta.

Bu düzenlemenin kapsamına genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlar; il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar; bu vergi, resim ve harçların zam ve cezaları girerken sadece gümrük ve tekel idareleri tarafından alınan vergi ve resimler kapsam dışında bulunuyor.

6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun (AATUHK) değişik 35. maddesinde,

?Limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan sorumlu olurlar ve takibe tabi tutulurlar.? hükmü yer almakta,

Mükerrer 35. maddesinde de; ?Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.

Bu madde hükmü, yabancı şahıs ve kurumların Türkiye?deki mümessilleri hakkında da uygulanır.

Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.

Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.? hükmü yer almaktadır.

Vergi Usul Kanununun 10. maddesinde kanuni temsilcilerin sorumluluğu düzenlenmişken konunun ayrıca 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesinde de düzenlenmiş olması zaman zaman duraksamalara neden olmakta. Oysa 6183 sayılı Kanunda bu hüküm kanun gerekçesinde de ifade edildiği üzere fiyat farkı, kur farkı, haksız yere alınan ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımı destekleme pirimi gibi bazı kamu alacaklarının VUK'nun 10. maddesine göre takibinin yapılamaması nedeniyle getirilmiş bulunuyor. 6183 sayılı Kanunun tüm amme alacaklarının tahsil usulünü düzenleyen bir kanun olması karşısında mükerrer 35. maddenin vergi ve buna bağlı alacaklar için de uygulanması gerektiği yönünde vergi idaresinin genel bir yaklaşımı bulunuyor.

CEVAP-5 a- Kurumlar vergisi mükellefleri:
Sermaye Şirketleri (Anonim şirketler, eshamlı komandit şirketler,
limited şirketler) ve aynı mahiyetteki yabancı kurumlar,
Kooperatifler,
İktisadi Kamu Müesseseleri,
Dernek ve Vakıflara Ait İktisadi İşletmeler,
İş Ortaklıklarıdır

b- Kanuni merkezden maksat, vergiye tabi kurumların esas nizamname veya mukavelenamelerinde veya teşkilat kanunlarında gösterilen merkezdir.

İş merkezinden maksat, iş bakımından muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği merkezdir





CAN
 
Ynt: 17 MART 2007 VERGİ MEVZUATI CEVAPLARI

diger soruların çözümünde de belirsizlige düşen arkadaş varsa [email protected] dan bana ulaşabilirler

herkese başarılar sınava girenlere geçmiş olsun


saygılarımla
can okur
 
Ynt: 17 MART 2007 VERGİ MEVZUATI CEVAPLARI

Başlığın tamamını büyük harfle yazmazsanız forum kurallarına uymuş olursunuz. Ayrıca paylaşımınız için teşekkürler,
 
Ynt: 17 Mart 2007 Vergi Mevzuatı Cevapları

Bu saydıklarınızın hepsini sınavda yazabilenin bileğini öpmek lazım :)
 
Ynt: 17 Mart 2007 Vergi Mevzuatı Cevapları

walla bence de bunları yazan adam ymm lik sınavına girmesi lazım
 
Ynt: 17 Mart 2007 Vergi Mevzuatı Cevapları

Evet bende katılıyorum ve korkuyorum arkadaşlar

Bu kadar cevabı nasıl yazıcaz lütfen bir akıl verin arkadaşlar ...
 

Benzer konular

Üst